Bu konu ile ilgili birinci yazımızda önce bir girizgâh yapmıştık; daha fazla istifade edilmesi amacıyla bu yazımızın o girizgâh ile birlikte okunmasını tavsiye ederim…
Dr. Sema Yaşar’ın “Kısmi Rezerv Sistemine Alternatif Bir İslam Ekonomisi Disiplini: ADİL EKONOMİK DÜZEN VE PARA ARZI” isimli akademik çalışması üzerinde -istifade edilmesi dua dileğiyle- durmaya kaldığımız yerden devam ediyoruz…
“Bankaların kaydi para oluşturmasına bağlı olarak para arzının artması servetin sosyal dağılımının da para basanın lehine olacak şekilde değişmesine neden olmaktadır. Servetin bu şekilde para basana doğru yer değiştirmesi neticesinde bankalar söz konusu serveti ya üretim yapmak için ya da tekrar kredi verme yoluyla değerlendirmektedirler. Ancak kaydi para üreten bankalar açısından daha avantajlı olması sebebiyle çoğunlukla tekrar kredi verme yöntemini tercih ettikleri bilinmektedir. Bankacılık sisteminin oluşturduğu her kredi daha fazla mevduat oluşturmakta ve sonuçta daha fazla kredi fonlanmaktadır. İnsanların finansal durumu kötüleştikçe de daha fazla borç almakta böylece kredilerin genel kullanılabilirliği de artmaktadır. Yani borçlanmaya devam edildikçe bankalar da daha fazla borç sunmaya istekli hale gelmektedirler. Borçluların her zaman söz konusu bankalardan aldıkları bu krediler karşılığında faiz ödemeleri gerekmektedir. Böylece ticari bankalar aslında var olmayan bir parayı ödünç vermekte ve ardından borçlunun faiz ödemesini de talep etmekte ve bunun için de borçludan bir teminat almaktadırlar. Faiz içeren bu borçlar zaman geçtikçe büyümektedir. Ancak bu kredileri geri ödeyecek para arzı ve faiz yalnızca ek krediler veren bankalar tarafından genişletilebilmektedir. Anapara tutarı kredinin yapıldığı anda oluşturulmakta iken sonraki dönemlerde ödenmesi gereken faiz için para henüz oluşturulmamaktadır. Dolayısıyla borçlular borçlarını ödemek adına mevcut kıt para için rekabet etmek durumunda kalmaktadırlar. Netice itibariyle herkesin kazanamadığı bu sistemde kredilerini temerrüde düşüren borçlular teminatlarını kaybetmektedirler. Böylece zaten ekonomik anlamda yeterli kaynağa sahip olmadıkları için borçlanmak zorunda olanlar bu gelişmelerle beraber tekrar sorun yaşamaktadırlar. Dolayısıyla önemli düzeyde gelir ve servet dengesizlikleri ortaya çıkmaktadır. Kısmi rezerv bankacılığında para arzının artmasına bağlı olarak borçlanma oranlarının artması neticesinde halkın gelirleri ve harcamaları azalmakta, para ise finans sektörüne yönlendirilmektedir.
Finans sektörüne faiz olarak ödenen miktarlar finans sektörünü büyütürken reel ekonominin daralmasına neden olmaktadır. Ticari bankalar tarafından sistemde hiçbir şey üretilmeden ve karşılığında herhangi bir şey olmadan sadece kredi sözleşmeleri ile oluşturulan kaydi para gelir dağılımı adaletsizliğine neden olmaktadır. Yeni oluşturulan paraya erişen insanlar ekonomi üzerinde oldukça büyük etkiye sahip olan zenginlerdir. Dolayısıyla kısmi rezerv sistemine bağlı olarak oluşturulan kaydi para neticesinde servetin para oluşturmanın olağanüstü ayrıcalığına sahip olanların elinde birikmesi durumu ortaya çıkmaktadır. Böylece servet toplumda sadece birkaç kişinin elinde yoğunlaşmaktadır.
Düşük faiz oranları, düşük enflasyon oranları, istikrarlı veya yüksek oranlı ekonomik büyüme gibi nispeten iyi huylu makroekonomik koşullar söz konusu olduğunda bile bu durum kişisel veya hanehalkı borcunun daha yüksek seviyelere çıkmasına neden olarak ekonomileri dış şoklara karşı savunmasız hale getirebilmektedir.
2007 yılında Amerika Birleşik Devletleri’nde meydana gelen ve ardından tüm dünya ülkelerini derinden etkileyen küresel finansal krizde de aynı durum söz konusu olmuştur. Başlangıçta bankaların geri ödenmesini bekledikleri kredilerin geri ödenmemesi ile birlikte banka gelirlerinde büyük bir sıkıntı yaşanmış ve netice itibariyle yaşanan gelişmeler bankaların iflasları ile sonuçlanmıştır. Bu durum gerçekte olmayan, hayali olarak üretilen kaydi paranın başlangıçta bir gelişmiş ülke ekonomisini, ardından küreselleşmenin etkisiyle tüm dünya ülkelerini nasıl olumsuz yönde etkilediğinin bir göstergesidir.”
(DEVAMI VAR; “TEDAVİ” merhalesi öncesinde “TEŞHİS”in devamı var…)