Bismillâhirrahmanirrahîm;
OĞUZHAN Asiltürk ağabeyin vefatının üzerinden 2 yıl geçti. Millî Görüş davasında, Erbakan Hoca’dan sonraki 2. isimdi. İTÜ’de Erbakan Hoca’nın talebesi oldu. Erbakan Hoca’nın başlattığı Millî Görüş hareketine ilk katılanlardandı. Ölünceye kadar da bu kutlu davada cihat niyetiyle çalıştı. Hep liderin yakınındaydı. Hakkı üstün tutma davasından bir an olsun vazgeçmedi. Davasına ve liderine sadık kaldı.
Lider ve yöneticilerin danışman ve yakın çalışma arkadaşlarının fonksiyonu büyüktür. Onları vezir de ederler, rezil de! Erbakan Hoca’nın en yakınındaki çalışma arkadaşları çok güzel bir imtihan verdiler. Liderin etrafında adeta bir kale oldular. Davanın içine virüs girmesine fırsat vermediler. İnandılar, hak yolda sebat ettiler. Dünya durdukça unutulmayacak bir sadakat ve vefakârlık örneği ortaya koydular.
Vefat edenlerden Oğuzhan Asiltürk, Süleyman Arif Emre, Şevket Kazan, Fehmi Cumalıoğlu, Ali Oğuz, Abdullah Tomba, Ahmet Tekdal, Fehim Adak, Cevat Ayhan; Avrupa’da görev yapanlardan Dr. Yusuf Zeynelabidin, Osman Yumakoğulları bu nasipli insanlardandı. Bugün hayatta olanlardan Recai Kutan, Yasin Hatiboğlu, Lütfi Doğan ve Temel Karamollaoğlu bize Erbakan’ın emaneti ve onu hatırlatan nasipli insanlar! Temel ağabeyin aktif çalışıyor olması Millî Görüşçülerin büyük kazancı!
Daha burada sayamadığımız nice insan Millî Görüş davasını bugünlere taşıdılar. Erbakan Hoca’nın “yol arkadaşı” oldular. Yol oldular, yürüdük; köprü oldular, üzerlerinden geçtik. Her birine büyük minnet borcumuz var.
ERBAKAN’IN GÖZDESİ
ERBAKAN Hoca’nın en yakınında tuttuğu öncülerden her birinin güzel ve farklı meziyetleri var. Oğuzhan Asiltürk’ün kılı kırk yaran ölçüde akidesi sağlamdı. İnancında tavizsizdi. İstişare sırasında görüşlerini açıkça söyler; hükmettikten sonra liderin kararına tereddütsüz uyardı. Erbakan’ın yanında farklı bir yere sahipti. Erbakan bir program öncesi konuşma metni hazırlar; konuşmaya geçmeden önce, bir de Oğuzhan Asiltürk’ün gözden geçirmesini isterdi.
Oğuzhan Asiltürk İçişleri ile Sanayi ve Teknoloji bakanlıkları yaptı. Aldığı görevlerin hakkını verdi. Kitap okuyanlara takibat yapılmasını önledi. Adalet Bakanı Şevket Kazan ile birlikte “Müstehcen Neşriyatla Mücadele Kampanyası” başlattılar.
İçişleri Bakanlığı döneminde Kıbrıs Barış Harekâtı yapıldı. ABD, Türkiye’nin büyük zaferinden çok rahatsız oldu. Türkiye’ye silah ambargosu koydu. İçişleri Bakanı Oğuzhan Asiltürk de, ABD’nin Türkiye’deki bütün askerî üslerini kapattı. Bu, Cumhuriyet tarihinde bir ilkti. “ABD ne der?” anlayışını yıkan cesaretli ve dirayetli bir karardı. Türkiye’nin “bağımsız bir ülke” oluşunun cihana ilanıydı.
Muhterem Asiltürk, bakanlık görevleri sırasında kabına sığmayan bir hatipti. Manevra gücü yüksekti. Konuya çabuk intikal eder, çözüme odaklanırdı. Stratejik olaylarda görev aldı. Pürüzsüz ve etkileyici konuşurdu. Çeşitli aralıklarla 7 kere ciddi kalp ameliyatları geçirdi. Hareket kabiliyeti azaldı. Yavaş konuşur duruma geldi. O, bu durumunu da çok iyi değerlendirdi. Tebliğ ve davetçiliğini öne çıkardı.
DAVETÇİLİĞİ
OĞUZHAN Asiltürk, Erbakan’a ve davaya bayrak açanlara karşı sağlam ve net duruş ortaya koydu. Davanın esas ve ölçülerini hatırlattı. Liderin yıpratılmasına fırsat vermedi. Millî Görüş’ün prensiplerinden sapmasına engel oldu. Bu sebeple ayrılıkçılar muhterem Asiltürk’ü pek sevmezdi. Numan Kurtulmuş döneminde, “Temel Esaslarımız” unutulmasın, diye bir ekiple Anadolu’yu dolaştı. Millî Görüşçülere davanın esaslarına uymaya çağırdı.
Millî Görüş davasını “Nuh’un gemisi”ne benzetir; bütün insanlık için ‘kurtuluş kapısı’ olarak görürdü: “Millî Görüş demek, insanlığın saadeti için bütün gücüyle cihat etmek demektir” derdi. (Hakka Sahip Çıkmak, MGV Yay. 4. Baskı, Sh. 21)
Davetçinin usul ve üslûbunu analiz ettiği şu ayetin açılımını ondan defalarca dinledim: “Rabbinin yoluna hikmetle, güzel öğütle çağır ve onlarla en güzel şekilde mücadele et. Şüphesiz Rabbin yolundan sapanları en iyi bilendir. O, doğru yolda olanları da en iyi bilendir.” (Nahl, 125)
“Hep birlikte Allah’ın ipine sımsıkı sarılmayı” emreden Âl-i İmran, 103. ayetini açıklarken; “Ayetin emrini yerine getirmek için birlik ve beraberlik ruhuyla, tefrika yapmadan, ayrı baş çekmeden, Allah’a güvenerek, ibadet aşkıyla cihat eder” (A.g.e., Sh. 47) ifadesini kullanır.
Erbakan Hoca liderliğindeki Millî Görüş öncüleri bize sarsılmaz, kalıcı bir dava emanet ettiler. Allah onlardan razı olsun! Ölenlerine Allah’tan rahmet; hayatta kalanlarına cihatla geçen ömürler diliyorum. Vefat yıldönümünde muhterem Asiltürk’ü rahmetle anıyorum.