Bu ikinci seslenişim Gazze’nin çocukları için, onlar adınadır seslenişim. Oynanan büyük oyunun farkında olmayan, olmak istemeyenler için de bir uyarıdır. Büyük İslâm milletinin uykulu hâlinden uyanışı içindir. İki yıla yaklaşan bu büyük felâkette, o masum çocukların, yakınlarının, sivillerin ve kadınların yok oluşunun, edilişinin, kalanların daralan zamanları içindir bu çırpınışım.

Bahaneler üreten, sadece belli kesimlerin hamaset ile slogan atma zamanı çoktan geçti. Köpürmeler, höykürmeler, tafra atmaların bir yararının olmadığının iki yıla yakın zamanın en somut göstergesidir olanlar.

Bir milletin uyanışını sağlayan fırsatlar oluyor, bunları boşa çıkarmayalım.

Olanlara dönüp bakıldığında artık Suriye Devlet Başkanı Siyonizm’in oluşturduğu Abraham çetesi içinde yerini almış bulunuyor. Diğer Arap liderleriyle birlikte. Ortada Trump, yanında Netanyahu ve diğer Arap liderlerin arasında yerini almış bulunuyor. Tesettürlü bir eşi, sakallı bir Ahmet eş-Şara. Başı dik olarak orada onların arasında. İsrail bulvarlarında yer alan bu portrede yer alması İsraillilere bir güvence olsun içindir.

Suriye işgal edildi, Lübnan Hizbullah’ı etkisiz kılındı. Ondan önce birçok mücahit lider ABD ile Siyonizm iş birliği ile ortadan kaldırıldı. İsmail Heniye, Reisi, Nasrallah ve diğer liderler önce bertaraf edildi. Bu işlem tamamlandıktan sonra Siyonizm gene emperyal destekle İran’a saldırdı. Beklenmedik bir zaman değil, beklenen bir zamanda oldu bu. Aylar ve hatta yıllardır söylenegeliyordu. Siyonizm saldırdı.

Ne yazık ki, Türkiye’de kendilerini ehl-i sünnetin temsilcisi sayan zevatın, sakallıların, cübbelilerin, akademisyenlerin, profların, yazan çizenlerin, kerli ferli adamların, kendilerine filozofluk biçenlerin, medya köşe tutucularının yıllardır dillerine doladıkları bir “tiyatro oyunu” ve saçmalığını dillerinden düşürmediler. Göz göre göre, öldürülen onca üst düzey komutanların, bilim insanlarının, yöneticilerin, bombalanan yerlerin, önemli merkezlerin bu oyunun bir gereği olduğunu söyleyenlerin hezeyanlarına tanık olduk. Kendileriyle sınırlı kalsa “eyvallah” der geçilir. Peşlerinden sürükledikleri kitlelerin de kendileri gibi düşündüklerine ne yazık ki tanık olduk. Çok saldırgan bir dil ile…

Savunma hakkını kullanan İran’ın her saldırı sonrasında gösterdiği direniş ve dirayet ile büyük bir başarı elde etmesine karşın bunu küçümsediler. Burun kıvırdılar, dalga geçtiler. Füzeler için teneke parçası bile dediler. Oysaki İsrail, hayatının şokunu yaşıyordu. En can alıcı yerler füzeyle vuruluyordu. Hayfa ve diğer limanlar, havaalanları, borsa gibi en değerli kurumları yerle bir oluyordu. Bunu bile sanki halüsinasyon gibi algıladılar. Günlerce sığınaklardan başını çıkaramayan İsrail halkının paniğini, ülkesini terk edip Güney Kıbrıs’a sığınanları da sanki bir tiyatro oyununun gereğiymiş gibi algıladılar.

Asıl vahim tarafı güya İran, sırf Gazze’deki katliamı, yaşananları göz ardı kılmak için bu oyunu oynuyormuş, oyunun bir gereği gibi sundular. Utanmadan, sıkılmadan, hayâ etmeden olan bitenlere karşın aynı dille söylenmeye hâlâ devam ediyorlar.

İsrail, ilk kez bu kadar büyük bir darbe almışken, itibarı yerle bir olmuşken, dünya kamuoyunda rezil duruma düşmüşken ateşkese uymak zorunda kalmıştır. Bile bile uymak zorunda kalmıştır. Çünkü sonucun kendilerinin aleyhine daha vahim olacağını görmüşlerdir.

Bundan böyle Yahudiler rahat bir psikoloji içinde olamayacaklar. Başlarına her an herhangi bir durum olacağından kuşkuları yoktur.

Siyonizm rahat durmayacak, belki de daha büyük bir saldırı için hazırlanacaktır. İran artık Müslümanlar adına iyi bir örnek ortaya koymuştur. Sevindirici gelişmeler olmuyor değil. Suudi Arabistan Genelkurmay Başkanı ile İran Genelkurmay başkanları bir araya gelmişlerdir. İran Cumhurbaşkanı ile Azerbaycan Başkanı Aliyev, iki Azeri lider de bir araya geliyorlar. Bundan sonrası artık halklar düzeyinde de bir araya gelinmeli.

Not ve düzelti: Önceki yazımızda Dünya Müslüman Âlimler Birliği Başkanı Yusuf el-Kardavi olarak yazmıştık. Söz konusu kişi; Prof. Dr. Ali Muhyiddin el-Karadaği olacak.