Bismillahirrahmanirrahim

Âlemlerin Rabbi, Rahman ve Rahim olan Allah’a hamt, Peygamberimize, âline ve sahabelerine salât ve selam ederiz.

Hakkı üstün tutmayan, nefis terbiyesini esas almayan, ahirete inanmayan, hesap gününü ciddiye almayan herkes zalimdir. İnkârcılar, müşrikler, münafıklar, Siyonistler, Haçlı Hristiyanlar, iş birlikçi münafıklar, zalimdirler. ABD, AB, İsrail ve iş birlikçi yöneticiler ve âlimler zalimdir. Hayatında İslam, Kur’an ve sünnet olmayanlar, zalimdirler. Zalim, zulmedendir. Zulüm üç çeşittir. 1. Nurun, ışığın karşıtı olarak karanlık: Hamt, gökleri ve yerleri yaratan, zulumatı; yani karanlıkları ve nuru; yani ışığı var kılan Allah’a aittir. 2. Küfür, şirk, isyan ve fısk anlamında karanlık: Hani Lokman oğluna öğüt vererek demişti ki; “Ey oğlum, Allah’a şirk koşma. Hiç şüphesiz ki şirk, gerçekten büyük bir zulümdür.” Allah’ın ayetlerini yalan sayanlar zulumat; yani karanlıklar içerisinde sağır ve dilsizdirler. 3. İnsanlara karşı yapılan haksızlıklar ve baskılar anlamında karanlık: Haksız yere adam öldürmek, hırsızlık yapmak, Allah’ın koyduğu sınırları aşmak, böylece insanların hakkına tecavüz etmek zulümdür. Başkasının malını gasp etmek, ilahlık taslamak veya halkına baskı ve işkence etmek, başkasının hakkını faiz yoluyla elinden almak, faiz yemek, müminlere baskı ve şiddet uygulamak, onları yaşadıkları yerden sürüp çıkarmak zulümdür. Allah kimseye zulmetmez, ancak insanlar, kendilerine zulmederler. İnsanların dünyada karşılaştıkları geniş çaplı cezalar, sıkıntılar, zorluklar ve huzursuzluklar kendi yaptıkları yüzündendir. Ahirette hesaptan sonra alınacak sonuç, kavuşulacak ceza da yine insanların kendi hak ettikleridir, amellerinin karşılığıdır.

ZALİME VERİLEN MÜHLET

Dünya hayatı, bir imtihandan ibaret olduğu için Allah, zalimi de zulmüyle imtihan eder, ona mühlet verir. Bir kutsi hadiste Peygamberimiz Allah’tan rivayet ederek şöyle buyurdu: “Allah buyurdu ki: ‘Ben zulmü kendime haram ettim; onu, sizin aranızda da haram kıldım. Öyleyse sakın birbirinize zulmetmeyin.” (Müslim) Allah, zalime muhakkak ki, mühlet verir de onu yakalayacağı zaman, göz açtırmadan aniden yakalar. Mazlumun duasından sakınmak gerekir. Çünkü mazlumun duası ile Allah arasında, kabule engel olan hiçbir engel olmaz. Müslüman, diğer Müslümanların onun elinden ve dilinden emin oldukları kimsedir. Kim bir kişinin zalim olduğunu bilerek ona yardım etmek üzere zalim ile birlikte yürürse, İslâm’dan dışarı çıkmış olur. Kim bir zalime yardım ederse, Allah, o zalimi ona musallat eder. İnsanlar, bir zalimi görür, ona engel olmazlarsa, bundan dolayı hemen hepsi cezalanır.

ZALİM TİPLER

Üç çeşit zalim vardır. 1. Allah’a karşı isyan eden kâfir veya Allah’a ortak koşan müşriktir. Allah’ın ayetleri kendisine hatırlatıldığı zaman kibirlenerek yüz çeviren inkârcılar zalimdirler.

