Bugün, 17 Ağustos 2022, Çarşamba…
Marmara Depremi olarak da bilinen depremin yıldönümü.
Marmara Depremi’nin büyüklüğü 7,4’tü.
Allah (C.C.) bir daha böyle depremler göstermesin!
***
“Bugün 17 Ağustos! Hatırlamak istemediğimiz gerçekler!” derken şunu demek istiyorum:
Zaman zaman burada sorduğum o soruyu, soruları tekrar tekrar sormak istiyorum;
* 17 Ağustos 1999 depreminden bugüne kadar geçen sürede neler yapıIdı, neler yapılmadı, neler yapılmalıydı?
* 7 ve üzeri büyükIükte yaşanacağı tahmin edilen İstanbul depreminde mevcut yapılara gerekli direnç gösterilebilecek mi?
* Yeni üretilen yapılar ne kadar güvenlidir?
* Kentsel dönüşüm uygulamaları nasıl yapılıyor? Yık-yap anlayışı ne kadar doğrudur?
* İstanbul’daki deprem toplanma alanları yeterli midir?
* En iyimser tahminde bile on binlerce İstanbullunun can güvenliği risk altındayken, aIınan önlemIer yeterIi mi?

BUNLARI HATIRLAMAK ÖNEMLİDİR!

Merkez üssü Kocaeli’nin Gölcük ilçesiydi…
Deprem, Kocaeli, Sakarya, İstanbul, Düzce ve Yalova’da büyük bir yıkıma neden oldu.
TBMM Deprem Riskinin Araştırılarak Deprem Yönetiminde Alınması Gereken Önlemlerin Belirlenmesi Amacıyla Kurulan Meclis Araştırması Komisyonu’nun Temmuz 2010 tarihli raporuna göre;
* “Depremde 17 bin 480 kişi hayatını kaybetti. 43 bin 953 kişi yaralandı. Yaklaşık 200 bin kişi evsiz kaldı. 66 bin 441 konut ve 10 bin 901 iş yeri yıkıldı.”
* “Depremden 16 milyona yakın kişi değişik düzeylerde etkilendi, 285 bin 211 konut ve 42 bin 902 iş yerinde hasar tespit edildi.”
* “İstanbul’da en fazla hasar Avcılar'da meydana geldi. Marmara Depremi’nde İstanbul'da 454 kişi yaşamını yitirdi. Yalova, Düzce ve Gölcük’ten kentteki hastanelere getirilen yaralılardan hayatını kaybedenlerle bu sayı 981’e çıktı.”

MUHTEMEL İSTANBUL DEPREMİ SENARYOSU!

7,5 şiddetinde bir deprem İstanbul’u nasıl etkileyecek? Araştırmalara göre;
* Gece meydana gelmesi halinde ortalama can kaybı 14 bin 150, ağır yaralı 8 bin 100.
* Gündüz meydana gelmesi halinde ortalama can kaybı 12 bin 400, ağır yaralı 7 bin 450.
* Çok ağır ve ağır hasar alacağı tahmin edilen bina sayısı: 48 bin.
* Orta ve daha üstü hasar alacağı tahmin edilen bina sayısı: 194 bin.
* Yıkılacağı tahmin edilen bina oranı: Yüzde 22,6.
* Oluşacak enkaz: 25 milyon ton.
* Kapanacak yollar: Yüzde 30.
* Hasar görecek içme suyu noktası: 463.
* Hasar görecek atık su noktası: 1.045.
* Hasar görecek doğalgaz noktası: 355.

DEPREM VERGİLERİ İÇİN TOPLANAN PARALARA NE OLDU?

