UYUŞTURUCU kullanma yaşı on iki yaşa kadar indi. Bilgi,
beceri ve eğitimin yuvası olarak bilinen okullar suç odaklarının hedefi haline
geldi. Uyuşturucu tacirleri bir şekilde okullara sızıp, çocuklarımızı tuzağa düşürebiliyorlar.
Özellikle ailede sorun yaşayan çocuklar bu tacirlere yem oluyorlar.
Evliliği erteleyen gençlerde zina oranı artıyor.
Evliliğin getirdiği sorumluluğu taşıyamayacaklarını söyleyen gençler gayri
meşru ilişkilere eğilimli hale geliyorlar. Oysa şartlar elverişli hale
geldiğinde yuva kuran bir genç, çok daha avantajlıdır. Evin sorumluluğu, baba,
anne ya da eş olmak ona birçok kazanımlar sağlamıştır. Bu kişinin hataya düşme
riski daha zayıftır çünkü o çocuğuna ve eşine karşı da sorumluluk taşımaktadır.
Boşanmalar artıyor, evlenen gençlerin çoğu birkaç yıl
sonra boşanıyor. Bir önceki nesiller çocukluk çağından itibaren sorumluluk alır
ve yaşlarının getirdiği olgunluğa sahip olurlardı. Günümüzde anne babalar
çocukların bütün sorumluluklarını kendileri üstleniyor ve onları hiçbir konuda
engellemiyorlar. Bu çocuklar büyüdüklerinde sorumluluk sahibi olamıyor,
evliliklerini sürdüremiyor, insani ilişkilerinde empati kuramıyorlar.
Suç oranı yükseliyor. Eskiye nazaran her şey çok iyiye
gidiyor, dinimizi yaşama ve öğrenme noktasında özgürüz diyen arkadaşlarımız
var. Doğru, artık başörtülü hanımlar, kamu kurum ve kuruluşlarında
tesettürleriyle çalışıyor, eğitim alabiliyor ve inançlarını özgürce
yaşayabiliyorlar. Kur an kursları aktif şekilde çalışıyor, dini eğitime hız
veriliyor. Bunlar elbette olumlu gelişmeler. Fakat bunca çalışmaya rağmen ne
oluyor da toplumdaki suç oranı bu kadar artıyor, insani değerler her geçen gün
biraz daha zayıflıyor Sanırım aldığımız bilginin bilince dönüşmesi noktasında
ciddi sorunlar var fakat insanlarımız sorunların tespitini yapmak yerine her
şey yolunda gidiyor deyip savunma mekanizması yapıyorlar. Oysa bizim yeni bir
uyanışa yeni bir dirilişe ihtiyacımız var. Bunu görebilmeliyiz.