Geçen yıl (2024) Mayıs ayı... Yaklaşık 10 ay önceydi. Fatih Camii’nin Çarşamba çıkışına yakın bir konumda bulunan özel ofisinde çayını içtiğimizde sözleşmiştik. Ve demişti ki, “Bu kabul değil. Eve de bekliyorum. Hatıralarım ve anılarımdan bahsetmek istiyorum…” dileğini iletmişti.
İşte bu daveti ve sözümüzü yerine getirmek için geçen hafta sonu harekete geçtik…
Yağmurlu ve hafiften serin bir İstanbul sabahı…
Fatih’in dar ve lacivert sokaklarını arşınlayarak Yavuz Selim’de, Fahri Özcan abimizin evine vardık…
Dar ve küçük bir asansör… Sonrasında mı yapıldı, acaba?
Yaklaşık iki saat boyunca Fahri Özcan abimizin hoş sohbetini dinledik, derin bir muhabbet ortamında.
Ama ne anılar… Ama ne hatıralar… Hayatı roman âdeta! İşte bunlardan birisi… Buyursunlar…
***
1960’lı yılların ikinci yarısı…
Millî Görüş ve Millî Gazete sevdalısı Fahri Özcan, o yıllarda çok yönlü bir arayışın içindedir.
Bir gün Üsküdar vapurunda seyahat ederken hemen yakınında bir genç adam gazetesini okumaktadır. Anılan dönemde muhafazakâr mahallede çok konuşulan ve muhabbeti yapılan bir gazete olan Bugün Gazetesi, Fahri Özcan’ın da dikkatini çekmektedir.
Usulca genç adama yaklaşır ve tanışır…
Bugün gazetesinden ve bu gazetede yazdığı yazılarla, attığı manşetlerle, yaptığı çağrılarla dikkat çeken Mehmed Şevket Eygi’yi merak etmektedir.
Genç adam, tam da bu esnada;
- “Mehmed Şevket Eygi benim!” demez mi!
Merakı, şaşkınlığa evrilmiştir bu defa!
- “İnce bıyıklı, beyaza yakın bir teni vardı. Sükûnetle konuşuyordu…”
İlk karşılaşmasında Eygi’yi böyle tanımlamıştı, Fahri Özcan.
Üsküdar vapuru iskeleye yaklaşıyordu. Az sonra ayrılacaklardı ve bu sohbet de sona erecekti.
O arada M. Şevket Eygi, hiç beklenmedik bir teklifte bulundu, Fahri Özcan’a;
- “Bugün Gazetesi muhabiri olmak ister misin? Bizimle çalışmak ister misin?”
Bu teklif karşısında hem heyecanlanır hem de mutlu olur, Fahri Özcan.
- “Bana bir de gazete muhabir kartı çıkardı, M. Şevket Eygi. Böylece Bugün gazetesine katkıda bulunmaya da başlamış oldum…”
“HATİCE BABACAN İLE NASIL RÖPORTAJ YAPTIM?”
Malum, merhum Millî Gazete yazarı Mehmed Şevket Eygi’nin çıkardığı Bugün Gazetesi, Türkiye'de bir günlük gazeteydi. 1966'da yayımlanmaya başlanan gazete, ağırlıklı olarak muhafazakâr mahalleye yayın yapmaktaydı. 1980 askeri darbesinden hemen sonra, 1981 yılında tamamen kapatıldı.
1968-1969’lu yıllarda 90-100 bin tiraja ulaşan Bugün gazetesi, dikkat çeken promosyonlar vermişti…
Daha da dikkat çekeni, gazetenin belirli periyodlarla sabah namazı çağrıları ve buluşmaları idi…
Bir gün sürmanşetten şöyle bir çağrı yapıldı:
- “Sabah namazını Sultanahmet Camii’nde kılacağız!”
Bu çağrıdan hemen sonraki gün, İstanbul dâhil Türkiye’nin dört bir yerinden insanlar sabah namazına oluk oluk gelerek Sultanahmet Camii’ni doldurdu.
