Haşhaşileşme

Abdullah İbni Sebe hayali bir varlık olarak kabul edilir. En azından Taha Hüseyin gibi bazı çağdaş yazarlar Abdullah İbni Sebe nin hayali bir kişilik olduğunu iddia ederler. Gerekçeleri de şudur: Bir kimsenin tek başına bu kadar yıkıcı faaliyet göstermesi ve etkin olması akıldışıdır. Bununla birlikte kadim tarihçiler İbni Sebe nin varlığını ispat ederler. Abdullah İbni Sebe nin gerçek varlığını reddedenler Haşhaşiler konusunda bir şüphe irat etmezler. Zira Haşhaşi hareketi bir asrı devirmiş ve yayılmış bir harekettir. İsmaili doktrinine dayanır ve dolayısıyla Abdullah İbni Sebe nin zeminiyle ortaklık arz eder, köklerde buluşur. Olay gerçek olmasa Hasan Sabbah bir roman kahramanı olarak algılanabilir. Zira gerçekten de bir romanı ve romanları besleyebilecek gerçek malzeme ile doludur. Bu nedenle de Hasan Sabbah ve Abullah İbni Sebe romancıların malzemesi olmuş ve haklarında romanlar yazılmıştır. İslam toplumlarında Abdullah İbni Sebe gibi kimselerin ortaya çıkmasını ve etkinleşmesini nasıl izah edebiliriz Şüphesiz saffı evveller veya birinci kuşak yaşları gereği hayattan çekilince ve fetihlerde veya iç gailelerde kırılınca yüzeyden dibe inmiş ve tulaka denilen Mekke fethinde bağışlananlar veya benzerleri yüzeye çıkmışlardır. Hazreti Peygamberden gerçek anlamda terbiye alan kuşak zaman ve olayların etkisiyle eriyip giderken ikinci kuşak yüzeye çıkmıştır. Abdullah İbni Sebe nin zuhuru veya ardından Yezid Bin Muaviye nin başa geçmesi bu değişimle izah edilebilir. Kurucu nesil zamanın getirdiği faktörlerle/saiklerle oyun kuramaz hale gelmiştir. Bu nedenle hicri 40 ile hicri 60 tarihleri arasında hem manevi hem de siyasi atmosferin değiştiğine şahit olabiliyoruz.

*

Tarihe, Abdullah İbni Sebe ve Alamut Kalesi Şeyhi Hasan Sabbah ın derin gölgesi düşmüştür. Bugün dahi belirli ve muayyen olaylarla arasında benzerlik veya paralellik kurulmaktadır. Sözgelimi, Abdullah Öcalan ve örgütü PKK Marksist bir yapılanma olmakla birlikte Haşhaşiler ve Hasan Sabbah a benzetilmiş ve arada benzerlikler kurulmuştur. Bunun birçok nedeni vardır. Haşhaşiler devlet içinde devlet gibi kurumlaşmış yani zamanla paralel bir yapı haline gelmişlerdir. Paralel devleti paralel hale getiren örgütlenme ve yapılanma biçimidir. Bu da gizlilik üzerine müesses olmasıdır. Bugün KCK için de derin yapılanma veya paralel devlet tabirleri kullanılmaktadır. Haşhaşilerin en temel iki vasıflarından birisi haşhaşi olmaları yani fedailerin haşhaş kullanmalarıdır. PKK mensupları kullanmasa bile yoğun trafiği içinde oldukları söylenebilir. İkincisi de Assasin olarak anılmalarıdır.

Assasin fedailer ve suikastçılar anlamındadır. Suikastlarla devletin mafsallarını titretmişlerdir. Batiniler olarak da anılan bu yapılanma dailer sistemiyle hiyerarşiktir. Selçuklular baş etmekte zorlanmışlardır ve onları Alamut tan söken Hulagu ve Moğollar olmuştur. Nizamülmülk en meşhur kurbanları arasındadır. İmam Gazali gibi devrin alimleri onlara karşı fikri bir mukabelede bulunmuşlar ve fikri temellerini çürütmeye çalışmışlardır.

*

Zira temelde mesele fikridir. Onlar da durumdan vazife çıkarmaktadırlar. Gizli imam doktrinine inanmakta ve bu doktrin sempatik geldiğinden dolayı İslam toplumlarını baştan aşağıya etkilemektedir. Dünyada bir cennet vadine kim kanmaz Dailerin veya fedailerin kafalarını önce gizli ve yıkıcı fikirle yıkıyorlar ardından haşhaşla takviye ediyorlar. Bu nedenle Abdullah Öcalan ile PKK Haşhaşilere benzetilmiştir. Kimileri doktrin farkı olduğunu ve suikastlarda mahir olmadıklarını söyleyebilirler. Bunlar da varın eksiklikleri olarak kalsın! 1999 yılı Türkiye açısından deprem yılıdır. Abdullah Öcalan ABD tarafından Türkiye ye teslim edilmiş ve yine aynı yıl Fethullah Gülen ABD ye gitmiştir. Bu iki hadise arasında irtibat var mıdır

Başbakan Erdoğan da son 17 Aralık sürecinde Gülen ve yapılanmasını Haşhaşilere benzetmiştir. Elbette Hizmet feveran etmiştir. Bu benzetme külliyen uymasa da bir hakikat danesi yok mudur Sözgelimi gizli yapılanma ve gerektiğinde dindarlara dahi tuzak kurma veya delil üretme yöntemlerinden bazıları değil midir Zaten inanç ve yöntemde milim sapma amelde batman sapmayı beraberinde getirir. Hizmet kendisini Bediüzzaman ın da vaktiyle Haşhaşilere benzetildiği ve onun yöntemiyle anıldığı hususuyla savunmaya çalışıyor (http://www.samanyoluhaber.com/ gundem/Bediuzzaman-Hazretlerine-de-Hashasi-benzetmesi-yapilmis/1039096/ ).

Kemalistlerin husumet gereği Bediüzzaman ı böyle suçlamaları doğaldır. Lakin Bediüzzaman yöntemini gizli faaliyetlere dayanan komitacılıktan ayırmıştır. Hizmet in yaptığı gibi Kemalizmle köprü kurmaktan da özenle kaçınmıştır. Bediüzzaman ağır ve yük geldiğinde arkasından çekileceksiniz ve suçlandığınızda da arkasına sığınacaksınız! Sapma burada başlıyor. Başbakan ı sorguladığı gibi Müslüman Müslümana tuzak kurar mı Ya da oğul Bush un yaptığı gibi delil üretir mi Mustafa Kaplan ve arkadaşları meselesinde ve Hanefi Avcı nın söyledikleri ve yazdıkları doğrultusunda Hizmet komitalar veya gizli cemiyetler gibi delil üretmektedir! Dolayısıyla Haşhaşiler meselesine buradan bakmak gerekir. Yine de uymuyorsa yerine Bush laşma ikame edilebilir! Algıya bakarsanız Obama Bush un zıddı gibi gelmiş lakin ilk günden beri onun politikalarını uygulamaktadır. Ayinesi iştir kişinin lafına bakılmaz.

MUSTAFA ÖZCAN