Adam atmışına merdiven dayamış biri. Söylediğine göre iki
zücaciye dükkânı, dört evi, bir de yazlığı var. Bildik bir ifade ile hali vakti
epey yerinde. Fakat memuriyetinde emeklilik sürecini doldurduğu halde,
çalışmaya devam ediyor. Geçen hafta bir hanım kendisine şöyle bir soru sordu:
Bey amca hamdolsun halin vaktin yerinde emekli olup oğlunla birlikte dükkânında
çalışsan daha iyi olmaz mı İşgal ettiğin yere de işsiz kalıp evlenemeyen bir
genç gelse, belki sana dua bile eder Adam öfkeli bir vaziyette baktı, sonra
şunları söyledi: Yerimi kimseye bırakmam, gücümün yettiği kadar çalışırım,
gençlerin işsiz kalması beni ilgilendirmez, fazla para, göz çıkarmaz
Küresel kapitalizmin insanlığa bulaştırdığı müzmin
hastalıklardan biri de doyumsuzluktur. Bu hastalığa yakalanan kişiler, aç
kalma, açıkta kalma, çaresiz kalma, elden ayaktan düşme endişesi
yaşadıklarından, temel ihtiyaçlarını karşılasalar dahi kaygı ve endişeden
kurtulamıyorlar. Ne kadar çok şeye sahip olurlarsa olsunlar göz açlığından
kurtulamıyorlar.
Aklı ve bilgisi ile evrende üst bir konuma sahip olan
insan özünden uzaklaştığında, kendisini yücelten değerlerden yavaş yavaş
kopmaya başlıyor. İhtiraslarına yenik düşüyor ve ne kadar çok şeye sahip olursa
olsun gözü bir türlü doymuyor. Başını hangi yana çevirse gözü, Sosyo-ekonomik
olarak kendinden daha iyi olanlara takılıyor. Muhteris kişi bütün ilgisini
dünyaya yöneltiyor ve standartlarını sürekli yükselterek hayatı kendisi için
yaşanılmaz kılıyor Biraz daha kazansam, bir ev daha alsam bir de dükkânım olsa,
yazlığımı değiştirsem derken bir ömür bitiyor. Ve bütün yaşamını mal
biriktirmekle geçiren adam günün birinde bütün kazancını terk edip, hayata
sessizce veda ediyor.
Hayatımıza ışık tutan büyüklerimizin yaşamlarına
baktığımızda kutlu bir yürüyüşün izlerine rastlarız. Onlar bütün hayatlarını
insanlığa adadılar. Gece gündüz çalıştılar, değer ürettiler, gençlere yol ve
yön gösterdiler, ilmi çalışmaları ile kendilerinden sonra gelen nesillerin
kılavuzu oldular. Onların bıraktığı iz, iyilerin pusulası oldu. Muhterisler ise
ters yönde yürümeye devam ettiler. Tarihe ışık tutan şahsiyetler azla
yetindiler, az yediler az uyudular az konuştular. Allah ın kendilerine verdiği
ömrü beşeriyetin insanlaşması için harcadılar. İyiliği yaydılar, erdem ve
faziletler çizgisinde yürüdüler, kazandılar ama kazandıklarını hayır hasenat
yolunda harcadılar. Torbalarında para değil, ilim, erdem ve sevgi
biriktirdiler. Onlar sonlu olan dünyaya değil sonsuz olan ahrete tabi oldular.
Onlar kazandılar kaybedenler ise kendilerini muzaffer zannedip aldandılar.