Bismillahirrahmanirrahim;

HANIMLAR nüfusun yarısını oluşturuyor. Bu kadar büyük topluluk atıl bırakılmamalı. İnsanın yapı, mizaç ve şartlarına uygun görevleri var. Hanımlar zarafet, nezaket, kibarlık, duygusallık örneği. Aile ve toplumda belirleyici özelliklere sahip! Bir plan çerçevesinde bu güzelliklerin hayata yansıtılmasına ihtiyaç var.

Erkek ve kadın birbirinin rakibi değil, destekçisi: “Mümin erkeklerle mümin kadınlar birbirlerinin yardımcısıdır.” (Ahzab, 35) Kadın üstünlüğünü esas alan Feministlerin yaptıkları insan fıtratına aykırı. Kadın konusu yaratılışa müdahale etmeden, tabii seyri içinde ele alınmalı.

Kadın ve evlilik üzerine yaptığı çalışmalarıyla tanınan Yazar Sema Maraşlı konuyu tabii ve yaratılışa uygunluk yaklaşımıyla inceler:

“Dizilerdeki kadınlar çok erkeksi, dediğim dedik, ukala ve kendini beğenmiş. Bu izlenimler kadını yanlış yönlendiriyor. Bu noktada kadında ‘erkekleşme’ başlıyor. Peygamberimiz, ‘Erkekleşen kadınlara, kadınlaşan erkeklere lanet’ eder. Allah’ın kurduğu sistemde her şey zıddıyla vardır. Erkek ve kadın doğuştan farklı yaratılmıştır. Kadınlar şefkatli ve teslimiyetçi; erkeklerse güç, iddia ve başarı üzerine. Erkeğin bakışı serttir, kadınınki duygusal. Kadınlar beynin sağ tarafını kullanırlar, erkekler sol tarafını. Kadın ve erkeğin hayata aynı şekilde bakmasını kimse beklemesin. Zaten normal olan erkeğin kadın gibi olmamasıdır.  Kadınlar; okuyan kız çocuklarına bile, elinde bir mesleğin olsun, kendine güven, kocana muhtaç olma, diye yönlendiriyorlar. Böyle yetişen çocukların evlilikleri yürümüyor. Evlilikler psikolojiden ziyade, inançla yürür. Allah, evin reisi erkektir, diyor. Kadından otorite olmaz.” (Milli Gazete, 9. 1. 2012)

MUTLULUK TABİİ OLANDA

İSTERSENİZ, tabii olanın insanı mutlu edeceğinin örneğini oluşturan şu haberi birlikte takip edelim: “İzmir’in Torbalı ilçesine bağlı Taşkesik Mahallesi’nde yaşayan Ramazan ve Ömriye çifti 60 yıllık evliliklerinde birbirine karşı hep saygılı bir evlilik yürütmüş, sevgilerini sürdürmüşler. Ömriye Hanım, ‘Eşimle göz göze, diz dize 60 yılı sanki 60 saniye gibi bitirdik. Hiçbir zaman başkasına bakmadık. Sevgimiz ilk günkü kadar sımsıcak, taptaze. İnsanlar bulundukları halde mutluluğu aramalı, kanaat etmeli’ diyor.” (Milli Gazete, 13. 8. 2016)

Günümüzde şer odaklar, tabii ve insan yapısına uygun olana müdahale ederek kadını teşhir aracı haline getiriyor; toplumun huzurunu dinamitliyorlar. Kutsal aile kurumunu yıkmaya çalışıyorlar.

Ülkesini seven herkese görevler düşüyor. Özellikle kadın derneklerine! Bu ülkenin sivil kuruluşları değerlerimizi, milli bünyemizi, kimliğimizi dikkate alarak çalışmalı. Kadın derneklerinin sayısı az değil. Bir kısmının sesini ancak 8 Martlarda duyabiliyoruz. İyi niyetle güzel çalışmalar yapanlar da var. Bazısı da Batı’nın hastalıklı hayat tarzını ülkemize taşıma görevindeler.

Türkiye’de faaliyet gösteren hiçbir kurum yabancı kültür taşıyıcılığı yapmamalı. Bu tür dernekler milli meselelerimize ilgisiz kalıyorlar. Mesela, ahlak ve maneviyat tahribatından rahatsız değiller. Kadınların fuhuş mafyalarının elinde zindan hayatı yaşaması onları ilgilendirmiyor.

KADIN İSLAM’LA DEĞERLİ

TÜRKİYE gibi Müslüman bir ülkede faaliyet gösteren kadın dernekleri bunu dikkate almalı; değerlerimize aykırı uygulamaların karşısında olmalılar. Mesela, aile yapımızı dinamitleyen evlilik programları karşısında seslerini yükseltmeli; yasal sınırlar içinde mücadele etmeliler. Kadını itibarsızlaştıran gelişmelere ilgisiz kalanlar kadınlar günü övgüsü yapmamalı! Barınaktan yoksun sahipsizlere; elverişsiz şartlarda yaşamak zorunda kalanlara çözümler sunmalılar.

Dizi adı altında tarihimiz karalanır, aile kurumumuz yok edilirken kadın dernekleri buna seyirci mi kalmalı?  Aile yoksa kadın ayağa düşer. İtibarı kalmaz. Annelik kadının asli görevidir. Kadının bu hakkını elinden almak en büyük haksızlıktır! 

Aile toplumun en küçük kurumu! Kadın ailenin yapı taşı. Şer odaklar en büyük tahribatı kadın üzerinden yapıyorlar. Kadın düşerse toplum çürür.  Kadının mahremiyeti, ailenin kutsiyeti mutlaka korunmalıdır.

Kadın teşhir edilip fuhuş ve eğlence sektörünün temel metaı haline getirilirken sessiz kalanlar kime hizmet ediyorlar, dersiniz?  Kadının problemlerine ilgisiz kadın derneği olur mu? İyi niyetle, kadını yücelten değerleri koruma seferberliğindeki kadın derneklerini tebrik ediyorum.

Erbakan Hoca, kadına verdiği değer gereği “Manevi kalkınma”yı programına almıştı. Manevi kalkınma olmadan bir şey yapılamayacağını söyler; “Kadının hakiki yeri Müslümanlıktır” derdi: “Kadınlara en iyi muaşerette bulunma emrolunur. Müslümanlıkta kadına karşı hürmetkâr, yumuşak, haşin olmamak üzere muamelede bulunmak emrolunmuştur. Onların tabii yapıları bu istikamettedir.” (Doğuda, Batıda ve İslam’da Kadın Konferansı)