İmam Hanbel-Ahmed B. Hanbel (IV)
Aile Boyu İlim
Ahmed b. Hanbel in ailesi de boş durmamış, onlar da
onunla yarışırcasına ilim tahsil etmişlerdir. İmam Hanbel in eşi Abbâse bint
Fadl, hanım muhaddislerdendir. İsmi Mehmed Zihnî Efendi nin Meşâhirü n-Nisâ
adlı kitabında da geçen bu hanım muhaddis, Abdülazîz b. Ca fer el-Hanbelî den
ders alıp, hadis öğrenmiştir. Sonra da meşhur hanım muhaddisler arasına
girmiştir. Oldukça bilgili, salih bir hanım idi. Ahmed b. Hanbel den önce
yaklaşık h. II. asrın ilk yarısında vefat etmiştir. İmam Hanbel, sevgili eşini
şu sözlerle överek: Sâlih in annesi Abbâse ile otuz sene bir arada bulunduk.
Hiçbir sözde aramızda muhalefet olmadı. Hiç aramız bozulmadı ve birbirimizi hiç
kırmadık. diye hoşnutluğunu belirtmiştir. Abbâse, İmam Hanbel in oğullarından
Sâlih in annesidir. Bu hanımın Sâlih den başka çocuğu olmamıştır.
Hüsn
Hüsn Ahmed b. Hanbel in odalığı yani cariyesidir. İmam
Hanbel in oğlu Abdullah ın da annesi olan hanımı vefat edince, İmam Hanbel
Hüsn ü satın alıp, onunla evlendi. İbn ul-Cevzî nin Menakıbu l-İmam Ahmed b.
Hanbel adlı eserinde Peygamber (s.a.v.) in sünnetini yerine getirmek için
eşinin müsaadesiyle, bir odalık yani cariye satın aldığı ve adını da Reyhâne
koyduğu söylenir. Belki de bu bahsedilen kişi bu hanımdır, kim bilir Hüsn Hanım,
Ahmed b. Hanbel den yani eşinden hadisleri öğrenmiş, bu konuda ilim almış ve
hadis rivayet etmiş yani etrafına da bildiği hadisleri öğretmiştir. Ayrıca İmam
Hanbel den fıkıhla ilgili konularda fetvalar nakletmiştir. Hem hadis hem de
fıkıh hususunda bilgili bir hanım olup bunları da etrafına öğretmiştir. Hüsn
Hanım dan İmam Hanbel in üçü erkek, biri kız olmak üzere dört çocuğu olmuştur.
Ayrıca İmam Hanbel in diğer iki hanımından da Abdullah ve Salih isminde iki
oğlu daha bulunmaktadır.
Öğrencileri Arasında Hanımlar Da Var
İmam Hanbel in öğrencisi çoktu. Ahmed b. Hanbel in
tanınan bazı öğrencileri şunlardı: Ünlü muhaddislerden Buhârî, Müslim, Ebû
Dâvûd, Tirmizî, Nesâî, Yahyâ b. Mâin, Ali b. Medînî, Ebû Zür a er-Râzî, Ebû
Hâtim er-Râzî. Onun öğrencileri arasında hanımlar da var. Mesela, Meymûne bint
Akra. Bu bayan öğrenci, hocası Hanbel gibi zühd ve takva ehli. Yani hocası ayna
olmuş öğrencisine. Öğrenciye bak hocayı gör. Meymûne bir gün eğirdiği ipliği
satmak için satıcıya götürmüş. Satıcıya: Bu ipliği sattığın zaman müşteriye;
İpliği eğiren hanım oruçlu iken bazen ipliği gevşek eğirmiş olabilir de.
diye de tembihlemiş. İpliğin hatalı olabileceğini bildirmesini ayıbını alıcıya
söylemesini tembihlemiş ama yine de gönlü kanaat etmemiş. Satıcı bu ipi satmak için
ayıbını söylemeyebilir düşüncesiyle geri gidip ipi satıcıdan geri almış,
satılmasına müsaade etmemiş. Aynen hocası İmam Hanbel gibi.
Bir başka hanım talebesi de Hatice Ümmü Muhammed. Bu
hanım da İmam Hanbel in öğrencisi ve daha sonra da onun oğlu Abdullah ın da
öğretmeni olmuştur. Bu kişi de hanım muhaddislerimizdendir. İmam Ahmed b.
Hanbel in ders meclislerine h.226 (m.841) yılında katılmıştır.
Nasıl Geçtiği Farkedilmeyen Vakit
İmam Hanbel, Yatsı namazını mescidde kıldıktan sonra,
ilmine ve hadis bilgisine hayran olduğu hocası Vekî b. Cerrâh ile zaman zaman
onun evine kadar yürüyerek yolda bazı hadisleri müzakere ederlerdi. Bu ilim
alış-verişi o kadar tatlı ve o kadar mest edici olmalı ki bir gece bu müzakere
evin kapısının önünde devam ediyor. Ne uyku akla geliyor, ne de vakit. Yatsı
namazından sonra sabah namazı vaktine kadar süren bir müzakere. Kendilerini
kaptırıp, zamanı unutturan bir müzakere. İlim uğruna, öğrenmek uğruna akla ve
göze gelmeyen uyku. Onlar konuşurken hadisleri, sessizce geçip giden vakit...
Bu müzakerede hocası Vekî b. Cerrâh ın bile duymadığı hadisleri rivayet eden
talebe İmam Hanbel. Talebesi olmasına rağmen ondan ilim almak hususunda gurur
yapmayan bir hoca. Tadına doyumsuz bir müzakere, sohbet ve onlara duyurulmadan
geçip giden vakit... İmam Hanbel den diğer hocalarından İmam Şafiî, Abdürrezzâk
ve Abdurrahman b. Mehdî de hadis dinlemiş, bu konuda ondan faydalanmışlardır.
