İnsan hayatta bir şeye karar verirken hangi etkenler

belirleyici olur Etken kararın büyüklüğüne göre değişkenlik arz etse

de etkileme açısından şiddeti aynı olabilir. En azından şiddet olması

hasebiyle küçük ya da büyük bir hasar meydana getirir. Yaşamımızdaki

küçük bir kımıldama, dalgalanma veyahut fiske bizi günlerce meşgul

edebilir. Burada, kımıldamayı olumlu, dalgalanmayı hem olumlu hem de

olumsuz ve fiskeyi sadece olumsuz algılarsak etki sürecindeki akımı

belirleme çabamız doğru anlaşılabilir. Çünkü yaşam biraz da bağlamlar

üzerinden hayat algısına giden yollarda ikdam, ikmal ve ikame edilmez

mi Çağrışımlar üzerinden fiilleri işlettiğimizi hesaba katarsak

bağlamlar namına bir başlangıç ya da sonuç fikrine ulaşabiliriz.

Çağrışım olmadan insan teki diğer insan ve canlılarla hatta cansızlarla

iletişime geçemez. Örneğin seni seviyorum cümlesi bir kadına -ki kadın

anne ise başka, sevgili ise başka, abla ise başka çağrışım gözenekleri

oluşur- söylendiğinde farklı, bir erkeğe -erkek, baba ise başka arkadaş

ise başka başkadır- söylendiğinde farklı çağrışımlar meydana

getirmektedir. Burada kastedilen cümlenin anlamı değil; cümlenin

anlamını da içine alan daha geniş bir çevrenden bahsediyorum.

Sorumuz şu: İnsanı bu dünyaya bağlayan şey nedir

Baktığımız yere göre değişir amenna, bunu bir tarafa bırakalım.

Baktığımız yer derken bakana vurgu yapılıyor. Oysa ben bakılanın icarına

konunun tam karşısına geçip yalın bir şekilde ama dünyanın çeşitli

hallerini de içine katarak insanda serbest dolaşım yapmak

taraftarıyım. Hayır efendim bunun liberallikle filan alâkası yok!

İnsanı bu dünyaya bağlayan; insanı bu dünyaya bağlayan şeylerden

ziyade insanın insanda ürettiği ısının ölçemezlik/ölçülmezlik

derecesidir. Ölçemezlik İki insan arasındaki bağı tamı tamına ölçecek

bir ısıölçere sahip değiliz. (Japonlar onu da icat etmiş gibi bir

espri, hayır gitmez burada.) Bu durum, bilinçaltının halleri gibi görece

pozitivist bir belirleme yahut kalbin istekleri gibi magazin kokan

mistiklikle açıklanamayacak kadar salınımlıdır. Sarkaç hem oraya hem

buraya varmaktadır. İki arada bir derede durumu değil bu. Sarkacın

varışlarından kendi kökünü besleyici besin elde etmesidir. İşi getirdik

yararcılığa bağladık. İyi mi. Hayır, hiç de öyle değil!

Şahsiyetinden nefret ettiğiniz bir insan neden olur olmaz yerlerde

aklınıza gelir Nefret uzaklığın dahası uzaklaşmanın disiplinli tanımı

değil mi Ama kişinin aklınıza gelmesi ise yakınlığın göstergesidir.

Disiplinli deyince duygunun disiplini olur mu sorusu akla gelebilir.

Nefret edilmesi için sağlam gerekçe olması gerektiğine göre bu gerekçeye

belli şeyleri belli orantıda genişliğine düşünerek sonuca varılmış

olmasından dolayı disiplin kavramıyla ilgi kurmak sanıyorum

kaçınılmazdır.

Etki, insanın ısı değerini üretir. Isı değerimiz ise hayatta

aldığımız kararların başat öğesidir. Hayatın kılcallarında hep onun

parmak izlerini görürüz.

Bir insan neden başka bir insanın hayatında çok önemli yer tutan bir

meseleye karşı çıkar Isı değerleri bir noktada kesişiyorsa -bağlamın

sonsuz kere tekrarı- evet neden Amacı varlığını ortadan kaldırmaksa

niye dost -ısı değerleri momenti- görünür Diyelim ki varlığını ortadan

kaldırdı eline ne geçecek Eline bir şey geçsin fakat dostluk Dostluk,

bu dünyada unutulmuşların yine bu dünyaya armağanıdır. Karşılıksız.

Yalnız, karşımızdaki kişi bizi kırmakla kendini kırdığını da bilmelidir.

Gelgelelim bu dostluk sahih değerler -ısı- taşıyor mu Çıkar

birlikteliği çıkarın bittiği anda sona erer. Ama buna dostluk diyemeyiz.

Şunu soralım; varlığı ortadan kaldırılmak istenilen varlığın varlığı,

ortadan kaldırmak isteyenin varlığına bir tehdit mi oluşturuyor Eğer

tehdit oluşturmuyorsa silmek de nerden çıktı Kim kimi siliyor!

Silebilir! Silmek, insan bir silgi mi ki -paspas manasına- eğer öyleyse

en azından benim nazarımda hiç hoş değil!

İnsan silemez; sadece sildiğini sanır... Sanmak da güzel bir şey gibi aslında. Ama sadece gibi...

Bir kere, insanın kaderi diğer insanların elinde değildir. İnsandaki

ısının şahsiyet dinamikleri diğer insanların tasarrufunda değildir.

Bizdeki her veri, perde arkasındaki hakikatin kadim uzantılarıdır.

Kaderin tecellisine hiçbir insan müdahale edemez. Bugün küçümsediğin

insan -ben kişisel olarak ömrümde herhangi bir insanı küçümsememişimdir,

en nefret ettiğim de bir insanı küçümsemedir- yarın eline su

dökeceğin biri olabilir. Tersi de, doğrudur... Bu her ikisinin de çok

örneği var...

Kararlarımızda sağlam durmamız, birbirimize dokunan ısının

değerlerindeki göstergenin ölçülemez olmasının gereğidir. Yoksa rüzgârı

arkasına alanları, bir gün gelir aynı rüzgâr önüne katar istemediği

yerlere sürükler. Sadece ısı hakikat... Gerisi rüzgâr!