Antalya’ya, Manavgat’a giden depremzedelere,

Yerel halk hesap sormuş,

Niye geldiniz?

Neden buraya geldiniz,

Başka yere gitseydiniz.

Kendi ülkesinin insanını, yaşadığı şehre sığdırmama zorbalığı.

O çaresiz insanların yaralarına merhem olacağına.

Ailelerini yitirmiş felaketzedelerin kanayan kalplerine bir hançer daha saplamaları.

Hesap sorulanların gözlerinde yaş sicim gibi,

“Biz hak ettik.”

Aynı soruları biz de Suriyelilere sormuş, “niye geldiniz” demiştik.

Sanki savaşın cehennemden beter olduğunu bilmiyormuş gibi

Onlara geldikleri için öfkeyle bakmıştık.

O nefret suçunun hesabını nasıl vereceğiz acaba.

Deprem uzmanı Ahmet Ercan göç eden vatandaşlara, “Ne olur İstanbul'a gelmeyin”, dedi.

Muhtemelen iyi niyetle, İstanbul’da deprem tehlikesi var onun için gelmeyin dedi.

Lakin çok değerli âlim Mehmed Görmez Hoca’nın dediği gibi onların gönlü naz mekânı.

Her şeye kırılmaktalar.

Yaralı yüreklerinin kabul edebileceği tek damla elem keder kalmamış.

İstenmedikleri anlamında da düşünebilirler.

Ve bu durum, onların kırık kanatlarına daha fazla hasar verecektir.

Kimilerinde de kendi şehirlerini korumak gibi çürük bir saplantı.

Kötü niyetliler şehirlerinin demografik yapısını bile düşünebilmekte.

Böyle bir ahmaklığı Twitter’da gördüm.

Kocaeli S.O.B. A.Z, konuşma yaptığı Kocaelili iş adamlarına, depremzedelerle ilgili ikazlarda bulunmakta;

“İş yerlerinize gelen, sizden iş talebinde bulunan arkadaşlara yardım yapabilirsiniz.

Yardım yapmayın demiyoruz ama.

İŞE ALMAYIN.

Çeşitli etnik kesimlerden yana,

Türkiye’nin demografisini olumsuz yönde

Bozabilecek tarzda,

Akımların olmasına,

Biz çanak tutmuş olmayalım.”

Büyük felaket, arkadaşın umurunda değil.

Yaşam yoldaşlarını, yavrularını, yuvalarını kaybetmiş kalbi kırık gönlü yıkık insanlara bir darbe de biz vuralım,

İşe almayalım.

Hani depremzedeler, Kürt ya da Arap asıllı olurlarsa,

Tasası bu.

Irkçılığı, faşistliği bırakmamakta, insanların acılarının Everest olup altında kaldıkları anda dahi.

O ırkçılık değil mi yüzümüzü her defasında utançtan kıpkırmızı eden.

Depremde enkaz altında canlı olduğu halde sesini çıkarıp yardım istemeyen Suriyeli kadına sordular,

Neden bağırmadın.

Suriyeli annenin cevabı ile başımız eğiliyor;

“Türkçe bilmiyorum,

Arapça konuşursam,

Yardım gelmez diye korktum,

Bu yüzden sustum.”

Bir acı ki her yanından gözyaşı ve utanç akmakta.