Kâzım Kendirci / Ankara

Soru:

Ezan okunmaya başladığında namaz için hazırlığa mı başlayalım? Yani kalkıp abdest almaya, ondan önce helâya gitmeye, sonra abdest almaya mı başlayalım? Yoksa namaz için hazırlığa ezan bittikten sonra mı başlayalım?

Ezanı dinlemenin kuralı nedir?

Bu soruma açıklık getirmenizi talep ediyorum.

Cevap:

Hz. Ömer (r.a.) bu konu ile ilgili olarak diyor ki:

Rasûl-i Ekrem (S.A.V.) Efendimiz bize şöyle buyurdu:

Müezzin:

Allah-u Ekber, Allah-u Ekber dediğin de siz de Allah-u Ekber, Allah-u Ekber dersiniz.

Eşhedü en-lâ ilâhe illallah dediğinde siz de Eşhedü en-lâ ilâhe illallah dersiniz.

Eşhedü enne Muhammeden Rasûlullah dediğinde siz de Eşhedü enne Muhammeden Rasûlullah dersiniz.

Hayye ale s-Salah dediğinde siz de Lâ Havle ve-lâ kuvvete illâ billah dersiniz.

Hayye ale l-Felâh dediğinde siz de Lâ Havle ve-lâ kuvvete illâ billah dersiniz.

Allah-u Ekber, Allah-u Ekber dediğin de siz de Allah-u Ekber, Allah-u Ekber dersiniz.

Lâ ilâhe illallah dediğinde siz de Lâ ilâhe illallah dersiniz.

Böyle diyen Cennete girer. (Müslim, Salât, 12)

Sabah ezanlarına ilâve edilen Essalât-ü Hayrün mine n-nevm çağrısını müezzin okuduğunda ezanı dinleyenler Sadakte ve berirte (Doğru söyledin ve iyilik işledin) derler.

Ezan bittikten sonra da kalkıp (almadılarsa) abdest hazırlığına başlarlar.

Ezanı dinledikte sonra Ezan Duasını (Vesileyi) okurlar. (Ezan ile ilgili daha detaylı bilgi için bakınız: Mevlüt Özcan/Din Görevlisinin El Kitabı/Ezan bahsi/Sabır Yayınları)

Müslüman ezan başlayınca ezanı dinler. Müezzinin söylediklerini hadis-i şerifte geçtiği gibi tekrar eder. Vesile duasını okur. Abdesti yoksa abdestini alır. Sonra namazını eda eder.

Ezan okunmaya başlayınca kalkıp helâya girilmez. Abdeste başlanılmaz. Başka bir iş ile meşgul olunmaz. Konuşulmaz.

Soru:

Çok iğrenç bir hayatın içinden sıyrılarak Müslümanca yaşamaya yöneldim. Tam bir Müslüman olabilmem için bana ne tavsiye edersiniz?

Cevap:

Bilenler takdir ederler ki, bu suale cevap vermek kolay değildir. Peygamberimiz Efendimiz’in (s.a.v.) şöyle bir beyanı vardır:

Bir kimse bildikleriyle amel ederse, Allah-u Teâlâ ona bilmediklerini öğrenecek fırsatlar verir. (el-Aclûni Keşfu l-Hefa. Beyrut-1351. C/2. Sf: 265 H.No:2542)

Allah’ın emirlerini öğrenip ihlâsla amel etmek gerekir. Bu insanı ihsan makamına ulaştırır.

İhsan nedir? Ya Rasûlullah diye sorulduğunda, Efendimiz:

İhsan, Allah’ı görüyormuşsun gibi ibadet etmendir. Zira sen Allah’ı görmüyorsan da, O seni görüyor cevabını vermiştir. (Sahih-i Müslim. Kitabu İman. İst.-1401)

İnsanın heva ve heveslerini bir tarafa bırakması farzdır. İslâm’a hepimiz hizmet etmekle vazifeliyiz. Eğer gücümüzün yettiği sâlih amelleri edâ edebilirsek, gücümüzün yetmediklerinden mesul olmayız.

Herkes bilmeli ki, zerre miktarı iyiliğin de, zerre miktarı kötülüğün de (Zilzal suresi. Âyet:7-8 )hesabının sorulacağı güne adım adım yaklaşıyoruz.

Allah (c.c.) muinimiz olsun…