Türkiye’deki öğrencilerin en sık yaşadığını bildirdiği zorbalık deneyimleri sözel ve ilişkisel zorbalıktır: “Diğer öğrenciler benimle alay etti.” (%15) (sözel zorbalık), “Diğer öğrenciler beni bilerek yalnız bıraktı.” (%12) (ilişkisel zorbalık), “Diğer öğrenciler hakkımda çirkin dedikodular çıkardı.” (%10) (ilişkisel zorbalık). Bireysel özellikler öğrencilerin zorbalığa yaklaşımını şekillendirebilir. Uluslararası araştırmalar, erkeklerin kızlara kıyasla zorbalık içeren davranışlarla daha sık karşılaştığını göstermektedir. Zorbalık, daha geniş bir akran ve okul topluluğu içinde gerçekleşen bir grup faaliyetidir. Bu nedenle, zorbalığın görülme sıklığında farklılıklar olup olmadığını sadece öğrenciler arasında değil, okullar arasında da araştırmak önemlidir.

Türkiye’de erkek öğrencilerin, en az ayda birkaç defa herhangi bir tür zorbalığa uğradığını bildirme oranları kızlara göre daha yüksektir. Ek olarak diğer öğrenciler tarafından bilerek yalnız bırakıldığını bildirme oranları hariç erkek öğrencilerin en az ayda birkaç defa zorbalığa uğradığını bildirme oranları tüm zorbalık türlerinde kızlardan daha yüksektir. Kız öğrencilerin %14’ü en az ayda birkaç defa diğer öğrenciler tarafından bilerek yalnız bırakıldığını bildirirken, bunu erkeklerin %11’i bildirmiştir.

Avantajlı okullarda dezavantajlı okullara göre daha az öğrenci en az ayda birkaç defa zorbalığa uğradığını bildirmiştir. Zorbalığa uğrama sıklığı açısından öğrencilerin sosyoekonomik durumlarına ve okulun yönetim biçimine göre öğrenciler arasındaki farklar istatistiksel olarak anlamlı değildir.

OECD ülkelerinde ortalama olarak öğrencilerin %20’si, Türkiye’deki öğrencilerin %27’si zorbalık içeren davranışlardan herhangi birine uğradığını bildirmiştir.

Türkiye’deki öğrencilerin %11’i zorbalığa uğrama indeksinde ilk %10’luk dilimde yer almaktadır. Bu nedenle Türkiye’deki öğrencilerin %11’i sık sık zorbalığa uğrayanlar olarak sınıflandırılmıştır. Bu oran OECD ülkelerinde ortalama olarak sık sık zorbalığa uğrayan öğrencilerin oranından yüksektir.

PISA’da, zorbalığa maruz kalma indeksi hesaplanırken şu ifadeler dikkate alınmaktadır: “Diğer öğrenciler beni bilerek yalnız bıraktı”, “Diğer öğrenciler benimle alay etti” ve “Diğer öğrenciler tarafından tehdit edildim.” Bu indeksteki pozitif değerler öğrencinin okulda OECD ülkelerindeki öğrencilerin ortalamasından daha fazla zorbalığa maruz kaldığını, negatif değerler ise öğrencinin okulda OECD ülkelerindeki öğrencilerin ortalamasından daha az zorbalığa maruz kaldığını göstermektedir. 2015 yılında Türkiye’nin zorbalığa uğrama indeksi (-1), zorbalığa uğrama indeksi en düşük ülke Güney Kore’ye en yakın olan değer olmasına rağmen 2022 yılında Türkiye’nin zorbalığa uğrama indeksi (-0,2) 2015 yılına göre artmıştır. Zorbalık indeksi hesaplanırken dikkate alınan ifadelerin görülme sıklığındaki artış Türkiye’nin indeks değerini etkilemiştir.

2015 ve 2022 yılları arasında “Diğer öğrenciler beni bilerek yalnız bıraktı” ve “Diğer öğrenciler benimle alay etti” davranışlarıyla en az ayda birkaç defa karşılaştığını bildiren öğrenci oranları sırasıyla yaklaşık %4 ve %6 artmıştır. Bunun dışında incelenen zorbalık türlerinin görülme sıklığının artan eğilimlerinde bir kırılma olduğu görülmektedir.

2022 yılında “Diğer öğrenciler tarafından tehdit edildim”, “Diğer öğrenciler bana ait olan şeyleri zorla elimden aldılar veya onlara zarar verdiler”, “Diğer öğrenciler tarafından itildim veya şiddete maruz kaldım” davranışlarıyla ayda en az birkaç defa karşılaştığını bildiren öğrenci oranları 2018 yılına göre yaklaşık %4 ila %5 azalmıştır. “Diğer öğrenciler hakkımda çirkin dedikodular çıkardı” davranışıyla en az ayda birkaç defa karşılaşan öğrenci oranı 2018 ve 2022 yılları arasında yaklaşık %2 azalmıştır.

PISA 2022’ye katılan 28 ülkede öğrencilerin okula aidiyet duygusu OECD ortalamasında veya üzerindedir. Bu ülkelerin 23’ünde öğrencilerin okula aidiyet duygusu OECD ortalamasının üzerindedir. Bu ülkelerde öğrencilerin büyük bir kısmı (%81) okulda kolayca arkadaş edindiğini ve okulun bir parçası olarak hissettiğini (%79) bildirmiştir.

Türkiye’de yaklaşık her on öğrenciden üçü okulda kendini yalnız, dışlanmış gibi ve okula ait değilmiş gibi hissettiğini bildirmiştir. Her on öğrenciden yedisi ise kendini okula ait hissettiğini, diğer öğrenciler tarafından sevildiğini ve diğer öğrencilerle kolaylıkla arkadaşlık kurduğunu bildirmiştir.

Türkiye’de avantajlı öğrenciler dezavantajlı öğrencilere göre daha fazla okula aidiyet duygusu hissettiğini bildirmiştir. Benzer olarak avantajlı okullardaki öğrenciler de dezavantajlı okullardaki öğrencilere kıyasla okula daha fazla aidiyet duygusu hissettiğini bildirmiştir. Kız ve erkek öğrencilerin okula aidiyet duyguları benzerdir.

OECD ülkelerinde yaklaşık her on öğrenciden üçü (%31), Türkiye’de ise her on öğrenciden altısı (%63) en az bir dersi veya bir tam gün okulu astığını bildirmiştir. Türkiye’deki öğrencilerin %55’i PISA uygulamasından önceki iki hafta içinde en az bir tam gün okulu astığını, %40’ı ise en az bir defa bazı dersleri astığını bildirmiştir. Türkiye’de erkek öğrencilerin en az bir tam gün okulu asma oranı kız öğrencilerden daha yüksektir. Sosyoekonomik açıdan bakıldığında avantajlı öğrencilerin dezavantajlı öğrencilere göre en az bir tam gün okulu asma oranı daha yüksektir. Avantajlı okullardaki öğrencilerin, dezavantajlı okullardaki öğrencilere göre bir tam gün okulu asma olasılığı daha yüksektir.
Özel okullardaki öğrencilerin ise devlet okullarındaki öğrencilere göre en az bir tam gün okulu asma oranı daha yüksektir. Sosyoekonomik açıdan bakıldığında durum OECD’de tam tersidir. En az bir tam gün okulu asma oranı dezavantajlı öğrencilerde avantajlı öğrencilere göre daha yüksektir. Ayrıca hem OECD ülkelerinde hem de diğer katılımcı ülkelerin çoğunda dezavantajlı okullardaki öğrencilerin okulu asma oranı avantajlı okullardaki öğrencilere göre daha yüksektir.