Türk televizyonlarının program koordinatörlerinin izleyicilerin önüne koydukları kalitesiz yapımlarla ilgili olarak öne sürdükleri tez şudur: “Ne yapalım reytingler böyle! İzleyici talep ediyor, biz de veriyoruz”…. İşte, programcılığın kısır döngü içine girmesi ve kalitesizliğin her yönüyle ekranlara hakim olmasının temelinde bu sakat anlayış vardır.

Çünkü, televizyonlarımızın reytingini ölçen sistem ta başından yanlışlarla doludur. Bu sakat anlayışın ortaya koyduğu verilerle hareket edenler de, yeni bir format üretme, yeni bir anlayış getirme, ekranları güzelleştirme gibi bir niyet içine sittin sene girmeyeceklerdir.

Format üretmek bu kadar mı zordur? Konu bulmak, program üretmek, dizi senaryosu ortaya koymak bu kadar mı zordur?

Reyting canavarı televizyon kanallarına bakınız… Hepsi birbirinin taklidi programlar…Hepsi birbirinin taklidi diziler…. İffeti değil şehveti başrole koyan, insanların maraz meraklarına hitap eden, tuzu kuru ailelerin gayri meşru ilişkilerini ele alan birbirinden saçma ve ahlakı yerle bir eden anlayışı içselleştiren yapımlar. Türk televizyonlarına nizamat vermek, ekranlardaki rezilliklere ceza vermek, düzenlemek için kurulan Radyo Televizyon Üst Kurulu da bu kepazelikleri izlemekten başka bir şey yapmıyor!

Televizyon ekranlarında, hem de çoluk çocuğun ekran başında olduğu saatlerde yaşanan iffetsizliklerle ilgili olarak televizyonlara yapım üreten vatandaşların söyledikleri şuydu: “Burası Türkiye…. Burada demokrasi var…Bu tür yaşantı tarzına da herkesin hoşgörülü olması lazım”….

Neye hoşgörülü olacağız? Amcasının karısına yan gözle bakan yeğenin, ahlaksızca ve pervasızca yaşantısına mı? İki kız kardeşi aynı anda idare etmeye çalışan iffetsiz ve uçkur düşkünü vatandaşa mı? Bu nasıl anlayıştır? Bu nasıl bir ahlak atmosferidir? Nerede kaldı, Türk aile yapısını korumayla ilgili RTÜK’ün amir hükümleri?

Dizilerin senaristleri, aşk-meşk yalanlarıyla önümüze kocaman bir ahlaksız dünyanın tüm pisliklerini seriyorlar. Normal şartlar altında, herhangi bir Türk ailesinin başına geldiğinde, bu tür bir ahlaksızlık, en basit şekliyle, aile faciasına yol açar. Ama, maalesef, Türk televizyonlarını kalitesizliğe mahkum eden reyting ölçer kuruluşun verilerine göre, insanlarımız bu rezillikleri ekran başına çivilenerek izliyorlar…. Keyif alıyorlar, bu ahlaksızlıklardan utanmıyorlar…

İki Cihan Serveri Hz. Muhammed (sav) Efendimiz, bir hadisi şeriflerinde, “Utanmıyorsan, dilediğini yap” buyurmaktadır.

Utanmak, arlanmak ahlakın temel direğidir….Ekran başında bu rezillikleri izleyenlerin ar damarını çatlatan bu tür yapımlarda, üstüne üstlük bu kepazelikleri oynayanlar milyarlarca lirayı da cukka ediyorlar…

Türk halkının ar ve namus duygusunu payimal etmek için antiçmiş bu tür yapımlarla ilgili en kısa zamanda geniş çaplı bir sosyolojik araştırma yapılması gerekiyor.

Nereye gidiyoruz? Atalarımızın her duvara astığı bir hilyeyi hatırlatmamız gerekiyor, galiba:

“Edep ya hu”

Allah (cc.) Resulullah (sav) Efendimize hitaben, “Sen ne güzel ahlak üzerinesin” buyuruyor. İki cihan serveri Peygamberimiz Hz. Muhammed (sav) de “Ben güzel ahlakı tamamlamak üzere gönderildim” buyurmaktadır. Bir toplumu bitiren, çürüten, yerle yeksan eden ekonomik veya siyasi mülahazalar değildir.

Bir toplumu bitiren şey ahlaksızlıktır, edep yoksunluğudur. Türk televizyonlarını izleyen ahlaksızlıkta zirve yapmış Avrupalılar bile, “Biz bile bu noktada değiliz” diyerek esef duyuyorlardır. Cennetmekan Erbakan Hocamızın kurduğu ve yürüttüğü bütün siyasi hareketlerde “Önce ahlak ve maneviyat” düsturunu iyi okumamız, iyi anlamamız ve toplumun dinamiklerine doğru şekilde yerleştirmemiz gerekiyor.