BAZI insanlar vardır yaşarken kıymeti bilinmez de ölünce değeri anlaşılır. Hani bir büyüğünün yokluğuna alışır da ceketini gördüğünde içi bir hoş olur ya insanın işte öyle bir durum aslında bu. Kendisi bir fani idi ve Hak vaki oldu ama her Milli Görüş dendiğinde geride bıraktığı eseri hatıra gelmekte Erbakan hocanın ve gözler nemlenmekte. Özlediğini anlarsın ya işte aynen bunun gibidir Erbakan hocanın yokluğu da... Dediklerine bir bir gelinip, söylediklerinin, ilkelerinin, fikirlerinin değeri gün geçtikçe anlaşılınca burnunun direği sızlamakta ve “Seni özledik büyük adam, mücahid Erbakan” diye bağırası gelmekte ve bir şeyler düğümlenmekte boğazına insanın...

Ülkenin son asırda yetiştirdiği ender insanlardan biriydi kendisi. Vatanını seven ve milletinin hak ettiği değere kavuşması için adanmış bir ömür. Gücünü milletten alan ve Yeni Bir Türkiye’nin var olabileceğine milletini de ikna etmekle geçen mücadele dolu bir yaşam. Herkesin sinip sus pus olduğu bir zamanda daha gür bir seda çıkarmak için yola çıkan ve karşılaştığı tüm engellere rağmen yoluna yılmadan devam eden bir şahsiyet.

Nezaketinden ve davasına bağlılığından rakiplerinin bile imrendiği, hasmının da hakkını teslim ettiği bir abidevi insan. Bir ömrü Adil Ekonomik Düzen, Milli Görüş diyerek tüketen ama bu milletin büyüğünden küçüğüne kadar her kesimine Siyonizm’i ve oynadığı oyunları anlatan bir öğretmendi kendisi. Millete hizmet için tırnaklarıyla kazıya kazıya iktidara gelerek gardiyan devletle büyümüş insanlara garson devletin nasıl olduğunu gösteren bir başbakandı. Bir ekmek için kış günü yalınayak arabanın arkasından koşan çocuğun halini yüreğinde hissedecek kadar şefkatli, açlık sınırının altında yaşayan emekli, dul, yetime insanca yaşamak adına oldukça iyi bir zam verecek kadar da cömert birisiydi.

Kurduğu havuz sayesinde devletin parasını hortumcunun cebinden kurtarıp vatandaşına akıtacak kadar milletini seven, denk bütçe yapacak kadar ekonomiyi bilen biriydi. Bu ülke insanı bir cıvata bile yapamaz denilen zamanda motor üretmek için kolları sıvayacak kadar idealistti. “Ağır Sanayii Hamlesi” başlatarak ülkenin ihtiyaç duyduğu temel fabrikaları kuracak kadar ileri görüşlüydü. İlk yerli otomobilimiz olan “Devrim”i yapacak kadar usta bir mühendisti. “Milli Yazılım” ve “Yerli Tank Üretimi” projeleriyle bağımsız bir ordu isteyecek kadar devletini seviyordu. Müslümanların paramparça olduğu bir zamanda İslam Birliği diyecek kadar cesur ve bu birliği tesis etmek için D-8’i kuracak kadar da gözü pekti. “Bir milletin asıl gücü; topu, tüfeği yahut tankı değil imanlı ve inançlı gençliğidir.” Diyerek gençliğe hak ettiği değeri veren bir liderdi. Kendisini engellemeye çalışan hiç kimseye kin gütmeyen bir insandı. Kindar değildi ama seven sevmeyen tüm insanların şehadet ettiği gibi dindar bir insandı. Ve “Ben ne yaptıysam Allah rızası için yaptım.” Diyecek kadar samimi bir kuldu.

Rabbim rahmetiyle muamele eylesin. Ruhu şad, mekânı cennet, derecesi âli olsun.

Minik bir tebessüm

MSP’siz Hükümet

“Milli Görüş tarihindeki en önemli olaylardan birisi de şudur. 1973 yılında, seçimler oldu. Bu seçimlerde hiçbir parti iktidara gelemiyor. Korutürk Cumhurbaşkanı. Sadi Irmak’a bir hükümet kurdurdu. Uydurma bir hükümetti. Hiçbir tabanı yok.

Cumhurbaşkanı, parti başkanlarını Çankaya’da topladı. Ben de oradayken yanımda açıkça “Ben MSP’nin hükümet olmaması için uğraşıyorum. Ama bir türlü muvaffak olamadım. Sizleri topladım. Bana bir kurtuluş çaresi gösterin” dedi.

Demirel, “Efendim millet bize muhalefet vazifesi verdi. Biz hükümete girmeyiz” dedi. Ecevit ise, “Efendim bugünkü şartlarda, MSP ile Halk Partisi’nin koalisyon kurmasından başka çözüm yok’ dedi. Diğerleri de aynı şeyi söyledi.

Korutürk, bu konuşmaları dinledi. “Peki görüyorum ki, MSP’siz hükümet olmayacak” ifadesini kullandı.

Korutürk’ün bütün parti başkanlarının sözlerini toplayıp ‘Bu iş bitmiştir’ dediği anda, kapı çalındı ve içeriye yaver geldi.

Elinde bir tabak. Tabakta bir mektup. Aldı mektubu okudu. Rengi sapsarı kesildi. Dedi ki, “Burada şu anda MSP’siz hükümet olmayacağını tespit ettik ya, bunu tespit ettiğimiz anda İnönü ruhunu teslim etmiştir.”

Erbakan’ın Dilinden:

•Kırk çürük yumurta bir tane sağlam yumurta etmez.

•Ben kesinlikle inanıyorum ki önümüzdeki yıllarda bütün dünyada en gür seda Hakk’ın ve Hakk’a inananların olacaktır.

•Dünyayı ezen sömürü canavarının beyni Siyonizm, kalbi Haçlı Avrupa, sağ kolu Amerika, sol kolu Rusya’dır.

•Namaz dinin direği, cihat ise zirvesidir.

•Yahu burada güneş dururken ampule ne hacet

•Biz seçimler için değil, gelecek nesiller için çalışıyoruz.

•Bir çiçekle bahar olmaz ama her bahar bir çiçekle başlar.

•İman varsa imkân da vardır, Milli Görüşçü asla vazgeçmez.

•Fırtınalara yön veren kelebeklerin kanat çırpışıdır.