KUR’AN VE İLİM çalışmalarımızın 905’inci haftasına ve İsra Suresi çalışmamızın 11’inci haftasına, 49-54’üncü ayetlerdeki bu haftaki çalışmamızla ulaştık, elhamdülillah…
49’uncu ayetin mealini tekrar hatırlayalım: “‘Biz kemik ve ufalanmış toprak olduğumuz zaman, yeniden mutlaka dirilecek miyiz?’ derler.” (DİB mealinden)
“(…) İnsanlar inanıyorlar, ateist olanlar da inanıyorlar. Anıt mezarlar ve heykeller bunun için vardır. Doğada hiçbir şey varken yok olmaz, yokken de var olmaz. Madem ruhumuz vardır, yok olmaz. Var olanın yok olmadığına delil gerekir. Masamızda duran bir eşyanın şimdi olmamasını kimse yok oldu demez, ‘biri aldı götürdü’ der. O halde ruhum varken şimdi burada olmamasını şimdi yok oldu diyemeyiz, ‘bir yere gitti’ dememiz gerekir. Sonbaharda yapraklar dökülür ki ilkbaharda yenilerine yer açılsın. O halde ölüm daha ileri hayat için vardır; yoksa var olması abes olurdu. Kâinatta abes bir şey yoktur. En önemli ve kesin delil, ilahi sözler olduğu ilmen sabit olan kitaplarda Allah’ın burada olduğu gibi dirilmeyi vaat etmesidir. Kur’an’ın ilahi sözlerden ibaret olduğunu 25 (yirmibeş) delille ispatladığımız kitap (KUR’AN MUCİZELERİ kitabımız) son tashihi ve sizlere ulaşmayı beklemektedir... (s.3’ten)
Geometriyi bilmeyen kardeşlerimiz bunları zor anlar. Biraz çalışırlarsa geometriyi kolay anlarlar. Bizim Kur’an Geometrisine, Matematiğine, Fiziğine ihtiyacımız vardır. Bu kitapların yazılması gerekmektedir. Bu çalışmaları “Bin Dil Üniversiteleri” yapacaklardır...
İsra Suresi 50’in ayet meali: “De ki; ‘ister taş olun, ister demir…’” (Kul kûnûhicâreten ev hadîden). / “Evet, dirileceksiniz; hatta KEMİK değil, TOPRAK değil, TAŞ olsanız da yine dirileceksiniz; hatta demir olsanız da dirileceksiniz. / Kimyada elemanlar vardır, suyun yakıtı olan hidrojen atomlarının birleşmesinden oluşan atomlar vardır. Bunların çevresinde elektrolar dolanır. Bunların nazari olarak 118 kadardır. 102’ye kadarı elde edilmektedir. En hafifi hidrojendir. Demir 26’ıncıdır ve demir en sağlam elemandır. Demirden küçük olanlar birleşip sonunda demir olurlar. Birleşirken enerji ortaya çıkar. Ayrılmaları için enerji vermek gerekir. Demirden büyük olanlar ise ayrışıp demire dönüşürler. Bunlar da aksine enerji vererek ayrılırlar. Demir en sağlam elemandır. Kâinat demirleşmeye doğru gitmektedir.
Canlılar ve insan hafif elemanların birleşmesinden oluşurlar. Demiri ve magnezyumu da kullanırlar. “Hıcaret” daha çok ağır metallerden ve atomlardan oluşurlar. Bu ayette kimya ve biyolojinin yapılarına böylece işaret edilmektedir. Burada bu tasnif yapıldığı gibi “hıcaret” birleşik cisimlerdir, “hadid” ise elementtir.
1970’lerde, belki daha önce de Risaleleri okurken gördüm ki, Bediüzzaman hep ebced hesabını kullanıyor. Ben ise ebced hesabını bilmezdim ve kabullenmezdim. Bu ısrarı üzerine haklı olabilir dedim. Aklıma Kur’an’da bir elementin atom ağırlığı verilmelidir geldi. “Hadid” kelimesi geçiyordu. Kur’an’da element olarak yani “hıcare”ye karşı yalnız “demir” kelimesinin karşılığı olan “hadid” kelimesi geçiyordu. Ben demirin kaçıncı element olduğunu bilmediğim gibi harflerin hangi satırlara kadar devam ettiğini de bilmiyordum. / Kütüphanemdeki “Marifetname” kitabının kapak sayfasında Ebced rakamlarını Selçuk Koroğlu’na yazdırmıştım. Oraya baktım. H=8 D=4 ve Y=10 olarak veriliyordu. 2 D ile topladığımı zaman 26 ediyordu. Bir askerlik arkadaşım Atom Fiziği kitabı vermişti. Heyecanla o kitapta demirin kaçıncı element olduğunu aradım ve baktım ki demir 26 numara imiş. Sonra gördüm ki H sekizinci sütunu, D de dördüncü satırını gösteriyordu. Bu da EBCED hesabının hak olduğuna ve Kur’an’ın ilahi kitap olduğuna en açık delil teşkil etmiştir. / Sonra İSAV’da (İslami İlimler Araştırma Vakfı’ında) bu konuda konferans vermiştim. O konferanstaki metinleri kitap olarak bastırdılar. Sızıntı da kaynak vermeden iktibas etti. O konuşmada İlahiyatçılar vardı. Prof. Ekmeleddinİhsanoğlu da vardı; soru sordu: ‘“Hadid” kelimesi Kur’an’dan önce Arapların dilinde vardır, nasıl olur?’ diye sordu. Ben kendisine şöyle cevap verdim: “Kur’an Arapların Arapçası ile inmemiştir. Arapça Kur’an Arapçası olarak kendisinden önce oluşturulmuştur. Bu da Allah’ın varlığına ve her şeye hâkim olduğuna en büyük delildir.” Bana bir şeyler söyledi ama sonra arkadaşlarına ‘bu adam ne diyor’ diyerek tatmin olmadığını bildirdi… (s.5’den)