İslamın başkanlık ve memuriyet ile ilgili kuralları vardır. Bunların bazılarını sıralıyorum:

Birincisi: Başkanlığa talip olunmaz, yani başkanlık istenmez.

2. Başkanlığa talip olmak haramdır. (Bu kuralın istisnaları vardır. İstisnalar kuralı bozmaz, değiştirmez.)

3. Kendisi tâlip olmadı (istemedi), matlub (istenen) oldu, ehil değilse kabul etmesi yine haramdır.

4. Resulullah Efendimiz (Salat ve selam olsun ona) başkanlık ve

memuriyet isteyenlerin işlerinin güçleşeceğine, karşılarına çok

zorluklar çıkacağına dair uyarıları vardır.

5. Müslümanlara genel başkan, yani Halife-i Resûlullah,

Emîrül-müminîn, İmam-ı Kebir olacak zatta şu sıfatların bulunması

gerekir: (Bir) Sâlih, âbid, muhlis ve muttaqi olacak... (İki) Müstaqim

(doğru ve dürüst) ve emîn (güvenilir) olacak... (Üç) Fakih olacak, hem

din kültürüne ve hem de dünya kültürüne sahip olacak... (Dört) Duhattan

olacak yani saf, bön, kolay kandırılır, salak, onun bunun tesirinde

kalır, bencil, egoist, megalomanyak, egosantrik olmayacak... (Beş)

Allahın nuruyla gören firasetli bir zat olacak... (Altı) Resul-i

Kibriya (Salat ve selam olsun ona) Efendimize sağlam bir silsile ile

irtibatlı, biatlı ve itaatli olacak... (Yedi) Keşfi açık olacak...

(Sekiz) Fasık-ı (veya facir-i) mütecahir olmayacak... (Dokuz) Zâhid

olacak... (On) Nefs derecesi en az nefs-i levvâme olacak... (On bir)

İstişare ehli olacak, mutemen müsteşarları ve vezirleri olacak... (On

iki) Son derece âdil ve insaflı olacak... (On üç) Öncelikle kendi

nefsine ve ehl ü iyaline marufla emr ve onları münkerden nehy edecek.

İsraflı, lüks, şatafatlı bir hayat sürmeyecek... (On dört) Başkanlığı

zevk u safa makamı değil, ateşten gömlek bilecek... (On beş) Ondaki

faziletleri, üstünlükleri, yüksek ahlak ve karakteri düşmanları bile

kabul, teslim ve tasdik edecek.... (On altı) İtikatta ve mezhebte Ehl-i

Sünnet ve cemaat olacak; reformcu, yenilikçi, değişimci, Fazlurrahmancı,

Afganîci, Abduhçu, Kemalist, BOPçu, light/ılımlı İslamcı, mezhepsiz

olmayacak; Cadde-i Kübrada yürüyecek, Sevad-ı Âzam dairesi içinde

bulunacak...

Daha başka sıfatlar var, burada on altısını saydım.

