Rahman’ın dini İslâm’ın dışındaki/karşısındaki dinlerin/yolların/düzenlerin, ilkelerin, ölçülerin, düşüncelerin, değerlerin tümü, adı ne olursa olsun, şeytanîdir/tağutidir. İslâm’ın/sıratı müstakimin dışındakilere şeytan çağırır... O melun, sanal ilahlık/tanrılık iddiasında Rahman’ın ve insanın düşmanı olarak (Nisa/119, İsra/62) konumlandırılmıştır. Ve tevhidimiz/şehadetimiz de şeytanın çağırdığı tüm sapkınlıkların ret ve inkârıyla başlar. (Lâ ilahe)
Tağutun/şeytanın hedeflerinden birisi de neslin ifsadıdır. Bunun için nikâhsız ilişkiler/zinaya, fuhşa/her türlü ahlaksızlığa, LGBT’ye, cinsiyetsizliğe, eşcinselliğe çağırır, insanın yaratılışını/fıtratını değiştirmeyi/genleriyle oynanmasını emreder. (Bakara/205, Nisa/117-119, İsra/62)
Bu proje insanlık düşmanı/insan şeytanı/Siyonizm’in projelerindendir.
Din, ahlâk, aile, cinsiyet gibi kavramlarla savaşan bir sapkın ideoloji, insanlığı tehdit/ifsad çalışmalarını ıslah adıyla da yapabilmektedir. (Bakara/11-12, 205)
Rahman'ın iradesi/rızası ile şeytanın/tağutunki arasındaki tercihlerimiz, bizi Rahman’a kulluk ile şeytana kulluk arasında konumlandırıyor.
Rahman; hayâyı, iffeti, tesettürü, nikâhı, neslin/ailenin korunmasını tavsiye ediyorken, şeytan ise fuhşu (zina, LGBT, müstehcenlik/çıplaklık) emrediyor.
Çirkin iş, kötü yol zinaya yaklaşmayı bile yasaklıyor Rahmanımız. (İsra/32)
Rahman'ın yasakladığı, haram kıldığı çirkin fiil/eylem zinayı şeytan emrediyor.
2004’te AB uyumu gereği zina, suç olmaktan çıkarıldı. Bir “hak ve özgürlük” olarak sunuluyor. Rahman: “örtünün” emrederken şeytan da “açılın” emriyle, çağrısıyla mabudiyetten pay alabiliyor. Besmelesiz hayat, iffetsiz hayattır.
Rahman’ın mizanı/“iyi-kötü”, “güzel-çirkin”, “doğru-yanlış” ölçüleri/kriterleriyle şeytanınkiler farklı ve zıttır. Her konuda olduğu gibi, bu konuda da şeytanın ölçüsünü tercih ederek, kendimize zulmetmiş oluyoruz.
Rahman bizi sürekli uyarıyor: “Şeytan sizin düşmanınız, ona uymayın, ona tapmayın, onu düşman edinin... Bana kulluk edin.” (Yasin/60-61)
Ailenin korunması, 6281, 6284 sayılı yasalar, İstanbul Sözleşmesi vb. ıslah iddiasıyla ifsad düzenlemeleridir. Zehri altın kâsede sunarlar.
Ailenin korunması devletin görevlerinden iken, devlet aileyi korumasız bırakacak, hatta ifsad edecek düzenlemeleri nasıl yapabilir? Bu hayati konuyu halkın, STK’ların üzerine terk etmiş görüntüsünde. Aileyi tehdit eden tehlikeli düzenlemeleri fütursuzca yapabiliyor, halkın değerlerine, karşı iradelerine rağmen...
Evlilikler zorlaştırılırken, evlilik dışı ilişkiler (zina) teşvik ediliyor. Akran olanların; dini nikahla/ebeveyn izniyle birlikteliği suç sayılıyorken, nikah dışı ilişkiler/zina suç sayılmıyor?!
Geçmişte “komünist” dediğimiz Rusya bile “aileyi koruma” adına önemli tedbirler alıyor. LGBT ameliyatları, yasaklı. Bizdeyse, cinsiyet değiştirme operasyonlarının pahalı bedellerini SGK ödemektedir?! “Kahrolsun komünistler”?! Bizde LGBT dernekleri, otelleri, gösterileri hak?!
Devlet aileyi AB uyumu/ıslah adına ifsad ederse, devlete karşı aile nasıl korunabilecek?
Haydi tevbelerle, istiğfarlarla O’nun kapısına/hukukuna... Başka çıkış yok, vesselam.