Soru: Oruçla alakalı hükümleri kısaca izah eder misiniz
Cevap: Bismillahirrahmanirrahim.
İslâm ın beş ana temelinden birisi de Ramazan-ı şerif ayında oruç tutmaktır. Oruç da namaz gibi bedenî bir ibadettir. Medine-i Münevvere de, Hicret in ikinci yılı, Şaban ayının sonunda farz kılınmıştır. Hz. Peygamber (S.A.V.), Hicret in on birinci yılı, Rebiu l-evvel ayında vefat ettiğinden dokuz Ramazan orucu tutabilmiştir. Bunlardan beşi: Yirmi dokuz gün, dördü de: Otuz gün idi.
Orucun farziyyeti: Kitab (Kur an-ı Kerim), sünnet (Hz. Peygamber (S.A.V.)in hadis-i şerif i) ve icma-ı ümmetle sabittir. Cenab-ı Hak buyuruyor ki:
"Ey iman edenler! Oruç tutmak, sizden önceki (ümmetler) üzerine yazıl(ıp farz kılın)dığı gibi sizin üzerinize de yazıl(ıp farz kılın)dı. (Bu, öteden beri uygulanan ilâhi bir kanundur.) Ta ki (oruç sebebiyle günahlardan) sakınmanızı, müttekî olmanızı ümid edebilesiniz. (Oruç sayesinde nefsinize ve şehvetlerinize hâkim olma alışkanlığını elde ederek günahlardan, tehlikelerden sakınıp takva mertebesine erebilesiniz.) Bu ayet-i kerimeden anlaşılıyor ki:
1- Oruç, Hazret-i Adem (A.S.) dan itibaren bütün ümmetlere farz kılınmış bir ibadettir.
2- Bütün ibadetlere ve bilhassa oruca devamdan takva hasıl olur, yani bütün ibadetlere devam, sahibine takva (Allah korkusu, Allah saygısı) kazandırır. O halde ibadetsiz kişilerden takva beklenemez. Zira takva, ibadetin mahsulüdür.
3- Takvayı kazandıramayan oruç ve diğer ibadetler Allah Teâlâ katında makbul değildir.
"(Size farz kılınan oruç) sayılı günlerdedir. Artık sizden kim (o günlerde) hasta olur veya sefer-yolculuk halinde bulunur (da orucu tutamaz) sa, (tutamadığı günler) sayısınca, diğer günlerde (oruç tutar). (Yaşlılığından veya şifa bulması ümit edilmeyen bir hastalıktan dolayı oruç tutmaya) gücü yetmeyen kimseler üzerine de (tutamadıkları her oruç yerine) bir yoksul-fakir doyuracak fidye (vermek lâzım) dır. (Bununla beraber) her kim de, bir mecburiyeti olmaksızın içinden gelerek, gönül isteğiyle (fidyeyi artırarak) bir hayır, iyilik yaparsa, işte bu, onun için daha hayırlıdır. Ve (zor da olsa) oruç tutmanız sizin hakkınızda (kazaya bırakmanızdan veya fidye vermenizden) daha hayırlıdır. Eğer (siz, orucun vaktinde tutulmasındaki sevabı) bilirseniz. (Bakara Sûresi: 183-184)
Abdullah b. Ömer (R.A.) den rivayete göre: Resûlüllah (S.A.V.) şöyle buyurdu: "İslâm beş şey üzerine kurulmuştur: Allah Teâlâ dan başka ilah olmadığına ve Muhammed in Allah Teâlâ nın Resûlü olduğuna şehadet etmek, namaz kılmak, zekât vermek, hacc etmek ve Ramazan orucunu tutmak." (Buhari, İman: l, 2, Müslim, İman: 19-22, Tirmizi, İman: 3, Nesei, İman: 13)
Ramazan ayında oruç tutmanın farz oluşu üzerinde bütün müslümanlar görüş birliği içindedir, yani icma etmişlerdir. Oruç, bizi dünyada kötülüklerden sakındıran, ahirette cehennem ateşinden koruyan ve günahlarımızın bağışlanmasına vesile olan önemli bir ibadettir.
Ebu Hureyre (R.A.)den rivayete göre Resûlüllah (S.A.V.): "Kim, iman ederek ve mükâfatını sadece Allah Teâlâ dan bekleyerek Ramazan orucunu tutarsa, onun geçmiş günahları mağfiret olunur" buyurmuşlardır. (Buhari, İman: 28, Leyletu l-Kadr: l, Savm: 6, Müslim, Sıyam: 3, 20, Müsafirin:175, Ebu Davud, Ramazan: l, Savm: 57, Tirmizi, Savm l, Cennet: 4, Nesai, Sıyam: 39, İbn-i Mace, İkame:173; Sıyam:2, 33, Darimi, Savm:44, A.b.Hanbel, 2/232)