Daralan bir zamanın içindeyiz. Karabasanlar Müslüman milletinin üzerine abanmış. Dört bir yandan kuşatılmış. Oysa İslâm milleti bu karabasandan kurtulmanın yollarına bakmıyor. Karanlığı dağıtacak bir hamlede bulunmuyor. Üzerindeki ataleti, tembelliği atmıyor. Nedense olumsuzluklara razı gibi eli kolu bağlı duruyor.

Ey İslâm ümmeti selam size.

Siz dünya milletleri içinde en şanslı olanısınız. Kurtulmuş bir milletsiniz. Kurtulmuş olmanız varlık bilincinizdir. Bu yeterli midir, değil. Asıl önemli olan yeniden İslâm milleti olma bilinciyle var olmanızdır.

Ey İslâm milleti kavmen farklı olabilirsiniz. Irklarınız, renkleriniz ayrı olabilir. Bir millet olma bilinci içinde yüreklerinizdeki sevgi, içtenlik ve bağlılık hemen bütün zorlukları ve karanlıkları aşmanız için yeterlidir. Arada küçük bahaneler var, bunlar nedense çok abartılıyor. Siz ki büyük bir milletin ruh bilincini oluşturan renk ve kavimlerin, ırk ve meşreplerin bir üstünlük olmadığı bilinciyle var oldunuz. Siz ki bir köle olan siyahî Habeşli Bilâl’in Sevgili efendinin müezzini olma onurunu yaşamış bir ruha sahipsiniz. Siz ki gene Sevgili Efendimizin işaret buyurduğu gibi bir siyahînin, bir kölenin sizin halifeniz olabileceği erdemine sahipsiniz.

Arap, Türk, Acem, Kürt, Boşnak, Berberi, Peştu, Çeçen gibi yeryüzündeki nice kavim ve renkleri bir hamurda yoğuran bir ruha sahipsiniz. Siz, bir kavmin diğerinden üstün olmadığı güzelliklerini tarih boyu yaşadınız. Siz ki nöbet sırası veya sorumluluk sırası size geldiğinde İslâm milletine öncülük ettiniz. Tarık bin Ziyad oldunuz, Sultan Alpaslan, Sultan Selahaddin, Sultan Fatih oldunuz. Amr b. As oldunuz, Hz. Ömer oldunuz, Hz. Ali oldunuz. Siz ki yeryüzünü ışıtan, soluk aldıran bir millettensiniz.

Aranıza fitne tohumları ekildi. Her kavmin diğerine üstünlüğü söylendi. Bu, kavim kabile ve her ne ise hoşunuza gitti. Şeytanın büyülü iğvasına kapıldınız. Her biriniz kendinizi diğerinden üstün gördünüz. Araplara necip millet dendi ve bunun üstünlüğü ihsas ettirildi. Bu kavimde hem Sevgili Peygamberimiz seçkin, kutlu bir kul olduğu gibi hem de Ebu Lehep ve benzerleri gibi azgınların olduğu unutuldu.

Batıdan içimize sindirilenlere kendimizi kaptırdık ve onların bir parçası olmayı yeğledik. Kardeşlik hukukumuzu, bilincimizi, sevgimizi ve aşkımızı ortadan kaldırdık. Kavimlerimizin üstünlük duygusuyla millet olma bilincimizi yitirdik. İslam öncesi pagan, karanlık dönemleri tercihe yöneldik. Oysa biz İslâm ışığı ile yol aldık, var olduk ve tek bir millet olduk.

Ey İslâm milleti. Üzerine abanmış olan bu talihsizlikleri ortadan kaldırmak senin ellerinde. Özelde Türkiye sınırları içinde bulunan Müslüman milleti, siz azınlıkların, Batı’ya ruhlarını kaptırmışların, şeytanı ruhunda taşıyanların büyülü aldatılmışlıklarını bir kenara bırakın. Siz bir millet olduğunuzu, birinizin diğerinden üstün olmadığınızı anımsayın. Türk, Kürt, Laz, Zaza, Abaza, Çerkez, Acem, Arap bu sınırlar içinde yaşayan her kavim bir tek milletsiniz. Aranızdaki küçük ayrıntıları yok sayın. Buluşma merkezleriniz ve noktalarınız mutlaka vardır. Birlikte olmanın bahanelerini oluşturun. Ne Türkçü, ne Kürtçü, ne şucu ne bucu olun. Siz bu küçük oluşların peşinden koşarsanız yok olursunuz. Bu da emperyalizmin işine gelir. Şu sıralar yaşadıklarımız ortada. Müslümanlar üzerinde oynanan oyunlar bin çeşit, bin danışıklı, bin hile ve desiseli.

Ey ümmet birbirinizin kanını dökmekten ne zaman vazgeçeceksiniz. Birbirinizin cesetlerine işkence yapmaktan ne zaman uzak duracaksınız. Siz birbirinizi öldürdükçe sevinç çığlıkları atmaktan ne zaman vazgeçeceksiniz. Siz her annenin yanan yüreklerinin acılarını ne zaman dindireceksiniz. Kim, demeden, ben mi demeden ilk adımı siz atın. Şu partilerin oy çıkarlarının hesaplarını boşa çıkarın. Bir millet olun, aşk ile birbirinize sarılın. Hadi ne duruyorsunuz