GÜNÜMÜZDE kimi kavramlar üzerinde yeniden yoğunlaşmamız onları öncelikle kendi hayatımıza uyarlamamız bir zorunluluk. Dünyamızı kuşatan ve baskın olan çıkar ve çıkarcılık her şeyi tersyüz etmiş durumda.

Peygamberlerin sıfatlarından emin olmaları en önemlilerinden. Sevgili Efendimiz ile özdeş olan “emin”lik, duygusu Müslümanlar için olması gerekenlerden. Eğer Müslümanlar peygamberin hayatını kendilerine örnek alıyorlarsa buradan başlamalıdırlar hayata. Çünkü eminlik hemen hemen hayatın bütün özelliklerini ve kişinin önemli sıfatlarını içerir. Bütün kusurlarının önünü kapatır. Yalan söylemez, başkalarının haklarına saygı gösterir ve korur, insana insanca muamele eder, kul hakkına girmez, insana zulmetmez, sevgi dolu olur. İnsana insan olarak bakar.

Yöneten ile yönetilenler arasında, ya da kimi durumlarda birlikte olanların birbirilerine dayanmaları, birbirilerine destek olmaları hayatın gereğidir. Uzun yolculuklar ve birlikteliklerde güvenilen kimse ile olununca yalnız kalındığında veya zorunlu bir ayrılıkta insanın gözü arkada kalmaz. İş ortağıysanız eğer güven içindeyseniz kuruşun hesabını yapmazsınız. Yöneten ve yönetilenlerin birinin konumundaysanız güven duygusu

Güvenilir insanlar dağ gibidir. Dağlar sabit kademdir hiçbir güç onları yerinden oynatamaz. Dağ ile güvenilir ve emin olunan kimse eş değerdir. İnsan sırtını dağa verir gibi güvendiği insana verir. Ona birçok şeyi emanet eder.

Günümüz ilişiklerinde dünyevilik giderek ağır basıyor. Bir şeyi yapıyorsanız ya da bir yoldaysanız yaşananlar karşısında ister istemez tedirgin oluyorsunuz. Oysa en güvenilmesi gereken insan konusunda bir tedirginlik yaşanıyor. Yol arkadaşlarınızla iken gözünüzün arkada olmaması gerekir.

Yol üzerinde iseniz yolculukta mutlaka arkadaşlarınız olacak. Yol boyunca yenileri sizlerle birlikte olurlar, olmaları gerekir. Ya da bir araya geliyor kurumsallaşıyorsunuz, bir kurumda bir araya geliyorsunuz. Böyle bir durumda sadakat ve dostluk ile birbirlerine bağlı olanlar yol boyunca hiçbir tedirginlik duymazlar. Yol emniyeti içinde yolunuzu ve birlikteliklerinizi sürdürürsünüz.

Bugün de görüyoruz ki artık yılların birlikteliklerinin ve yol arkadaşlıklarının da yeterli olmadığı görülüyor. Güven duyulup da öne çıkarılanların ve hatta liderlik konumlarına kadar gelenlerin bile çekip gittikleri görülüyor. Bu durumda söz konusu olan ne dava bilincidir, ne sadakattir, ne düşünce önceliğidir.

İnsanlar şöhreti erken yakalama telâşında, bir an önce bir yere gelme tutkusunda. Yeni çevre ile olunca geçmişini tamamen silip atmada, unutmada. Sanki onun hiçbir geçmişi yokmuş gibi rahat davranabilmede. Üzerinde bulunduğu yoldan ayrılırken ve yeni yolu tuttururken bütün geçmişi görmezden gelmede. Bu da insana olan güveni tamamen yok ediyor. Bugün bulunduğu o yeri veya yolu nereye kadar nasıl sürdüreceğinden emin olunamaz. Çünkü o artık kaygan bir zeminde duruyor.

Bir de eminlik duygusu olmayanların bir aradalıkları yapaydır. İlişkileri çıkara bağlıdır. Çıkarı zayıflayanlar anında koparlar yeni yerler ararlar. Siyasal yapı bunu daha da körüklüyor. Yer kapma, çıkarlarını sürdürme giderek baskınlaşıyor.

Kapitalizmin getirdiği aşırılıklar, sömürü, tüketim, hırs, istifleme insanı iyice zıvanadan çıkardı. Kendilerini Müslüman diye tanımlayanların kapıldığı hırs akıllarını başlarından aldı. Tamah her şeyin önüne geçti. İnsan insan olmaktan çıktı.