SİYASİ partiler; iktidar ve muhalefeti ile, bu ülkenin problemlerini çözüp güzel günlere ulaştırmakla görevlidir. Özellikle millî meselelerde iktidar ve muhalefetin birlikte hareket etmesi şarttır. Birliktelik ülkeye güç ve dinamizm kazandırır. Türkiye’nin bekâsını ilgilendiren hassas konularda görüş alışverişi yapmak ihmal edilemez. Anlaşma, uzlaşma zemini böyle sağlanır.

Türkiye’de 20 senedir, muhalefeti dışlayan, küçümseyen bir iktidar var. Bu tavır insanımızı ayrıştırıyor, iç çatışmaya kapı aralıyor. İsrail ve ABD ile can ciğer olan iktidar, birlikte yaşadığı insanları değersizleştiriyor. Bu ülkedeki 85 milyon insanın hepsi birinci sınıf vatandaştır ve eşit haklara sahiptir. Defalarca Hükümet’e siyasi parti liderlerini bir masa etrafında toplama önerisi yapılmasına rağmen bir türlü karşılık bulmadı.

Altılı masa oluşumu bu zaruretten doğdu. 6 parti farklı tüzük, genel başkan ve kadrolara sahipti; ama ülkenin temel meselelerinde birleşiyorlardı. Mesele Türkiye olunca gerisi teferruattı. Bu yüzden, Türkiye’nin meselelerinin çözümünde “birleştikleri konular”dan işe başladılar. Altı aylık süreçte belirli bir mesafe aldılar. Bir samimiyet oluştu. Emin adımlarla hedefe doğru ilerliyorlar.

Altılı masayı oluşturan partiler 21 Ağustos’ta birinci turun son toplantısını yaptılar. Daha toplantı öncesi Türkiye’ye, “Hep birlikte güzel yarınlara!” mesajı verdiler. Toplantıda aldıkları kararları bir bildiri ile deklare ettiler. Birlikteliğin süreceğini açıkladılar. Erken veya baskın seçime karşı tedbirli olduklarını belirttiler.

HERKESİN CUMHURBAŞKANI

ALTILI masanın bildirisinde bütün ihtimallerin değerlendirildiği hatırlatıldı. 6 partinin ortak sorunlar karşısında ortak sorumlulukları olduğunu söylediler. Tüm süreçlerde istişareye önem vererek, birlikte yol yürüyeceklerini açıkladılar. “Ülkemizi her alanda içine sürüklendiği bu krizlerden düzlüğe çıkarana ve her bir insanımızın rahat bir nefes alacağı günleri birlikte kurana dek; mücadelemiz ve iş birliğimiz devam edecektir” ifadesini kullandılar.

Altılı masa, Türkiye’de ciddi bir karşılık buldu. Çünkü kuşatıcı bir politika izliyorlar. Ortak bir cumhurbaşkanı belirleme kararı aldılar. Ortak adayımız Türkiye’nin 13. cumhurbaşkanı olacak, diyorlar. İşte kuşatıcılığın derecesi: “13. cumhurbaşkanı, sadece bu masa etrafında bir araya gelen siyasi partilere oy verenlerin değil; herkesin cumhurbaşkanı olacaktır.”

Bu birliktelik Türkiye’yi babaların çiftliği olarak gören, devletin imkânlarını dilediği gibi kullananları öylesine rahatsız ediyor ki! Şeytanın bile aklına gelmeyecek yalanlar üretiyorlar. Siyasetin dilini çirkinleştiriyorlar. Akla ziyan yakıştırmalar yapıyorlar. Çözüm sunamayanlar, kara propagandaya girişiyorlar. Bunlarla muhatap olmaya değmez. “Kötü söz sahibini tanımlar” deyip işimize bakıyoruz. Kendini çirkin sözlerle ifade edenlere ne diyebiliriz ki!

“Allah akıl fikir versin” duasında bulunduğumuz bu tür kifayetsiz muhterislere, altılı masanın bildirisindeki cevabı şu: “Milletimiz müsterih olsun! Bu karanlık günlerin bitmesine çok az kaldı. Bu topraklarda toplumsal kutuplaşma son bulacak; toplumsal barış hâkim olacak. Öfke ve nefret dili kaybedecek; nezaket ve karşılıklı saygı kazanacak.”

ROTAMIZ BELLİ

TÜRKİYE’NİN imkânlarını yağmalayanlar altılı masayı sığ bir alana çekmek istiyorlar. Aylardır altılı masanın cumhurbaşkanı adayını açıklaması için yırtınıyorlar. Zaten siyasi tansiyon yüksek! Seçim tarihi duyurulmadan aday belirlemek gerilimi artırır, kısır çekişmelere yol açar. ABD’de adaylar seçimden üç ay önce açıklanıyor. Seçim sath-ı mâiline girilmeden aday açıklamak dereyi görmeden paçayı sıvamaya, davul gelmeden oynamaya başlamaya benzer. Altılı masa, bu oyuna gelmedi.

Altılı masanın son toplantısı Saadet Partisi’nin ev sahipliğinde gerçekleşti. Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, liderlere teşekkür etti. Haftalık basın toplantısında, “Aynı gemideyiz” diyen Hükümet’in Türkiye’yi getirdiği noktayı vurguladı: “Deniz bitti. Gemi durdu. Duran gemi artık gemi değildir. Türkiye, Titanik gemisine benziyor. Gerekli tedbir alınmazsa farklı sonuçlar doğuracak. Bu gemi hepimizin sorumluluğunu artırdı.”

Temel Karamollaoğlu, Türkiye’nin rotasını çizdi: “Rotamız 85 milyon olarak ‘Hep birlikte güzel yarınlara’ ulaşmaktır. 6 ay sonra bugünden daha güçlü olacağız. İktidar sorumluluğunu hissetmiyor. İktidara aday olmanın sorumluluğunu omuzlarımızda hissederek, çalışmalarımızı kuyumcu titizliği ile yapıyoruz.” (24.8.2022)

İsraf, yolsuzluk, rüşvet iddialarıyla çalkalanan; virüs, kriz, hayat pahalılığı girdabına kapılan; Türkiye’den kaçmak isteyen vatandaşlarımız için büyük bir ümit ışığı oluştu. Korku ve ümitsizlik dağları hızla yıkılıyor. Seçimler yaklaştıkça ümitler artıyor. Millî Görüş, her zaman “Türkiye’nin teminatı” oldu. İçinde Saadet Partisi’nin bulunduğu oluşum Türkiye’nin en büyük güvencesidir.