Olaylara kötümser bakmak, özellikle de ülkemizi yönetenlerin başına külah geçirildiğini düşünmek istemiyorum. Ancak, yapılan açıklamalar insanı düşündürüyor. Söz gelimi IŞİD’e karşı muhaliflerin Türkiye’de ABD’nin de katıldığı ortak bir askeri planlama ekibi tarafından eğitilmesi için anlaşmaya varıldığı haberlerini okuyup da Türkiye’nin kafasına külah geçirilmeye çalışıldığını düşünmemek mümkün olmuyor. Çünkü Suriye’de 4 yıldan beri muhalif grupların Esat’a karşı verdiği mücadelede Esat’a destek verildi, muhalifler tüm çaba ve isteklerine rağmen istedikleri desteği alamadılar. Yani, sadece İran ve Rusya değil ABD, İsrail ve yandaşları da muhaliflerin güçlenmesini, Esat’a karşı güçlü hale gelmesini istemediler. Sadece, çatışmaları durdurmayacak ama muhaliflerinde kesin bir zafer kazanmasını istemeyen bir tavır sergilendi. Bu bakımdan IŞİD’in Kobani’ye saldırmasına kadar Suriye’deki çatışmalar ve bu çatışmalarda 200 bini aşkın insanın hayatını kaybetmesi karşısında kılları kıpırdamayanların Kobani kuşatması ile birlikte birden bire harekete geçmiş olmaları üzerinde durulması ve bunun gerçek sebeplerinin tespit edilmesi gerekiyor. Bu tespit yapılmadan IŞİD’e karşı muhaliflerin eğitilmesi üzerinde bir mutabakata varılmış olması Türkiye’nin 4 yıldan beri tekrarladığı Esat’ın devre dışı bırakılmasını esas alan görüşlerini bir kenara bıraktığı anlamına gelir. Çünkü Suriye’deki muhaliflerin IŞİD’e karşı eğitilmesi Esat’ın konumunu koruması anlamına geliyor.

Kısacası görünün o ki, ABD ve yandaşlarının Esat ve Kürtleri korumak gibi iki hedefi var. Bu da Türkiye’nin yıllardır tekrarladığı görüşlerini mecburen terk etmeye zorlandığı anlamına geliyor. Bu arada PYD Eş Başkanı Salih Müslim’in Türkiye’nin Kobani’yi savunma hususunda silahlı geçişe izin vermesini istemesi ve ”Türkiye, Kürtlerle ilgili bu kuşkulardan kendini kurtarsın. Bizim Türkiye ve diğerleri için tehdit olmayacağımızı Türkiye’nin anlaması lazım” şeklindeki açıklamaları ile IŞİD’e karşı ABD ve ortakları ile muhaliflerin eğitilmesi hususunda anlaşmaya varıldığı birbirini tamamlayan açıklamalarıdır. Çünkü Türkiye’ye yönelik yıllardan beri faaliyette bulunan PKK terör örgütü Kürtlerin oluşturduğu bir örgüttür ve 30 yıllık sürede terör olaylarında hayatını kaybedenlerin sayısı 40 bine dayanmıştır. Durum böyle olunca Salih Müslim’in sözlerinin aksine Türkiye’nin Kürtlerle ilgili kuşkularında haklı olduğunu göstermez mi Kaldı ki, Türkiye’den silahlı grupların Suriye’ye geçmesine izin verildiğinde geçecek silahlı gruplar kimlerden oluşacak Acaba Salih Müslim PKK’lı silahlı militanlara mı izin verilmesini istiyor O zaman Türkiye PKK militanlarının meşruiyetini kabul etmiş olmaz mı

Kısacası, Türkiye köşeye sıkıştırılmak için bir yandan PKK’lı teröristler harekete geçirilerek ülke ateşe veriliyor, öbür yandan birileri çıkıp Suriye’deki muhalifleri olayların esas sorumlusu Esat’a karşı değil de IŞİD’e karşı eğitmeye karar veriyorlar. Yani muhalifler eğitilecek Kobani kurtarılacak ama bunun yanında Esat da kurtarılmış olacak. Çünkü aynı günlerde İran ve Rusya da Esat’a destek verdiklerini açıklayarak özellikle İran Türkiye’nin Esat’a karşı bir silahlı müdahalede bulunmaması gerektiğini açıklıyor. Görünen o ki, bölgede Türkiye tek başına bırakılıyor. Kırk katır mı, kırk satır mı tercihine zorlanıyor. Her iki tercih de Türkiye’nin bataklığa çekilmesi anlamına geliyor.