Son yıllarda kentlerde ve hatta köylerde imamlarımız kravat dâhil grand-tuvalet mihraba geçip imamlıklarını böyle icra ediyorlar. Sohbetlerimizde soruyorum:
Hocam imamette sabah ve yatsı namazları dâhil kravatlısınız, bu mecbur mu diyorum. Beni tanımayanlar sorumu şöyle cevaplandırıyorlar:
Hacı abi, Müftü bey mecbur ediyor. Kimseyi mihrapta, minberde kravatsız görmeyeceğim. Müftülüğe hiçbir görevlimiz kravatsız giremez. Bir görürsem, gördüğümün çırasını yakarım, diyor. Onun için bizler de bu emre titizlikle uyuyoruz diyorlar.
Sizleri bilmem, ben şaşırdım. Düşünüyorum, yönetmelikte imamın mihraba geçmesi, minbere çıkmasının kravatla olacağına dair bir madde var mı Bir de müftülerimiz imamlarımızın mesleki durumlarıyla ilgili hususları dikkate alması gerekirken kravatı ön plana çıkarmaları vazifeleriyle bağdaşıyor mu Doğrusu insan merak ediyor.
Bir yerde şalvar giymiş, üstüne pardösü gibi cübbe ve boynunda kravat takılı bir imamın arkasında namaz kıldım.
Bu ne hâl diye sordum. Bana:
Vallahi bunu (kravatı göstererek) camiye girerken takıyorum, çıkarken de çıkarıyorum. Bir defasında dalgınlıkla takmamışım. Müftü bey soruşturma açtı. Paçayı zor kurtardım demesin mi
Şaşırdım. Bizim dinimizle, kültürümüzle alakası olmayan bir şeyi diretmek hangi aklın kârı Kime hizmet
İmamlarımızın toplumda bir farklılığı olmamalı mı
Kravat bize nereden, nasıl ve niçin gelmiş Namazda bunu kim mecbur etmiş Namazın vücubatından mı olmuş Diyanet İşleri Başkanlığı’nın müftülere bir talimatı var mıdır Doğrusu öğrenmek istiyoruz. Gerçi bugüne kadar başkanlık hiçbir belgelendirme isteğimize cevap vermedi. Hiçbir zaman haddimizi de aşmış değiliz ama kââle alınmadık. Kââle alınmak için ağız bozmak gerekiyor olmalı. O da bize mahsus değil. Müslümanız, bizden sâdır olmayacakları kimse bizden beklemesin.
Müftülerden şunu bekliyoruz: İmamlık için kravat nedir Erkeğin şiarı olan sakalı nereye koyacağız Allah (c.c.) kadını örgülü saçlar (zülüf) ile ve erkeği de sakalı ile süsleyerek birbirinden ayırmıştır.
Hindistanlı alim M. Zekeriyya Kandehlevi (1892-1982) yaşadığı dönemin halkını anlatırken diyor ki: “Avam halk kendileri sakallarını kesmiş olsalar bile sakalsız kimselerin arkasında namaz kılmazlardı. Sonra kâfir, Yahudi ve Hristiyanları giyimde, yiyimde; şekil ve davranışlarda taklit etmeye başladılar. Onların hayat tarzını bir moda olarak kendilerine benimsediler. Onlara uydular. Ne yazık ki veba yaygınlaşmış; Kur’an hafızlarını, hadisle meşgul olanları, insanları İslam’ı yaşamaya çağıran vaizleri bugün yaşayışlarında Frenkleri (gayr-i müslimler) benimsemiş olarak görmekteyiz.”
Ya bizde ne oldu, ne oluyor ve ne olacak Hiç merak ettiniz mi