“İlim ilim bilmektir, ilim kendin bilmektir…” konusu geniş ve genel bir konu, önemli ve özel bir konu, konu ile ilgili önceki yazdıklarımızla ve anlattıklarımızla ilgili bir konu; bundan dolayı önemine ve anlaşılmasına binaen önceki yazılarla birlikte okunmalı…

Kur’an ayetleri yani Mürselat Suresi’nin ilk ayetleri ile başlamıştık birinci yazımıza.

MÜRSELÂT-MULKİYÂT ilişkisine bakmıştık…

ÂSIFÂT-NÂŞİRÂT ile devam ediyoruz…

***

İlgili ayetleri tekrar hatırlayalım…

“1. Ve’l-murselati ‘urfen.

2. Fe’l-asıfati ‘asfen.3. Ve’n-naşirati neşren.

4. Fe’l-farikatiferkan.5. Fe’l-mulkıyatizikren.6. ‘Uzren ev nuzren.” /

“Örfenmursalata, arkasından asfenasıfata ve neşren naşirata, arkasından farkanfarikata, arkasından üzren veya nüzren zikri mülkıyata yemin.” /

“Bilinmiş gönderilenlere, arkasından yönelip ulaşanlara ve yayılıp varanlara, ayırıcılara ve anlamını eksik veya tam ulaştıranlara yemin.” (Mürselat Suresi; 77/1-6)

Dört Mürselât ile Dört Mulkiyât, Dört Âsıfât ve Nâşirât ile birleşirler.

***

ÂSIFÂT VE NÂŞİRÂT DÖRTLÜLERİ

Âsıfât bir vadide esen yel, Nâşirât ise bir ovada yayılan yel anlamlarında olduğunu belirtmiş; Âsıfâtı özel hükümler ve Nâşirâtı da genel hükümler olarak belirlemiştik.

“Âsıf” ve “Nâşir”in dörtlüsü elbette genel ve özel olmayacaklardır. Bunların dörtlüleri Mürsel, Örf, Zikr ve Multeki’ye benzer şekilde olacaktır. Kur’an bunu belirtmek için bu iki kelimeyi diğerlerinin aksine “Fa” ile değil “Vav” ile bağlamıştır.

Demek ki “Mürselât” ve “Mülkiyât” birbirine benzemektedir. “Âsıfât” ve “Nâşirât” da benzemektedir. “Nâşir” genel kutupları, “Âsıf” özel kutupları belirlemektedir. Bu kutuplardan birileri maddi diğer birileri manevi olmalıdır. Maddi tarafının manevi tarafı ile ilgi kuracak imkânı olmalıdır. Manevi tarafın da maddi taraf ile ilgi kuracak imkânı olmalıdır.

Nâşir daha çok Mürsil ile ilişkilidir. Ondan sudur eden geneldir. Âsıf ise daha çok Mülteki ile ilgisi olması gerekir. Çünkü kişilere ulaşmakta özel olmaktadır. Ayetlerde bu tekabüliyete göre Nâşirât önce söylenmeli idi. Ancak o zaman bu ikilisinde eşitlik olmazdı. Bunların eşitlik içinde olduğunu yani iki tarafa da eşit uzaklıkta olduğunu belirtmek için “Vav” ile atfettikten sonra, sonra gelen öne alınmış, öne gelen sona alınmış, böylece ayetler arasında kenetlenme oluşturulmuştur. İki kancayı birbirine taktığımız zaman da böyle yaparız. Bu suretle “Mürselât” ile “Mülkiyât”ın birer uçları “Âsıfât” ve “Nâşirât” ile birbirine bağlanmış bulunmaktadır. Ayrıca “Âsıfât”ın çifti birbirine bağlanmış olmalıdır. “Nâşirât”ın çifti de birbirine bağlanmış olmalıdır. Biz şimdi bugünkü konuşmamızda Âsıfât çifti ile Nâşirât çiftini birbirine bağlayan bağları belirtmeye çalışacağız.

***

ÂLEM

Âlemin Nâşirât çifti “Vücut” ile “Tesir” idi. Âsıfât çifti ise “Gaye” ile “Meşiet” idi. “Vücut”u “Tesir”e bağlayan bağ nebati (bitkisel) yapıdır. DNA denen birtakım dizi programları canlı oluşturulmaktadır. “Tesir” de buna karşılık 01’lerden oluşan sinirsel yapıdır. İnsan ve hayvanların beyinleri bunlardan oluşur. Gerek bitkide gerekse sinir sisteminde serbestlik yoktur. Kimya ve fizik kanunlarının özel terkibinden oluşmaktadır. Bunların yapıları fizik ve kimyada olduğu gibi genel kanunlara tabi olarak oluşmamıştır. Tamamen özel yapıdır. Bir duvarcının duvar işlemesidir. Ancak bunlarda tüm oluşlar fizik ve kimya kanunları ile olmaktadır. DNA’larla 01’ler arasındaki fark, DNA’larla madde gerekli yerlere taşınır. 01’ler ile elektrikî uyarılar gerekli yere ulaştırılır. Böylece varlık arasında genel kanunlara tabi hareketler ortaya çıkar. Canlılık bu eksende kendisini gösterir. (Devamı var.)