Allah’ın ayetlerine yalan veya uydurma diyenler de zalimdirler. Şirk, şüphesiz en büyük zulümdür. 2. Toplum ve kişi haklarına tecavüz edenlerdir. Bu; kamu haklarına saldırı ve kişinin, ister doğuştan ister sonradan elde ettiği haklarını gasp etme, kişiye veya kamuya her türlü işkence, baskı ve hak ihlali şeklinde ortaya çıkar. Hak ve adaleti dağıtma makamında olanlar, adaletten ayrılırlarsa, zalim olurlar. Halkına zulmeden, onların haklarını vermeyen, toplum düzenini sağlamak için gönderilmiş olan Allah’ın hükümlerini uygulamayan bütün kişi ve düzenler zalimdirler. Zulmün kişiden kitleye, kitleden kişiye doğru gerçekleşmesi arasında fark yoktur. Kur’an, servet ve nimet sebebiyle şımaran, kendini büyük gören sonra da insanlara hükmetmek isteyenlere “teref” demektir. Bu gibiler servetin sağladığı güçle insanlara tahakküm ederler, onların haklarını ellerinden alırlar ve onları mazlum haline getirirler. Bunlar mütekebbirlerdir. Onlar, bu kibirleriyle şımarırlar, üstünlüklerini göstermek için despotluk yapar ve insanların haklarına tecavüz ederler. Kim olursa olsun toplumun ve kamunun haklarına tecavüz edenler, onların haklarını vermeyenler, hakların kullanımını rüşvet, torpil, baskı, şiddet ve terörle engelleyenler zalimdirler. 3. Kendi kendine zulmeden zalimler. Bu, kişinin Allah’a karşı hata işleyerek içine düştüğü günahkârlık, ya da bedenin veya ruhun hakkını vermeyerek, kendi bünyesindeki dengeyi bozmaktır. İnkârından veya günahından dolayı azabı hak edenler, kendi kendilerine zulmedenlerdir. Günah işlemek nefse karşı yapılmış bir zulümdür. Allah, Kur’an’ı kullarından seçtiği kimselere miras kılmıştır. Onlardan kimileri nefislerine zulmederler, kimileri orta bir yol izlerler, kimileri de hayırda yarışırlar. Kur’an’a inandığı ve onu hayat kaynağı bildiği halde, Allah’ın koyduğu sınırları aşanlar kendi nefislerine karşı zalim olurlar. Müslüman olsun, inkârcı olsun; kim Allah’ın koyduğu sınırlara tecavüz ederse, kim Allah’ın hükmünün dışında iş yaparsa o zalimdir.

GAZZE

Tarihte olduğu gibi zalimler; İsrail, ABD, Batı dünyası ve İslam ülkelerinin iş birlikçi yöneticileri, topyekûn olarak, Gazze’de Müslüman halka, kadın çocuk demeden zulmediyorlar. İnsanlar açlıktan ölüyor, seslerini bile çıkarmıyorlar. Dünyada “biz nasarayız” diyen vicdanlı Hristiyan topluluklarla şuurlu Müslüman topluluklar dışında bu soykırıma karşı koyan kimse kalmadı. Benim inancım odur ki, tek kişilik hükümet olan Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan istese, bu soykırımı kısa sürede bitirecek imkânlara sahiptir. Milletimiz, Sayın Cumhurbaşkanı’ndan bunu bekliyor. Zulme karşı ayaklanan dünyayı yanına alarak, İslam coğrafyasını ve insanlığı İsrail ve Siyonizm belasından kurtarabilir. Cumhurbaşkanı bunu yapmak için, neyi bekliyor, bunu kendisinden başka kimse bilmiyor sanırım. Saadet Partisi, Gazze’de Siyonist ablukayı kaldırmak için dünyada hazırlanan filoya, Türkiye’den katılacak gemi veya gemilerin öncülüğünü yapıyor. İktidarın da bu girişimi desteklemesi gerekir. ABD ve İsrail öncülüğünde kurulan zulüm dünyası, zulümde sınır tanımaz hale geldi. Bunların yaptıkları zulüm, yaratılış düzenindeki uyumu, imar ve ıslahı bozuyor. Selam hidayete tabi olanlara…