Dünyada koronavirüs adında korkunç bir hayalet dolaşıyor. Bu korkunç hayaletin girmediği ülke kalmadı. İlk önce Çin’de ortaya çıkan koronavirüs hastalığı, önce Çin’in etrafını ardından da bir salgın halini alarak Avrupa ülkeleri başta olmak üzere tüm dünyayı sardı. Hastalığın şu ana kadar bir ilacı bulunamadı. Çeşitli ülkelerde bilim adamları tarafından aşı bulma çalışması sürdürülüyor. Henüz aşı bulunamadı. Tüm dünya devletleri çaresiz bir şekilde çeşitli önlemler alıyor. Gidişata bakılırsa önlemlerin de bir faydası olduğu söylenemez. Çünkü her geçen gün ölü sayısı artıyor. Dünya genelinde ölenlerin sayısı dört bini geçti. Bu rakam az değil.

Türkiye’de koronavirüs var-yok tartışması sürerken Sağlık Bakanı’nın açıklamasıyla birlikte koronavirüsün resmen ülkemize giriş yaptığı öğrenildi. Resmi açıklamaya göre, Türkiye’de iki hastaya koronavirüs teşhisi konuldu. Açıklamada şehir belirtilmedi. Şehir belirtilmese de hastaların büyük şehirlerin birinde olduğunu tahmin etmek zor değil. Ki hasta sayısı da muhtemelen ikiden fazla. Ülke yöneticilerinin hasta sayısını açıklamadığına dair söylentiler ayyuka çıkmış durumda. Hasta sayısı tam olarak kaç tane bilemiyoruz. Ülkemizde her konu politikleştirildiği gibi koronavirüs konusu da politikleştiriliyor. Oysa sağlık konusu politikleştirilemeyecek kadar ciddi ve hayati bir meseledir. Koronavirüsün ülkemize gelmesi sevinçle karşılanamaz. Karşılayanlar insanlık düşmanıdır. Koronavirüsün ülkemize gelmesine sevinilemeyeceği gibi ülkemize gelmiş olan korornavirüs de gizlenilemez, gizlenilmemelidir. Bir hastalık gizlenilerek giderilemez. Sağlık sorunu teşhis ve tedaviyle iyileştirilir.

Ülkemizde koronavirüs konusunda alınan geniş tedbirler (okulların tatil edilmesi, maçların seyircisiz oynanması kararı, etkinliklerin iptali vb.) gösteriyor ki hasta sayısı ikiden fazla. Tedbirlerin faydası olur mu, elbette olacaktır. Ama ne kadar faydası olacak o belli değil. Ülkemizde koronavirüs olduğu açıklanır açıklanmaz marketlerde temizlik malzemeleri, kolonya ve makarna başta olmak üzere gıda maddeleri bitti. Halkımız adeta marketlere saldırdı. Bugüne kadar sanki hiç temizlik yapmamışlar da koronavirüs der demez temizlik yapmak akıllarına gelmiş gibi temizlik malzemeleri bitirildi. Kolonya koronavirüs aşısıymış gibi kolonya alındı. Makarna yendiğinde koronavirüs geçecekmiş gibi makarna alındı. Halkımıza göre temizlik yap, kolonya dökün, üstüne makarna ye hiçbir şeyciğin kalmaz! Kolonya dökünür dökünmez makarna yer yemez koronavirüs anında geçer! Zaten koronavirüs kolonya ve makarnadan korktuğu için ülkemize geç gelmiş! Halkımızın koronavirüsle meydan muharebesi marketlere saldırarak başlamış bulunuyor! Bu saldırgan mücadeleye koronavirüsün dayanacağını sanmıyoruz! Doktorların açıkladığı tıbbi tedbirler mi, halkımıza tıp mıp sökmüyor! Tıbbi tedbirleri kim dinler!

Türkiye halkı ne ara bu kadar açgözlü oldu. Asıl korkutucu olan bu açgözlülüktür. Devleti yönetenler bunun üzerine düşünmelidir. İnsanı açlık öldürmez aç kalırım korkusu öldürür. Bu çok tehlikeli bir durum. Kendinden başka hiçbir Allah kulunu düşünmeyen insan aç kalırım korkusunun esiri olmuştur. Her şeyi maddi olarak gören insanlarda maneviyat tamamen ortadan kalktığı için dünyayı midesiyle algılama başlıyor. Dolayısıyla sadece yemek-içmek üzerine kurulmuş hayatları. İnsanlık için bir idealleri, insani bir dünya tasavvurları yok. Koronavirüsten öleceklerini sanıyorlar ve öldüklerinde de yok olacaklarını düşünüyorlar. Öte dünya düşünceleri olmadığı için bu dünyada ne yer içersem o mantığıyla hareket ediyorlar. Bu korkunç bir durum. Halkımız adına üzücü bir durum. Çünkü biz Müslümanlar her şeyin Allah’tan geldiğine ve Allah’a döneceğimize inanırız. İnancımızla hareket etmeliyiz. Ölüm yok oluş değil ölüm asıl yurda dönüştür.

Koronavirüs, Türkiye aynasından pek iç açıcı görünmüyor!