Bismillahirrahmanirrahim;
TARİHİN sayfalarını çevirin. Kudüs ve Filistin’in; hak dinlerin, İslam’ın himayesinde olduğu dönemlerde saadet yurdu, huzur ve barış diyarı olduğunu görürsünüz. Davut (as), Süleyman (as) dönemleri; İslam Tarihi’ndeki konumu hep böyle! Çünkü İslam; “silm” kökünden “iyilik, esenlik, huzur, kardeşlik” anlamında. Hıristiyan ve Yahudi egemenliğindeyken hep savaş, çatışma, kavga, acı, kan, gözyaşıyla anıldı.
İslam’ın başlangıcında bölge Hıristiyanların elindeydi. Problemliydi. Hz. Ömer (ra), Amr bin As (ra) komutasındaki orduyla Kudüs’ü fethetti. Bölge halkı, şehri halifeye teslim edeceklerini bildirdi. Hz. Ömer (ra) sade bir kıyafetle Kudüs’e geldi. Arkadaşları yeni elbise, yeni atla Kudüs’ün ileri gelenlerinin karşısına çıkmasını istediler. Fakat o, “Allah bizi İslam’la şereflendirdi. Bu şeref bize yeter. Şahsımız için sadeliği tercih ederiz” dedi.
Hz. Ömer (ra), bölge halkının gönlünü aldı. Onların can, mal, inanç dokunulmazlıklarını sağladı. Kudüs’te adil bir yapı oluşturdu.
15 Temmuz 1099’da Kral Richard öncülüğündeki birleşik haçlı orduları Kudüs’ü işgal etti. Yağma, talan ve katliamlar yaptılar. 70 binden fazla insan öldürdüler. Kudüs sokaklarında akan kan atların üzengilerine kadar yükseldi.
Yaşananlar Müslümanları üzdü. Selahaddin Eyyubi hükümdar olduğunda gülmeyi unuttu, gözlerine uyku girmez oldu. Namaz kıldığı caminin hocası onu teselli için vaazında güler yüzlülüğü anlattı. Nasihatin kendisine olduğunu anladı. Çıkarken “Hocam, Efendimizin (sav) Miraca yükseldiği makam işgaldeyken nasıl gülebilirim” dedi.
KUDÜS FATİHİ SELAHADDİN
İLERİ seviyede Kudüs duyarlılığına sahip Selahaddin Eyyubi’ye, işgalinden 88 yıl sonra Kudüs’ü fethetmek nasip oldu. Hem de tam bir Miraç gecesinde.
Selahaddin’in Kudüs’e girişi Efendimizin (sav) Mekke’ye girişine benziyordu. Kan dökmedi. Halka iyi davrandı. “Ben, sizin yaptığınızı yapamam. İnancım buna izin vermez” dedi. Herkesin yaşama ve inanma hürriyetini güvence altına aldı. Kudüs ve Filistin’de adil bir düzen oluşturdu. Bölge huzur ve güvenliğiyle anıldı.
Sultan Abdülhamit, “Kanla alınan toprak parayla satılmaz” diyerek bölgeden Yahudilere bir karış toprak vermedi. 20. Yüzyılın başından itibaren İngilizler bölgede nice oyunlar sergiledi. Türlü entrikalarla bölgeden toprak satın alarak Yahudi nüfus yerleştirdiler. İki farklı toplum arasında kavga ve çatışmalar bitmek bilmedi. İngiltere olayı BM’ye götürdü. ABD’nin de desteğini alarak 1947’de BM’den iki ayrı toplum oluşturulması kararı çıkardı. 1948’de Yahudiler İsrail’i kurdu.
70 yıldır bölge saldırı, çatışma ve savaşların merkezi halinde. ABD ve Batılı ülkelerden cesaret alan İsrail iyice azdı. Topraklarını genişletmeye çalıştı. Bölgede terör estirdi. Filistin halkına yapmadığını bırakmadı. Hiçbir kural tanımadı. Dünyanın gözü önünde cana, mala, mukaddeslere saldırdı. Camilere bomba yağdırdı.
Bazen BM’den sözde yaptırım ve çatışmaları durdurma kararı çıksa da, İsrail bunların hiçbirine uymadı. Kararları yok sayarak katliamlarını devam ettirdi.
BIÇAK KEMİĞE DAYANDI
İSRAİL, efendilerinden cesaret alarak işgalciliğini daha ileri götürdü. Müslümanların ibadetlerini müdahaleye girişti. 14. 7. 2017’de Mescidi Aksa’da cuma namazı kılınmasına izin vermedi. Ara sokaklarda namaz kılmak isteyenlere saldırdı. Şehit ve yaralanmalar oldu. Yapılanlar Müslümanların sabrını taşırdı. Bıçak kemiğe dayanmıştı çünkü!
Erbakan Hoca ve Milli Görüş hareketinin Kudüs duyarlılığını herkes bilir. Çünkü, hak ve adaletin tesisi insana sorumluluk yüklerdi. Erbakan Hoca liderliğindeki Milli Selamet Partisi 6. 9. 1980’de Konya’da “Büyük Kudüs Mitingi” düzenledi. Bedel ödemek pahasına İsrail’in zulmünü dünyaya duyurdu.
Kudüs ve Filistin davası Milli Görüşçülerin gündeminden hiç düşmedi. Zulüm sürdükçe tepki gösterdiler. 21. 7. 2017’de Anadolu Gençlik Derneği öncülüğünde 81 il ve pek çok ülkede İsrail zulmü lanetlendi. AGD Genel Başkanı Salih Turhan, Beyazıt Meydanı’ndaki konuşmasında, “Burası ‘cihat meydanı’ olarak tarihe geçti. Ümmetin anaları çocuklarına, ‘Şehit olmadan gelme!’ diyerek gönderiyor. Ne yapsalar ümmeti bitiremeyecekler” dedi.
Yapılanlar Müslümanlara saldırıydı. Sivil kuruluşların da desteklediği basın açıklamaları miting havasına dönüştü. Halk, İsrail’e karşı bilendi. Telefonla programa katılan Hamas İslami Direniş Lideri İsmail Heniye, “Türkiye’yle Filistin kan kardeşidir” diyordu. İHH Başkanı Bülent Yıldırım da, “Ey İsrail, Allah’ın izniyle seni biz yıkacağız” diye seslendi.
Yarın saat 17.00’de İstanbul Yenikapı’da Saadet Partisi öncülüğünde “Büyük Kudüs Mitingi” var. Şimdi, Kudüs’ün, Filistin’in, Mescidi Aksa’nın sahipsiz olmadığını gösterme zamanı!