Danimarka da İslamafobia ve ırkçı söylemleriyle ön plana

çıkan Jyllands Posten in 30 Eylül 2005 te Hz. Muhammed (S.A.V.) i konu alan,

die Mohammedkrise olarak nitelenen on iki karikatürün tüm uyarılara rağmen

`ifade özgürlüğü kapsamında görülmesi ve ardından sol kanadı temsil eden

Fransız Charlie Hebdo nun da benzer uygulama ile satire karikatürler

yayınlaması dikkat çekicidir.

Başta Fransa eski Cumhurbaşkanı Sarkozy olmak üzere,

Fransız üst düzey yetkililerin, taktik becerileriyle kadim Fransız geleneğine

vurgu yaparak konuyla ilgili mahkemeye sundukları mektuplarda, bu karikatürleri

`lanx sature (herkesi kapsayabilen sosyal kritizm) anlayışı ile farrago

(potpori) gibi yaklaşımlarla basite indirgemeye çalışmaları konunun daha fazla

alevlenmesine ve editör Stéphane Charbonnier in bu konuda daha büyük bir

cesaretle hareket etmesine ve yeni yeni hamleler yapmasına neden olmuştur.

Almanya da Pekida eylemleriyle başlayan İslamafobia

karşıtı gösteriler dalga dalga Avrupa da yayılırken, Charlie Hebdo ya yapılan

ve on iki kişinin ölümüyle sonuçlanan saldırı, zamanlama açısından ilginçlik

arz etmekte olup, gerisinde birçok bilinmeyenli denklem niteliğinde müphem

şüpheler bırakmıştır.

Elbette ki menfur saldırıyı hiçbir şekilde savunmak

mümkün değildir, ama bu saldırıların arkasına sığınarak `İslamafobia kısır

döngü anlayışı ile tüm Müslümanları hedef göstermek için basın ve ifade

özgürlüğüne atıfta bulunarak bunu masum göstermekle fikri saldırganlığı izale

etmekten başka perspektiflerinin olmadığı gayet aşikâr şekilde ortaya

çıkmıştır.

Avrupa, içinde bulunduğu sosyal ve ekonomik çıkmazdan

kurtulmanın bir yolu olarak toplumu `İslamofobia algısıyla yönlendirmek

şeklinde olduğu açık ve net olarak görülmektedir. Bu da bizlere Batı

politikasının dogmalardan hâlâ arınamadığının ipuçlarını vermekte ve teokratik

bir uygulamaya yönelik adımlar olarak değerlendirilmektedir. Avrupa

Müslümanları, Batı da gelişme ve büyüme trendinde olan fanatizm, despotizm ve

Hıristiyan fundementalizmi karşısında olası bir tehlike olarak algılanmaya

çalışılmaktadır.

Charlie Hedbo nun son sayısında, 2023 te Müslüman bir

Fransa Cumhurbaşkanı na hazırlıklı olun mesajı ifade özgürlüğünden çok,

Müslüman Fransız vatandaşlarını `yalnızlaştırma, ötekileştirme ve

yabancılaştırma ya ilişkin olan bu perspektif, salt politik kaygıları taşımakta

olup, dimağları bulandırmaya yönelik bir uygulamadır.

Batı, bir yandan özgürlük kavramlarını ön plana

çıkarırken, diğer yandan, Müslümanları ise kendilerine ait olmayan bir tarihin

ürünü olarak görmeye çalışmaktadırlar. Müslümanlara yönelik, tehdit ve

ötekileştirme uygulamalarına sorgusuz ve sualsiz sessiz kalan siyasi

liderlerin, Müslümanların kutsal değerlerine yönelik yayınları ise `satire

anlayışı ile hoşgörü sınırları içerisinde değerlendirmeleri doğrusu anlaşılır

cinsten değildir.

Batı anlayışı, içini kemiren en derinliğindeki

bilinçaltındaki sömürgecilik ruhunun ve anlayışının yeniden tezahürü ile eski

Roma edebiyatının karışım şekli sayılan `lanx sature anlayışı ile mütecaviz,

kışkırtıcı yayınlara agrément (agreman) bakış açısı ile bakmak ifade özgürlüğü

olmasa gerek.     

Özellikle Afro kökenli Müslümanları, eski sömürgecilik

referans noktası sayılan `sonsuz ve sorunsuz bir itaat çizgisinde tutma isteği

ve anlayışı, huzursuzluğu ve hoşnutsuzluğu tetiklemektedir. Bu durum, statükoyu

koruma adına hareket ettiğini zanneden karşı grupların, söylem ve eylemleriyle

İslami değerleri de rencide ettiği malumun ilamıdır.

Batı nın, yayın yoluyla saldırganlığı, ifade özgürlüğü

içerisinde tanımlaması, yanlış ve kötüyü, `iyi, güzel ve doğru gibi

kavramların üstünde görme istidadı mevcut sorunları tetiklemeye yönelik

olmuştur.

Batı nın, Hz. Muhammed (S.A.V.) i hedef gösteren

saldırganlığı masumane bir yaklaşımla, ifade özgürlüğü ile maskelemeye

kalkması, içinde bulunduğu açmazın bir göstergesi olsa gerek. Bu yaklaşım,

Avusturya asıllı Ludwig Josef Johann Wittgenstein; Var olan ve inandığım

gerçekleri tüketirsem, o zaman temelini kazıdığım kaya parçasına küreğimi ve

kazmamı çarpıp eğmişim demektir ifadesiyle birebir örtüşmektedir.