Yazdığı Her Hadisle Amel Etti
Ahmed b. Hanbel, sünnetin dışına çıkmadan yaşamaya dikkat
ederdi. Fıkhında Hz. Peygamber (s.a.v.) den rivayet olunan hiçbir hadise aykırı
bir şey bulunmazdı. Aykırı bir şey olduğunda da hadisi ret etmemeye özen
gösterirdi ve: Hz. Peygamberin Hadisini reddeden kimse, helak uçurumunun
kenarındadır. Yazdığı, ezberlediği her hadisle de amel ederdi. Yazdığı
hadislerin içinde amel etmediği hiçbir hadis yoktu. Bu konuda bir gün kendisine
sorduklarında: Hz. Peygamber (s.a.v.) den hiçbir hadis yazmadım ki onunla
rivayet etmiş olmayayım.
Mekke Vadilerinden Birinde Sessizce Yaşamak Arzusu
Ahmed b. Hanbel, şan ve şöhreti hiç sevmezdi. Adı
duyulmayan, namı anılmayan insanlara hep gıpta ile baktı. Onlara özendi. Bir
köşede sessiz sedasız, gürültüye karışmadan yaşamayı arzulardı. Bu konudaki
arzusunu bir gün şöyle meydana vurdu: Mekke ye gidersem, oradaki vadilerden
birinde sessizce yaşamak istiyorum. Tanınmak istemiyorum. Adını Allah ın
unutturduğu kimselere ne mutlu! Tanınmadan sessizce yaşamak arzusu.
Gösterişten, öğünmekten, fahr ve gururdan uzaktı bu yüzden. Başına gelen onca
sıkıntının, eziyetin adını bile anmaktan imtina eder, bildiklerini,
yaptıklarını gizlemeye çalışırdı. Hokka ve kalemini gizlediği gibi. Arkadaşı
Yahya b. Maîn ona olan hayranlığını şöyle dile getirir: Ahmed b. Hanbel in bir
eşine rastlamadım. Onunla elli yıl birlikte olduk, arkadaşlık ettik. Bu elli
yıl içerisinde bir gün bile övündüğünü görmedik, hâlbuki hayır ve salahta
benzeri yok. Evet, hayır ve ibadette onun üstüne bir insanın olmadığı bu
imamımız, hep alçak gönüllü, mütevazı olmuştur. İmanlı kalbi ona bu konuda yol
göstermiş, kendi kusurlarını görmesini sağlayıp, övünmesine müsaade etmemiştir.
İmanı ve takvasıyla bir büyük imam!
Halk Islah Olursa Yöneticiler De Islah Olur
Ahmed b. Hanbel, zulmü kabul etmeyi de, isyan etmeyi de
aynı tutmakta ve bunları itaatsizlik saymaktadır. Neye itaatsizlik Dine,
Peygamber (s.a.v.) e ve sünnetine. Halku l-Kur an meselesi mekteplerde resmen
okutulma yoluna gidilince, isyan etmeyi düşünen halk Ahmed b. Hanbel e
başvurdu. Halka isyanın doğru olmadığını ve sabretmek gerektiğini söylemiş.
Hanbel, halkı isyana teşvik etmemiş ve doğru da bulmamıştır. Eziyete katlanmış
ama isyan ettirmemiş isyan etmemiştir. Çünkü isyana davet, silahla olur.
İnatçılık ruhunu kalplere üflemekle olur. İsyan devlete karşı silahlanmak,
başkaldırmakla olur. Bu durumda da İslâm Birliği bozulur. Bir risalesinde şöyle
der: İmamlara yani halifelere, yani emirül mü minine, halifelik mevkiine gelen
ve halk tarafından memnunlukla kabul edilen veya kılıçla halkın üzerinde
hâkimiyet kurduktan sonra emirü l-mü minin unvanı alan devlet reisine ister
facir olsun, isterse muttaki olsun itaat gerekir. Emirlerle ister facir, ister
muttaki olsun gaza işi kıyamete kadar sürecektir. Ganimeti taksim ve cezaları
infaz etmek de yöneticilere yani imamlara aittir. Hiçbir kimsenin onları yermek
veya onlarla münazaada bulunmak hakkı yoktur. Bir kimse Müslümanların
imamlarından (yöneticilerinden) birine karşı ayaklansa, bu imam etrafında
toplanmış olan halk herhangi bir şekilde ister rıza ile isterse zorla, tahakküm
karşısında onun hilafetini tanısa, ayaklanan kimse Müslümanların Birliğini
bozmuş ve Peygamber (s.a.v.) in hadislerine aykırı davranmış sayılır. Eğer
ayaklanan kimse, aynı hal üzere ölürse, Cahiliye ölümü ile ölmüş olur. Nizamı
bozmak isteyenler zalim yöneticinin işlediği suçtan daha fazla suç işlemiş
oluyor bu görüşe göre! Peki, ne yapılacak Halk kendini düzeltecek. Çünkü
baştakiler halkın âyinesidir. Halk iyi olursa yöneticileri de iyi olur. Halk,
dinin buyruklarına sarılır, sünnete uyar, doğru yoldan giderse, yöneticiler de
dinin buyruklarına sarılır, adil ve merhametli ve salih kimselerden olur. Bu
yüzden İmam Hanbel, sünneti ihya ederek, halkı ıslah etme yolunu tuttu.
Eziyetlere de dayanması İslâm Birliğini bozmamak içindi.