Ahlâkî değerlerin tefessüh ettiği bir zamanda her şey, her ilişki, her durum çıkara dayanıyor. Günümüz kamuoyu yoklamaları da bundan payını alıyor. Nedenine gelince, yaklaşık onbeş gündür seçim çalışmalarını yapmak üzere İstanbul 1. Bölgede gitmediğimiz ilçe kalmadı. Bu, tablolar gerçeği yansıtmıyor. Kitleleri yönlendirmeye ve psikolojik baskı altında tutmaya dönüktür. Maalesef, kendilerini hakiki Müslüman görenler de buna kapılıyorlar. Ahlaklı olmak en önemli husus. Yalan üzerine yapılan her davranış bizi bağlamaz ve uzak durmalıyız. Sahihlik hayatın doğasındadır. Doğası olmayan her şey bizim alanımızın dışındadır.
Bu seçimler beklenmedik sonuçlara gebe. İnsanlar kendilerini gizleseler de, yüz ifadeleri kendilerini ele veriyor. Bir önceki seçimde insanlar çok önceden kararlarını vermişlerdi. Elini sıktığınız ve selam verdiğiniz her insan "inşallah" der geçerdi. Boş gözlerle gözlerinizin içine bakarlardı.
Şimdi ise insanlar da derin sarsıntılar meydana gelmiş bulunuyor. Güven duygusu kırılmış. Çünkü yanılan bir toplum, gelişmekte olan olaylar ne olursa olsun belleğinde soru işaretleri taşımakta.
Akepe milletvekilleri halkın arasına çıkıp gönül rahatlığıyla dolaşamıyorlar. Sık tepkilerle karşılaşıyorlar, demoralize oluyorlar. Esnafın tepkisi büyük. Pazar esnafının tepkisi çok büyük. Tayyip Erdoğan ı sevenler var. Bu biraz da fanatizm ruhlu. Özellikle Milli Görüş geleneğinden gelen ve onu sahiplenenler. Bu bir kategori. Bir diğeri de Cumhurbaşkanlık seçimi sürecinde gece yarısı sanal darbenin etkisi altında olanlar. Bunlar da istemeye istemeye, elleri kırılasıya oy vermede. Kalbi ve yüreği başka yerde. Cehepe sendromu oluşturularak bir blok oluşuyor. Bunlar bir öfkenin ve bir gerilim psikolojisinin kurbanıdırlar. Çıkarcılar, sermaye çevreleri, spekülatörler ve egemen güçler de aynı partiyi destekliyorlar. "İstikrar adına."
Bu seçim sürecinin ilginç bir özelliği, geçen seçimde Akepe ye oy verip şimdi "kesinlikle oy vermeyeceğini" söyleyenler var. Bu, önemli bir kesim. Milli Görüş e dönenler, diğer partilerden giden seçmenlerdir bunlar. Toprak satışı, Kıbrıs olayı ve benzeri konuları neden gösterenler var. Geçen seçimlerde Saadet Partisi nin sandık müşahitleri, il ve ilçe yöneticileri bile Akepe ye oy vermişlerdi, bu seçmen partisine zaten dönmüş durumda. Bu bile önemli bir vurgu.
Cehepe ise beklenenin çok altında oy alacak. Cehepe Desepe birleşmesi iki artı iki olmuyor. Deniz Baykal açmazı başlı başına bir sorun. Sosyal demokrat olduğunu söyleyip Cehepe ye oy vermeyeceğini söyleyen önemli bir yüzde bulunuyor. Desepe seçmeni aldatıldığını söylüyor. Kendilerine grup kurdurmayacak kadar bir liste verilmiş. 13 kişi aday gösterilmiş. Bundan da rahatsızlar. Kimi seçmenler Cehepe yi daha milliyetçi buluyor. Yani, kendilerine göre daha tehlikeli.
Cumhuriyet mitinglerine toplumun birçok kesiminden katılımlar olmuş. Bunların büyük bir bölümü cehepe ye gidecek anlamına gelmemeli. Birçok insan "buradan tâ İzmir e kadar gittim, ama ben Cehepe ye kesinlikle oy vermem" diyenler var. Bu bir dalgaydı. Ülkücüler de cumhuriyet mitinginde yer almışlardı.
Önemli sayıda kararsız seçmen bulunuyor. Bu önemli bir yüzde oluşturuyor. Sandığa gidecek ana kadar bir bekleyişte olacak.
Kesinlikle boş oy atacağını söyleyenler var.
Tatile gidip seçimde oy kullanmayacağını söyleyenleri de katmalı. Parası olan partiler görüntülü ve iletişim araçlarını kullanmayı yeğliyor. Havalar çok sıcak, ne milletvekili adaylarının kendisi ne de parti mensupları arazide dolaşıyor. Gerek Mehepe ve gerekse Genç parti manipüle ediliyor, şişiriliyor. Bu, birçok kesimin işine geliyor. Demokrat Parti nin ise arayanı soranı yok.
Bağımsız adaylarla ilgili de durum aynı. Çünkü bağımsız adayların Güneydoğu ve Doğu Anadolu dışındakilerin bir şansı bulunmuyor. Fanatik seçmenler de sonucu etkileyecek güce sahip değildirler. Havada tuhaf bir belirsizlik var.
Saadet Partisi mi, onu ayrıca tek başına değerlendireceğiz.