Hz. Mevlana Celâleddin Rumî’nin ahirete irtihalinin yıldönümü etkinlikleri her yıl Aralık ayı içinde yapılıyor. Etkinlikler bu yıl 11-17 Aralık günleri arasında yapılacak. Her yıl olduğu gibi bu yıl da etkinlikler bir hafta sürecek.
Mevlana kimdir
Hz. Mevlana Celâleddin Rumî, Hanefi mezhebine mensup, imanı kavi, itikadı sağlam, Ehl-i Sünnet bir Müslümandır. Hem de, Müslümanlığı taklit derecesinde kalmamış, tahkik derecesine yükselmiş bir zattır. Mevlana, kelimesi, Celâleddin Hazretlerinin bir sıfatıdır. Üstad, mütefekkir manasına gelir.
Mevlana Celâleddin, beşeriyeti arzu edilen medeniyet şahikasına çıkaracak ve istenilen huzura kavuşturacak yegâne düsturun Kur’an-ı Kerim olduğuna inanarak yaşamış bir mütefekkirdir. Çok sık ifade ettiği şu kelâm bunun sonucudur.
“İnsanlığın düştüğü sıkıntılardan kurtaracak tek çare Kur’an-ı Kerim’e sarılmaktır.”
Her yıl bu zat ile ilgili olarak malum hafta içinde törenler yapılır. Bu törenlerin İslâm ile alakasını bir başka yazımda ele alacağım, inşallah. Bu ihtifallerin doğuşu üzerinde öncelikle durmanın faydalı olacağı kanaatiyle meseleyi bilgilerinize arz etmek istiyorum:
Mevlana törenleri ilk defa 1953 yılında yapıldı. Bu ilk törende sadece konuşmalar yapıldı ve şiirler okundu.
1954 törenlerinde programa musiki ilâve edildi.
1955’de sema konuldu.
1956’dan itibaren, bugün yapılan “Mevlevi Törenleri” icra edilmeye başlandı. O tarihten bu yana çok az ilavelerle programlar icra edilmeye devam ediyor.
Öncelikle şu iki hususu hepimizin çok iyi bilmesi lâzım:
Piyasada iki çeşit Mevlana vardır:
1-Allah’ın makbul kulu Mevlana. Velilerin sevdiği müçtehit ve fukahanın saygılı olduğu Mevlana.
2-Müsteşriklerin meydana çıkardığı “mistik tipinde hortlak ve hoyrat Mevlana” vardır.
Bu iki Mevlâna’yı birbirine karıştırmamak lâzım.
Bu ikinci “Mevlana”nın icadı çok manidardır. Bu “ikinci Mevlana”yı Avrupalı müsteşrikler icat etmişlerdir. Her yıl Aralık ayında aralıksız yapılan, huzurunda def, dümbelek çalınan, kadın-erkek ihtilat (karışık) hâlinde, huzurunda dans edilen, semalar yapılan “Mevlana” Avrupalıların icat ettiği “Mevlana”dır.
Bu iş nasıl oldu Bakınız onu da anlatayım:
1950’li yılların ortasında Türkiye’ye müsteşrik bir kadın geldi. Bu kadın Arapçayı, Farsçayı çok iyi biliyordu. İsmi: Anna Marya Şimen.
Bu kadın burada Müslüman oldu göründü. Mevlana ile münasebetinden bahsetti. Millet onu Mevlana’nın torunu zannetti. Ege Bölgesi illerinden birinin Bayındırlık Müdürü olan Müslüman birisi, “Nasıl olsa bu kadın Avrupa’dan geldi. Müslüman da oldu. Fırsatı kaçırmayalım” dedi ve o kadın ile evlendi.
İşte, bu Anna Marya Şimen denilen kadın Konya’ da “Mevlâna ihtifalleri”ni hortlatan kadındır. Bu kadının, Allah’ı hiç kabul etmeyen NİCE ile Mevlâna’yı bir tuttuğunu görüyoruz.
Bu kadının yaptıklarına bakınca, kadının maksatlı olarak Türkiye’ye geldiğini görürsünüz. Firasetli Müslümanlar bunu anladılar ama kadın, (af buyurun) eracifini (pisliğini) döktü. Mevlana gecelerini, Mevlana ihtifallerini hazırladı, ihdas etti. Kadınlı-erkekli, çalgılı, defli, dümbelekli ayinler başladı.
Kadının vazifesi bitmişti, zaten gidecekti. Foyası meydana çıkmadan ansızın Pakistan’a gitti. Orada da buna benzer melanetler işleyecekti. Ancak, haber verildi. Pakistan’ da bu tür melanet işlemeye ortam bulamadı Anna Marya Şimen adlı kadın.
21’inci asırda İslâm’ın en büyük düşmanı müsteşriklerdir.
Hırsız Avrupalılar Anadolu’dan bizim ilmî eserlerimizi Anadolu’yu 8 defa yakıp yıktıktan sonra çalıp götürdüler. 2 milyon adet civarında kütüphane eserimiz var Avrupa’da.
Araştırmacılar diyorlar ki: Dünyada üç milyon tane tab edilmemiş İslâmî eser var. Bunun iki milyonu hırsız Avrupa’nın elinde.
Müsteşrikler İslam’ın hasmıdırlar. İşte Anna Marya Şimen adındaki kadın da bunlardan biridir. Mevlana meselesini ifsad etti burada. Ortaya karanlık gecelerde yapılan köksüz, mesnetsiz bir sürü şeyler attı. Ne idiğü belirsiz birisi, bizim Mevlana’mıza sahip çıktı. Biz dışta kaldık, onlar içte kaldılar.
Biz Mevlâna’yı gönüllerimizin sultanı olarak tanıyoruz. “İkinci Mevlâna”yı görüp ona sarılanlar ayrı bir cahilliğin kurbanıdırlar.