Çınar ağaçlarını hepimiz biliriz. Yalçın tepelerin yalnız
hâkimleridirler. Onca badireye, şiddetli rüzgârlara hatta fırtınalara direnir,
kolay kolay yıkılmazlar.
Etrafındaki otların çevresini sarmasından rahatsız olmaz;
onların fazla olmasını, gölgesinde kalmalarını, esen rüzgârın şiddetine göre,
sağa sola eğilmelerini seyreder ama yine dik duruşunu bozmaz. Hatta bazen esen
rüzgâr o kadar şiddetli olur ki, bir kısım otlar köklerinden kopar ve kuruyup
giderler. Koca çınar olup biteni seyreder sadece! Otlar arada bir koca çınarın
yalnız kalmasına üzülüp, onun da kendi aralarına katılmasını arzu ederler ama
çınar bildiğinden şaşmaz. Onlara bir ağabey olarak öğütler verir fakat otların
öğüt dinlemek istemediklerini gördükçe üzülür fakat nasihat vermekten de geri
durmaz.
Otlar kendi dünyalarında mutludurlar. Bu mutlulukları,
fırtına çıkana kadar sürer. Her fırtına bir miktar otu köklerinden kopardıkça,
diğer otlar sıranın kendilerine geleceğini bilirler ama yine de yapacakları pek
bir şey yoktur. Her fırtına sonrası bir dahakine arkadaşlarımızı yedirmeyeceğiz
bir arada durarak fırtınaya direneceğiz diye birbirlerine söz verseler de; ilk
rüzgâr onları ürkütür ve şiddet arttıkça kopmalar da beraberinde gelir.
Mevsim hazana döndüğü vakit otlar kuruyup giderken, çınar
yalnızlığına devam eder. Kışı atlatır. Baharla birlikte yeni çıkan otlar yine
koca çınarı görürler ilk gözlerini açtıklarında. Ve bu devran böyle devam eder
gider
Kafamdaki delice sorular - 4
Ümmet şuurunda olan insanlar şimdi neredeler
Ayasofya nın açılması için Zincirler kırılsın Ayasofya
açılsın diyenler şimdi neredeler
Bu Hak davayı Erbakan Hoca gitse bile terk etmeyiz
diyenler şimdi neredeler
Komşum henüz siftah yapmadı. Siz diğer alacağınızı ondan
alın diyen esnaf şimdi nerede
28 Şubat sürecinde Hoca masaya yumruğu vurmalıydı
diyenler şimdi neredeler
Bahçemizde akan çeşmeden su içmek bize yaraşmaz diyenler
şimdi neredeler
Rüşvet alan da veren de mel undur tabelasını belediyenin
girişine asanlar şimdi neredeler
Milli Görüş yemini yapıp ilk fırsatta gemiyi terk edenler
şimdi neredeler
Minik bir tebessüm
Zeytinci Nasrettin
Nasrettin Hoca pazarda zeytincilik yapıyormuş. İki üç
sokak öteden az biraz tanıdığı bir kadın gelmiş.
Kadın: Zeytinin iyi mi
Hoca: Tadına bak.
Kadın: Ben orucum.
Hoca: Madem oruçsun al git iftarda ye parasını sonra
ödersin. Demiş ama sonradan düşünmüş Ramazan da olmadıklarını hatırlamış.
Hoca: Tuttuğun oruç ne orucu ki
Kadın: Üç sene önceden borcum vardı. Onları tutuyorum.
Hoca tam zeytini kadına uzatıyormuş ki vazgeçmiş.
Kadın: Biraz önce al git sonra ver diyordun. Ne oldu da
vazgeçtin
Hoca: Git kadın git! Allah a olan borcunu üç senede
ödüyorsan bize olan borcunu ne zaman verirsin kim bilir!
Kıssadan hisse: Borç ödemesi insan için önemli bir
vazifedir. Vakti geldiğinde ödenmesi gerekir. Bu borç ibadet borcu ise can
bedenden çıkmadan önce mutlaka geciktirilmeden zamanında ifa edilmesi
gerekmektedir.
İlgilisine notlar:
Bizim
davamızda kimse kendisi için yaşamaz. Herkes kardeşi için yaşar. Menfaati
öldürmenin en kolay yolu budur. Prof. Dr. Necmettin Erbakan