İslâmiyet, hem 124 bin peygamberin tebliğ ettiği dinin, hem de Allahu Teâlâ’nın nizamının adıdır. Ne hazindir ki, hem insanların, hem Müslümanların zihninden Allahu Teâlâ’nın nizamının olduğu gerçeği silinmiş gibidir. Halbuki bu kâinatın âhenkle çalışması için kanunlar va’z eden (koyan) Rabbimiz, insanların ef’al-i ihtiyariyesini tanzim için de kanunlar koymuştur. Buna “hayat nizamı” diyebiliriz ve hayatın bütün sahalarını kapsar. Yani doğumdan ölüme kadar bir insanın hayatıyla ilgili bütün hususları…
İslâm’ın bir devlet nizamı, bir hukuk nizamı, bir iktisâdî nizamı, bir eğitim nizamı, bir aile nizamı, bir ordu nizamı, bir toprak nizamı vardır. Elhasıl, akla gelen ve gelecek her mevzu için İslâm’ın bir görüşü, bir duruşu vardır.
Şimdi gündemde “ekonomi” var. Zihinler hep bu konuyla meşgul. Peki, bu konuda İslâm’ın görüşü nedir? Bu hususta da yüzlerce eser telif edilmiştir. Ancak her meselede olduğu gibi bu meselede de çözüm için bir sistemin âhenkle işlemesi şarttır. Kâinata bakınız, galaksilerin, yıldızların, gezegenlerin, güneşin, güneş sistemindeki gezegenlerin âhenkle dönüşlerine… İçlerinden yalnızca biri vazifesinden sapsa, yörüngesinden çıksa, dünya harap olur. Aynı şekilde bu dünyadaki sistem de böyledir. İslâm bir bütündür. İslâm’ın ekonomik nizamının âhenkle işlemesi için de İslâm’ın hayatın her safhasında hâkim olması gerekir. Zira ekonominin temeli ahlaka, daha doğrusu ahlaklı insanlara dayanır. Dolayısıyla en başta insanlara ahlak eğitimi verilmelidir. Ahlak derken de elbette Peygamber Efendimizin (A.S.M.) Kur’an’a dayalı örnek ahlakını kastetmekteyiz.
İslâm’ın ekonomiyle ilgili görüşü yıllardır konuşulur. 1980 yılında merhum Prof. Dr. Sabahaddin Zaim Hocayla bu konuda hayli geniş bir röportaj yapmıştım. Röportaj büyük ilgi gördü ve “İslâm’ın İktisâdî Görüşü” ismi ile broşür olarak yayınlandı. (Ocak 1981’de)
İki senedir, bir gurup hoca arkadaşımızla Arapça olan iki ciltlik “Fıkhu’l Büyu” yani, “Alışveriş Hukuku”nu okumaktayız. O kadar geniş ve derin bir konu ki, bazen bir konunun çözümü bir saati bulabiliyor.
Geçenlerde şehrimizde güzel ve nezih bir toplantı oldu. “Köklü Değişim Yayıncılık”, şehrimizin sivil toplum kuruluşları temsilcilerini, basın-yayın organları temsilcilerini davet etmişti. Konu; “Ekonomik Krize 10 Maddede İslâmî Çözümler” idi. Konuşmalardan önce herkese aynı isimli bir broşür dağıtıldı. Daha sonra; Ahmet Sapa, Dr. Abdurrahim Şen, Hakkı Eren, Hanefi Yağmur ve Abdullah İmamoğlu broşürde özetlenen görüşleri dile getirdiler. Hayli emek harcanmış bir çalışmayı komprime halinde takdim ettiler. Konuşmacılar da dile getirdi; “Şayet bu görüşler uygulanmaz ise Râşid Halife geldiğinde uygulanır” dediler.
İslâm’ın ekonomiyle ilgili görüşü denilince, Millî Gazetemizin hazırlamış olduğu ve bir milyon adet bastırdığı çalışmayı unutmamak lazım. Millî Gazete’nin 50. kuruluş yıl dönümü çerçevesinde hazırlanan bu dokümanda merhum Prof. Dr. Necmettin Erbakan Hoca’mızın “Âdil Ekonomik Düzen”le ilgili görüşleri hülasa olarak yer almış. “Âyinesi iştir kişinin, lafa bakılmaz. / Görünür şahsın rütbe-i aklı eserinde (hünerinde)” denilir. Merhum Erbakan Hoca da bu yazılı metinlerdeki görüşlerini kısmen hayata geçirmeye muvaffak olmuştur. Yaptıklarının bir kısmını başbakan iken bizim de bulunduğumuz bir toplantıda açıklamıştı. Zaten eserleri de ortada: O devrede memura, işçiye, emekliye verilen ücret; TC tarihinde ilk defa denk bütçe hazırlanması; havuz sistemi kurularak devletin vâridatının faiz canavarına yedirilmesine son verilmesi; kumar gibi yuvaları çökerten, insanları bitiren bir kötülüğe dur denilmesi; sanayiden tarıma ve ticarete varıncaya kadar her sahada üretime ve ticarete hareketlilik ve dinamiklik getirilmesi gözler önündedir. Yine o devirde toplumun her kesimindeki insanların ekonomik cihetten rahat bir nefes alması ve refahın lezzetini tatması hatırlanmalıdır. Bu kadarcık güzel hava yalnızca faiz canavarının yeminin kesilmesi, burnunun sürtülmesi ve devletin o tarihe kadar almış olduğu yüzde 135’lik faizin yüzde 75’e çekilmesi ile mümkün olmuştur. Böylece faizsiz sistemle neler başarılabileceğine dair akla bir kapı açılmıştır.
Dünyada ve ülkemizde yaklaşık bir asırdır Avrupa menşeli kapitalist sistem uygulanmaktadır. İşte tablo gözler önünde. Şimdi artık gözlerin, zihinlerin, kalplerin gerçek kurtuluş reçetesine yani İslâm’ın ortaya koymuş olduğu sisteme çevrilmesi lazım. Bu konuda kafa yoranları tebrik etmek, “emeğinize sağlık” demek de boynumuzun borcu…