6. Halife seçimi, demokratik sistemde olduğu gibi halkın oylarıyla,

genel seçimle, seçim kampanyasıyla, propaganda yaparak, nutuklar atarak,

duvarlara afişler yapıştırarak, seçim şarkıları besteletip terennüm

ettirerek, davul zurna çalarak, ey ahali ne olur Allah aşkına beni seçin

diye bağırıp yalvararak, cart curt nutuklarla, alkışlarla, sloganlarla,

kampanya için açık veya gizli yüz milyonlarca dolar, hattâ milyar dolar

harcamakla olmaz. Müslümanların içindeki altı, yahut on, bilemediniz on

iki âqil, ehil, yüksek, temiz, ziyalı, tecrübeli, birikimli şahsiyet

bir seçim şûrası oluşturur, bunlar Ümmetin başına Kurana, Sünnete,

Şeriata uyacak ehliyetli, muktedir, sâlih, âbid, müdebbir muhterem bir

zatı seçmek için gayret ve cehidlerini sonuna kadar sarf edeceklerine

Kitabullaha el basarak şerî yemin ederler. İçlerinden birini, yahut

başka ehil bir Müslümanı seçerler, o muhterem önce kabul etmek istemez,

israr üzerine istihare yapar ve aydınlık çıkarsa kabul ederek ateşten

gömleği giyer, şehadete hazır olur. İmamın yapacağı yemin: Allaha,

Resulüne, Kurana, Sünnete, Şeriat-ı Garra-ı Ahmediyeyye, itaatli ve

bağlı olacağına, Hulefa-i Râşidîn ve Selef-i Sâlihîn yolunda olacağına,

adaletle hükm edeceğine... Seçen heyet bunun üzerine ona biat eder.

Durum İslam dünyasına açıklanır ve halkın da biat ve itaat etmesi

istenir.

Şu hususu da beyan etmek isterim ki, zamanımızda bazı militan,

holigan, fanatik; cemaatlerin, kliklerin, grupların, sektlerin,

lobilerin başkanları veya ruhanîleri, bütün Müslümanlara Halife, Emîr,

İmam-ı Kebir olmak için gerekli şartlara sahip değillerdir.

(Önemli not: Kâfirlerin, münâfıkların,, Kriptoların, iki

kimliklilerin, CIAların, MOSSADların, İbn Sebelerin, sahte

ıslahçıların (müfsidler), küffarı dost ve velî ittihaz edenlerin,

bidatçilerin; kendilerine uygun, kafirane ve münafikane emellerine

hizmet edecek kukla bir halife seçmek için gizli planlarından bahs

edilmektedir. Müslümanlar uyanık osun!..)

* (İkinci yazı)

Yağcı, Yalaka Gafil ve Hainler

Sevgili Peygamberimiz (Salat ve selam olsun ona) "Övücülerin suratlarına toprak saçınız" buyurmuşlardır.

Övgüler, onlara layık olan kimselere bile zarar verebilir.

Övgüler, onları hakketmeyen, onlara layık olmayan kimselerin azmasına sebep olur.

Zalimleri övmek, zulmün artmasına yol açar.

Yalakalar, yağcılar, meddahlar, dalkavuklar bu işi parasız ve

menfaatsiz yapıyorlarsa ahmaktır; para ve menfaat için yapıyorlarsa

haindir.

Zalime ve fasıka yağcılık eden, onu överek göklere çıkartan kimse onun zulmüne ve fıskına ortak olur.

Sâlih kimseleri övmektense onlara hayır dua etmek evlâdır.

Bütün hamdler, senalar, övgüler âlemlerin Rabbi olan Hak Teala hazretlerine layık ve şayestedir.

Peygamberimize salat ve selam ederiz. Diğer Peygamberleri de saygı ile selamlarız.

Gerçek ulemaya, gerçek fakihlere, gerçek evliyaya hürmet ederiz.

Âdil ve sâlih devlet adamlarına, sâlih kullara, gerçek mücahidlere,

gerçek gazi ve şehidlere, günahlarına tevbe edenlere, duaları makbul

kişilere hep selam, hep hayır dua.

Günahkarların ıslahı/düzelmesi için dua...

Düşmanlarımızın ıslahı için dua...

Zalimlerin ıslahı için dua...

Kendimizin ıslahı için dua...

Lakin zalimlere övgü yok, onlara yağcılık ve yalakalık yok...

"Allahım beni ve onları ıslah et..." diye dua etmek var ama onları yüceltmek yok.

Ellerinde imkan olduğu halde Allahın inzal ettiğiyle hükm etmeyenler zalim, fâsık ve gafildir.

Haram yollardan zengin olanlar hâindir.

Nefs-i emmâresine tâbi olanlar dalldir.

Şöhret âfettir, şöhreti sevenler büyük kayıptadır.

Hubb-i riyaset korkunç bir şehvettir.

Müslümanlar!.. Yağcılık, yalakalık, meddahlık, dalkavukluk bize yakışmaz.

14.10.2012