İnsan da diğer canlılar gibi canlıdır, topluluk hâlinde yaşar.

İnsan topluluğunun diğer canlı topluluklarından farkı vardır. Diğer canlılar aynı mekanda yerleşmiş durumdadırlar. Uzaktan haberleşme imkanına sahip değildirler. Oysa, insanlar uzaktan birbirleriyle ilişki kurabilmekte, bu sayede topluluklarını büyütebilmektedir. Bu sebeple insan toplulukları ile hayvan toplulukları arasında büyük farklar vardır.

İki topluluk arasındaki farkların neler olduğunu hatırlayalım.

1.

Hayvan toplulukları konmuş kurallara göre yaşarlar, kendileri kural koyamazlar.

Oysa, insan toplulukları önce kuralları kendileri koyarlar, sonra o kurallarla yaşarlar. Gerektiğinde kuralları değiştirebilirler.

2.

Hayvan topluluklarında iç içe örgütlenme yoktur.

Oysa, sivil insan toplulukları ocak, bucak, il, ülke ve insanlık olarak örgütlenmişlerdir.

Ordular da manga, takım, bölük, tabur, alay, tugay, kolordu, ordu şeklinde iç içe örgütlenmişlerdir.

İnsanlar toplulukları arasında böyle bir örgütlenme olmazsa, o zaman ne devlet ne de ordu olur.

3.

İç içe örgütlenmenin mânâsı şudur: Her alt topluluk kendi iç işlerinde bağımsızdır, kendi iç işlerini kendisi yapar. Ortak işlerde ise üst kuruluşun üyesi olur. Yani, insanlarda tüzel kişilik vardır ve bu tüzel kişiler üst kuruluşların kişileridir. İnsan fert olarak da kendi kişiliğini koruyarak bu topluluğun üyesi olur.

İnsan kurallar içinde özgürdür. Özgürlerin ve özgürlüklerin oluşturduğu topluluk yargı üstünlüğü ile korunur. Hakemlerden oluşan yargı sayesinde üyeler kişiliklerini koruyarak topluluklarını yaşatırlar.

Bu gibi durumlar hayvan topluluklarında yoktur.

4.

İnsanlar yeryüzünü imar ederek birlikte yaşarlar. İnsanlar birbirlerinden uzak olan üyeler arasında birliği sağlamak için kara, deniz, demir ve hava yolları inşa etmişler; su, pis su, gaz ve petrol boruları döşemişler; radyo, televizyon, telefon ve cep telefonu bağlantıları sağlamışlardır.

Ayrıca, elektrik enerjisi nakil hatları ile birbirlerine ulaşmışlardır.

Kur an bunlara sebilullah , buralarda çalışanlara da ibnü s-sebil demektedir.

Her kuruluş kendi topraklarını kendisi değerlendirir, kullanır ve yaşar. Diğer komşu kuruluşlarla ve merkezlerle alışverişte bulunur. Böylece kendi içinde bağımsız olur, ama daha geniş kuruluşun da parçası olur.

*

Elektrik keşfedildikten sonra insanlık âlemi aşağıdaki aşamaları geçirdi.

1.

Her belde kendi elektriğini kendisi üretti ve halkına dağıttı.

Özel firmalar elektrik üretse bile sadece belde içinde dağıttı.

2.

Elektrik önceleri sadece aydınlatma aracı iken, bugün hava gibi hayatımızın her noktasına girmiştir.

Eskiden suyun bulunduğu yerde hayat vardı, şimdi elektriğin bulunduğu yerde hayat vardır, çünkü elektrik sayesinde su da temin edilmektedir.

3.

Beldelerin üretip tükettiği elektrik artık değişik yerlerde üretiliyor Beldeler arası, bölgeler arası, uluslar arası, hattâ kıtalar arası hatlarla elektrik santralleri birbirine bağlanmış durumdadır. Dayanışma içinde tek kaynaktan beslenir olmuşlardır. Henüz bu birlik tam olarak sağlanamamıştır, ancak ona doğru gidilmektedir.

4.

Türkiye de 1950 den beri bu hususta çekişme vardır.

Ekonomik bağımsızlıklarını kaybetmek istemeyen beldeler ve kuruluşlar, kendi elektriklerini kendileri üretip tüketmeyi istemekte, bu yönde çaba sarf etmektedirler

Sömürü sermayesi ise dünyayı tek şebekeye bağlamak istemektedir ki, bu sayede:

-Hem kendi tekel idaresinde istediği şekilde halkı sömürebilsin;

-Hem de tek dünya devletini kurduğu zaman istediği evin, istediği semtin, istediği ilçenin, istediği bölgenin, hattâ istediği kıtanın elektriğini kesebilsin ve baskı altına alabilsin...

-Daha önemlisi, çok kolay olan sabotajları istediğinde ve ona göre gerektiğinde gerçekleştirebilsin.

Mesela, İran ın kendi enerji hatları olmasa, santralleri olmasa, zalimlere karşı bugünkü atom enerjisi direnmesini yapabilir miydi Emperyalistlerin elinde olsa, İran ın elektrik santrallerini ve enerji nakil hatlarını basit elektronik cihazlarla mefluç hâle getirir, İran halkı birkaç hafta içinde kırılıp helâk olurdu...

Bu çekişme ve çatışmalar adil bir dünya düzeni kuruluncaya kadar sürüp gidecektir

Yarın, bu önemli enerji meselesinin daha başka boyutları ve Adil Düzene göre çözümü üzerinde duracağım