Osmanlı Devleti yıkıldıktan sonra denetim Batı

ülkelerinin eline geçti. Batı, Haçlı emperyal ruhla kendilerinden güçsüz

ülkelerin üzerine abandı, sömürdüler. Sömürüde sınır tanımadılar. İnsanlığın

zararına olacak ne varsa meşru olarak pazarladılar. Silâh sektörü bunun başında

geliyor.

Tüketim ile insanlığın kanını emiyorlar. Hayatın bütün

alanlarını kuşatmışlar.

İslâm coğrafyasına husumetleri çok yönlü. Bir yanıyla

Müslümanları sindirmek, onları asimile etmek bir yanıyla da sahip bulundukları

kaynakları ele geçirmek. Geçen yüzyılın son yarısından itibaren bütünüyle

Müslümanların üzerine abandılar. Soluk aldırmadılar.

Yakın zamanda ise çok parçalı olan İslâm coğrafyasını çok

daha küçük parçalara ayırmak, Müslümanları birbirine düşürmek gibi bir yol

tutturdular. Müslümanlar arasındaki çatışma ile gerilimleri tırmandırdılar.

Kavmiyetçilik, ırkçılık yoluyla büyük bir mesafe alındı. Arap Baharı diye

tanımlanan süreçte ise büyük bir dalga oluşturuldu. Fiilen Libya işgal edildi.

Tunus, Mısır gibi ülkelerde demokrasi oyunu oynandı, sonra da oyunun kuralını

değiştirdi, kendilerine özgü Sisi öncülüğünde darbeli bir demokrasi

uygulamasına geçildi. Bununla yetinilmedi Yemen, Suriye ve Türkiye dâhil olmak

üzere yeni bir süreç başlatıldı.

Libya işgalinde Fransa ile İtalya başrolde yer aldılar.

İngiltere zaten baştan beri ABD-İsrail üçgeninin bir parçası.

Dünyayı bunalıma sürükleyen Batı. Terör örgütlerini

besleyen ve büyüten Batı. Afganistan işgali sırasında el-Kaide yi besleyip

büyüten Batı. Türkiye Suriye bataklığına sürüklendi, muhaliflere fiili destekte

bulunuldu. Bu kaosun içine Türkiye de çekildi. Tırmanan terörün bir nedeni de

budur. Suriye den şu sıralar 8 milyonu aşkın evlerini barkların terk ederek

yeryüzünde süründürülüyor. Bu insanlar Batı nın kapılarına sürüklendi. Bununla

hem Müslümanların onuru yerle bir ediliyor hem de kendilerine muhtaç hale

getiriliyor.

Terör olayı Batı nın üslubu ve tarzı.

Müslümanlar ise kapana sıkıştırılmış hayvanlar konumunda.

Onlar da can havliyle en olmadı yollara başvurmada. IŞİD ya da DEAŞ diye

tanımlanan örgüt öyle kendiliğinden oluşan bir hareket değil. El-Kaide den

sonra bu örgüt hazırlandı. Bu kadar zamanda nasıl olur da bu kadar büyüdü,

onları besleyenler kimdi diye sorulmuyor.

Fransa daki patlama insanlık için zor bir durum.

Öldürülen her insanın acısını duyar ve yaşarız. Benzer acıyı yeryüzünde kime

olursa duyarız. Ne yazık ki Batı kendi insanını insan olarak sayıyor ama

kendileri dışındakileri hiç de insan olarak konumlandırmıyor. Irak ta ölen

insan sayısı üç milyona yaklaştı. Batının zulmü Saddam a rahmet okutuyor.

Suriye de ölenlerin sayısı dört yüz bini buldu. Bu kadar insan perişan durumda.

Libya, Afganistan, Pakistan kan gölü. Batı bunları haz alarak izliyor ve daha

da ateşliyor ve körüklüyor.

Dünya en karanlık bir dönemi yaşıyor. Batı dünyayı kaosa

sürüklerken bundan kendisine de bir pay düşüyor. Kendi karanlığında boğuluyor.

Müslümanlara hayat hakkı tanımayan batı bunun acısın da

çekiyor.

Müslümanlar için temel ilke insanlıktır. İnsan derken

bunu kategorize etmiyor. Kur an da, Bir insanı diriltmek bütün insanlığı

diriltmek gibidir. Bir insanı öldürmek bütün insanlığı öldürmek gibidir hükmü

insanlık içindir.

Bugün insanlık ölüyor ve bunun sorumlusu da Batı dır.

Bugün insanlık bunalımda bir tek nedeni Batı dır.

Bugün Fransa da bir katliam varsa bunun sorumlusu de

Batı dır.

Müslümanların çok parçalı oluşu, birbirilerine hası oluşu

da Müslümanların en büyük vebalidir.