Hafta sonunda çarpıcı bir haber yayınlandı görsel ve

yazılı medyada.

İngiltere de, Kıbrıs Rum Yönetimi nden 7 kişinin

başvurusuyla, yerel bir mahkeme söz konusu Kıbrıslı Rumların Lefkoşa

Mahkemesi nin çabucak aldığı bir karar uyarınca Türkiye nin Londra Elçiliği nde

çalışan diplomatların hesaplarını bloke etmesi ile ilgiliydi bu haber.

Kıbrıslı Türklerin AİHM ye götürmek için, yıllar önce

açtıkları 1963-1974 yılları arasında gördükleri maddi ve manevi zararların

tazmini ve suçluların cezalandırılması amaçlı davalar bilinçli bir şekilde

çıkmaza sokulup sonsuzluğa kadar ertelenirken, Kıbrıslı Rumların Türkiye ve

Kıbrıslı Türkler aleyhine açtıkları davalar, en kısa sürede sonuçlandırılarak

ya AİHM ye gönderilmekte ya da AB ye üye ülkeler içinde aynen bu olayda

yaşandığı gibi uygulamaya konmakta ve tedbirler alınmakta.

Rumlar, Ebedi düşman - Aiónia echthroí (αιώνια εχθροί)-

olarak öğretildikleri Türkiye ye her yoldan saldırı yapmaktan çekinmiyorlar.

Amaç 15 Temmuz 1974 günü yapılan darbe ile Yunanistan a bağlayamadıkları ve bu

yolda önlerinde aşılmaz engel gibi gördükleri Türkiye ye olası her yoldan

saldırmak, yıldırmak ve aynen 120 sene evvel Girit te yaptıkları gibi, Avrupa

Birliği ni arkalarına alarak adadan çekilmesini sağlamak. Ondan sonra da sıra,

uygun bir zamanda Kıbrıslı Türklere zaten gelecek.

Biz Kıbrıslı Türkler, bunu aynen geçmişte, 1957 yılında

başlamak üzere yaşamıştık. 1957 yılında EOKA lideri Yorgos Grivas ın, akabinde

de Tassos Papadopulos ile III. Makarios söyledikleri, Önce İngilizleri adadan

atalım, sonra sıra Kıbrıslı Türklere gelecek sözleri aradan 6 yıl geçtikten

sonra uygulamaya konmuştu. Nitekim 1959 Şubat ayında Zürih te ve Londra da 1960

Kıbrıs Cumhuriyeti Kuruluş Antlaşması imzalandığı vakit III. Makarios, Bu

antlaşma Enosis yolunda bir zıplama taşıdır, kerhen imzaladım diyerek gerçek

niyetini açığa vurmuş, 21 Aralık 1963 sabahı da Kıbrıslı Türkleri adadan söküp

atmak veya Enosis i gerçekleştirirken sindirilmeleri ve seslerini çıkarmamaları

için silahlı saldırı yapılmasını emrini vermişti.

Çok değil daha 9 gün evvel Rum Cumhurbaşkanı Nikos

Anastasiadis de, aynı niyetini ortaya koymuş, Rum halkına yaptığı yeni yıl

hitabı nda, Federasyonun, Türk ordusunun adadan atılması karşılığında kabul

edilmesi gereken acı bir reçete olduğunu söylemişti.

Anastasiadis in amacının, Kıbrıs Cumhuriyeti nin ilk Cumhurbaşkanı

olan III. Makarios un niyetinden pek farklı olmadığı kesin. Rumlara yaptığı

çağrıda, Kıbrıslı Türklerle federasyon kurulmasına evet diyelim. Bu federal

yapı içinde Türkiye nin garantörlüğü olmasın, Türk askeri tümüyle adadan

gitsin sonra da uygun bir zamanda biz, aynen 1957 yılında EOKA lideri Yorgos

Grivas ın, akabinde de Tassos Papadopulos ile III. Makarios söylediklerinin

benzeri, Önce Türkiye yi adadan atalım, sonra sıra Kıbrıslı Türklere gelecek

düşüncesini uygulamaya koyarız mesajını veriyor.

Anastasiadis o denli ikiyüzlü ki, sabah Kıbrıslı

Türklerin Cumhurbaşkanı ile müzakereleri olumlu sonuçlandırmak için konuşurken,

öğleden sonra da, Kıbrıslı Türkleri izolasyonlarla nasıl boğarım da

teslimiyete mecbur ederim çalışmasını yapıyor veya da yaptırıyor.

Rumların Lefkoşa Rum Mahkemesi nin kararını AB ye üye

ülkeler içinde uygulamaya koyması taktiği karşısında, Türkiye nin de KKTC

mahkemelerinin aldıkları kararları onaylayıp tasdik etmesi ve karşılıklı

mahkeme kararlarının kabulü anlaşması yaptığı ülkelerde de uygulamaya konmasını

sağlaması gerekmektedir. O vakit Kıbrıslı Türkler 1963-1974 yılları arasında

gördükleri maddi ve manevi zararların tazmini ve suçluların cezalandırılması

amaçlı davalarını herhangi bir KKTC mahkemesinde açabilmeli ve Türkiye

mahkemelerinden herhangi birisinin tasdikinden sonra da, karşılıklı mahkeme

kararlarının kabulü anlaşması yaptığı ülkelerde Kıbrıs Rum elçiliklerinin

hesaplarına el koyup tazminatlarını alabilmeli  

Her fırsatta kuyumuzu kazmaya devam eden bu insanlarla

niye hâlâ ortak bir devlet kurmak için görüşüyoruz gerçekten de anlamış

değilim