Caminin içiyle beraber avlusu da müminlerle doldu. O günü yaşayanların dilinden dökülen tek cümle, “Muhteşem bir manzara!” şeklindeydi.
***
İşte Üsküdar vapurunda merhum M. Şevket Eygi ile tanışmasından ve muhabirlik görevini üstlendikten hemen sonra Eygi, Fahri Özcan’a önemli bir görev verir;
- “Git Ankara’ya, Hatice Babacan’ı bul ve röportaj yap!”
Hatice Babacan kim mi?
Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi öğrencisi…
DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan'ın halası.
1967’de başı örtülü olarak derse girmeye başladı. Şubat 1968’de senato kararıyla okuldan atıldı.
O günlerde dönemin çok satan bazı gazeteleri, bu hadiseyi manşetlere taşıyınca aklıevvel bir kısım öğretim üyeleri okul kapısına bir ambulans çağırarak Hatice Babacan’ı hastaneye götürüp ‘deli raporu’ aldırmaya çalışmak gibi utanç verici bir tezgâhın içine bile girmişlerdi!
Hatice Babacan ile röportaj yapmak için Başkent yollarına düşer, Fahri Özcan;
- “Yol bilmem, iz bilmem! Koca Ankara’da başörtüsü sebebiyle ilahiyat fakültesinden atılan Hatice Babacan’ın evini arıyorum. Sonunda buldum. Ali Babacan’ın babası ile de tanıştım. Fotoğraflar çektim, röportajı yaptım. İstanbul’a döndüm. Mehmed Şevket Eygi röportajı gazetede yayınlandı. Çok ses getirdi…”
FAHRİ ÖZCAN: “DİYALOGCULUK BİR İFSAD ÇALIŞMASIDIR!”
Fahri Özcan… Millî Görüş ve Millî Gazete sevdalılarından.
Ülkemizde büyük hizmetlerde bulunan ve İslam’ı irşad eden Fahri Özcan hocamız, Almanya Millî Görüş’ün kurucularından ve önde gelen isimlerinden biri olarak hafızalarda yer edindi.
Erbakan Hocamızın birçok programında aktif rol aldı.
Dokuz caminin ibadete açılması için öncülük etti.
İlerleyen yaşına rağmen yeryüzündeki ifsad çalışmalarının engellenmesi ve zulmün yok edilmesi için çalışıyor da çalışıyor.
En ehemmiyetli çalışmalarından biri hiç kuşkusuz bir ifsad çalışması olan ‘diyalogcular’a ait olanı; Fahri Özcan hoca, diyalog hastalığına tutulanların kurtarılması için çaba gösterdi ve diyalogculuğun İslam'a verdiği tahribatı önlemek ve inançların zedelenmesine mani olmak için gayret etti.
***
Fahri Özcan büyüğümüzün yazarlık serüvenini, yazdığı 9 kitaptan biliyoruz.
Gazetecilik yıllarını ve macerasını da bu şekilde dinlemiş olduk, Ertuğrul Köse ve Muhammet Altındal ile birlikte…
Çok verimli bir sohbetti. Teşekkürler…
Fahri Özcan abimize Allah’tan (cc) sağlıklı, hayırlı ve uzun ömürler temenni ediyoruz. Amin.
SAADET’İ ÇOK SEVECEKSİNİZ!
Fahri Özcan’la görüşme yolunda Saadet Partisi Fatih İlçe Teşkilatı’nın kapısını tıklattım…
Eminönü Meydanı’nda açılan Gazze standı için hazırlıklar yapıyordu, İdare Amiri, Malatyalı Ramazan Peri.
Ramazan Bey ile koyu bir sohbete dalmışken içeriye Saadet girdi.
Saadet kim mi?
Sevimli mi sevimli sarı bir tekir kedi. Üç yaşında.
Henüz yavru iken sahiplenmiş Saadet Fatih İlçe Teşkilatı, Saadet’i.
Yolunuz Saadet Partisi Fatih Teşkilatı’na düştüğünde mutlaka tanışın derim Saadet’le.
Hiç kuşkum yok, siz de çok seveceksiniz…
---