17 Ağustos 1999 Marmara Depremi denilince…
Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu tarafından gündeme getirilen o sorular da çok önemli! Neydi o sorular, hatırlayalım;
* “17 Ağustos 1999 Marmara Depremi’nin ardından Meclis'te kabul edilerek toplanmaya başlayan deprem vergileri paraları ne oldu? Nerede bu paralar?”
* “Depremin yaralarını sarmak ve deprem güvenliğini sağlamak için alınan bu vergiler hangi amaç için kullanıldı?”
* “Deprem ülkemizin bir gerçeğidir. Artık bunun farkında olup, gerekli adımları bir an evvel atmamız gerekmektedir. Bizim alacağımız tedbirler artık gecikmeye tahammülü olmayan tedbirlerdir.”
* “Şu anda bile Sakarya'ya gittiğiniz zaman, aradan bu kadar zaman geçmiş olmasına rağmen, depremin izleri hâlâ var. Bu durum bizi endişeye sevk ediyor!”
* “Deprem olduktan sonra hayıflanmak, dizlerimizi dövmek, bundan sonra gerekli adımları atacağız diye üst perdeden konuşmak kimseye fayda sağlamaz.”
* “Şehir planları depreme göre yapılmalı, İstanbul bunların başında geliyor. Şehir merkezlerinde yoğunluk azaltılmalı, yüksek binalardan mutlaka kaçınılmalı.”
* “İstanbul bir depremle karşılaşsa en büyük sıkıntı trafikte yaşanır. Kimse İstanbul’dan çıkamaz, kimse İstanbul’a giremez. Otoparklar bunun için büyük şehirlerin en büyük meselesidir. Şimdiden tedbir alıp çözmezsek yarın çok geç kalırız.”
* “Deprem, algılarla değil, ciddi tedbirlerle üzerine gidilmesi gereken bir olgudur.”
* “İstanbul depremi diye bir deprem kaçınılmaz gibi görünüyor. Bugünden itibaren tedbirleri ona göre almalıyız. İstanbul’un nüfusunu artıracak yatırımlardan kesinlikle kaçınılmalı, insanların doğduğu yerde karnının doyması için gerekli tedbirler alınmalıdır.”
***
Bugün 17 Ağustos 2022… Marmara Depremi’nden bu yana 23 sene geçmiş! Neredeyse yarım asır...
Aradan bunca yıl geçti? Peki, ya yukarıdaki sorular ne zaman cevap bulacak?

BU NE PERHİZ BU NE LAHANA TURŞUSU!

Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı Burhan İşliyen şunları söyledi:
* “…Köylerde devletin tek temsilcisi olarak imamlar kaldı… İmamların, koruyucu hekimlik, elektrikçilik, tesisatçılık ve şoförlük bilmesi gerekiyor. Sürekli kendini geliştirmenin zorunlu olduğu bir meslek üretmeye çalışıyoruz. Bu da sürekli meslek içi eğitimlerle çağın gereklerine kendimizi hazırlamamızı zorunlu kılıyor. Bir araya gelip de kaynaşma ve dayanışmayı artırmamız için milletin birlik beraberliğini artırmak için zorunlu bu, zorunlu hale geliyor. Bunun için hizmet içi eğitim kursları düzenliyoruz...”
Bu cümlelerde ne var diyeceksiniz?
Kimileri bu cümlelerden fena halde alınmış!
Oysa...
* "Din görevlileri kendilerini geliştirmeli..."
* "Din görevlileri çağa ayak uydurmalı..."
* "Din görevlileri toplumla iç içe olmalı..."
* "Din görevlileri halkın derdinden anlamalı..." diyenler aynı çevreler değil mi?
* Bu malum çevreler yıllarca din görevlilerini "kara cahil!", "yobaz!", "softa!", "yüzü turşu satan cübbeli, çember sakallı, kendilerince itici!" olarak göstermediler mi?
Sormak gerekmiyor mu? Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu!
* Haa… Köy okullarının kapatılması, köylerin boşaltılması meselesine gelince… Yüzde yüz haklı bir eleştiri… Zira, bu köşede köy ilkokullarının yeniden açılması gerektiğini mütemadiyen yazanlardanız…