Hikayeye göre yalnız yaşayan bir hanım bir sabah
kalktığında odasının penceresinde bir kuş bulur. Bu kuşun yalnızlığında
kendisine arkadaşlık edebileceğini düşünür ve yakalayıp içeri alır. Kuş
çırpınmakta ve esaretten kurtulup özgürlüğüne kavuşmak istemektedir. Yaşlı
kadın ise kuşa iyilik ettiğini düşünüp onun kanatlarını keser, yıkar ve üzerine
koku sürer. Kadın kuşa evinde hazırladığı yemeklerden verir, küçük bir yatak
hazırlar fakat kuş ne bu yataktan ne de kendisine verilen yiyeceklerden memnun
kalır. Onun gözü hep pencerededir, bir yolunu bulup buradan kaçmayı düşünür.
Fakat kanatları kesilmiştir ve artık uçamamaktadır. Kadın bunca yapılana rağmen
kuşun neden mutsuz olduğuna anlam veremez ve sürekli çareler üretir ama onu
mutlu edemez. Peki, kuşun neye ihtiyacı var Dışarıda özgürce uçmaya ve diğer
kuşlarla birlikte yaşamaya. Kadın ne
yaptı Kadın, kuşu anlamak yerine ona kendi dünyasından anlam vermeye çalışıyor
ve kuş için hayat olan kanatlarını kesip onu özgürlüğünden ve doğal ortamından
mahrum bırakıyor. Kadın kuşu anlamıyor, tanımıyor ve ihtiyacını bilmiyor bilmek
de istemiyor. Kadın daha ziyade kendi ihtiyacına odaklanıyor ve aslında kendi
ihtiyacını gidermenin derdine düşüyor. Yani iletişim kuracağı, paylaşım
yapacağı ve konuşacağı birine ihtiyaç duyuyor fakat ihtiyacını yanlış yerde
aradığından bulamıyor. Gündelik hayatınızda bu hikayeyi çağrıştıran bir çok
olayla karşılaşır ve anlaşılmadığınızı düşünürsünüz. Mesela bir arkadaşınıza
özel bir sıkıntınızı açar ve onun desteğine başvurursunuz. Arkadaşınız ise,
boş ver, takma kafana, her şey geçer... diyerek akıl vermeye kalkar. Oysa
sizin akıl almaya değil anlaşılmaya ihtiyacınız vardır. Ama ne yazık ki içimi
dökeyim dediğiniz arkadaşınızın dahi halinizi anlamadığını hissedersiniz.
Eşinize, halinizi hiç anlamadığından, takdir dahi etmediğinden ve evin bütün
sorumluluğunu üzerinize yıktığından yakınırsınız. Eşiniz ise ya ben de iş
yerinde yoruluyorum ne yapalım şimdi deyip geçiştirir ya da eve bıraktığı
harçlığı arttırarak işin içinden çıkmaya çalışır. Sizin anlaşılmaya ve takdir
edilmeye ihtiyacınız vardır ama eşiniz sizin harçlığınızı arttırarak bu
ihtiyacınızı giderebileceğini düşünür. İnsanların bizimle ilişkileri
ihtiyaçlarımız üzerinden değil de onların anladığı dilden gelir ve biz hep
mahrum kalırız. Oysa bir kişi yardım çağrısında bulunduğunda önce neye
ihtiyacının olduğunu bilmek ve bu konuda doğru bir tespit yapmak gerekir. Aksi
takdirde ne yakınlarımıza ne de çevremizdeki insanlara faydalı olamayız. Mesela
çocuğumuzun sevgi ihtiyacını harçlığını arttırarak gideremeyiz. Eşimizin
konuşma paylaşma ihtiyacını hafta sonu yemeğe götürerek telafi edemeyiz.
Komşumuzun sosyal destek ihtiyacını pencereden hal hatır sorarak ortadan
kaldıramayız. O yüzden insanların bizden neler beklediklerini bilmeli ve ihtiyaçlara
doğru cevap vermeliyiz.