Gezmekle gösteri yapmak arasındaki fark nedir İsmi Gezi

Parkı olan yerde gösteri yapılabilir mi Gösteri merkezleri gezilebilir mi

Soruları artırabiliriz ama önemli olan çözümleri artırabilmektir. Taksim,

maalesef üst üste koyulan yanlışların toplamı olmuştur. Bu yanlışlar, sadece

bir hafta sonu gerçekleşen yanlışlar değil, yönetim mantığımızın ve mevcut

sistemin yanlışlarıdır.

Olaya önce çevreden yaklaşalım. Bugün birkaç ağaç,

İstanbul için büyük önem arz ediyor çünkü nerdeyse saksıdaki toprağa iskân

verilmiştir. İstanbul, yaşanabilir bir şehir olmaktan hızla uzaklaşmaktadır.

Fidan dikmekle bu sorun çözülemez, eldekini korumak gerekiyor. Bu şu demek:

Eğer ikinci köprü yapıldığında gerekli tedbirler alınabilseydi bugün üçüncü

köprünün temelini atmak zorunda kalmayacaktık. Dünya İstanbul u çılgın

projeleri ile konuşadursun İstanbul halkı nefes almakta zorlanıyor.

İkinci mesele, tarihtir. Topçu kışlasını yapmak

tarihimize karşı bir görevi yerine getirmek olabilir. Ama tarihimize bu kadar

bağlı isek önce Ayasofya yı açmalıyız. Ve tarihe saygı, onu hiçbir şeyle

eklemlendirmeden yerine getirmeye bağlıdır. Hem kışla hem AVM tartışması bile

konunun sulandırılması için yeterli olmuştur. Herkes bilir ki; devlet erkânı

sulandırmaz, netleştirir. AVM yapmayacağız diyerek sükûneti sağlamak varken

kutuplaştırmak zarar getirmiştir. Görüldüğü gibi kutuplaştırma seçimler dışında

fayda sağlamamaktadır. Keşke seçimlerde de sağlamasa

Üçüncü konu ise, demokratik haklarını kullanmak isteyen

ve kendilerini ifade etmek isteyen samimi insanların varlığıdır. Bu insanlar,

doğru bildikleri yolda, doğru bir üslupla yoluna devam etmelidir. Aksi takdirde

sivil kalamayız. Burada asıl sıkıntı, bu insanların sağlıklı bir şekilde

bilgilendirilmemesidir. Aksi takdirde dışarının yönlendirmesi tuzağına

düşülmekte ve masumiyet gölgelenmektedir. Zarara yol açana cezasını vermek

hukuk devleti olmanın bir gereğidir. Ama bu ceza, samimi insanları sivil

mücadeleden alıkoyacak biçimde gerçekleştirilemez.

Asıl konu ise, Taksim in gerçek ihtiyacının ne olduğudur.

Taksim, camiye ihtiyaç duymaktadır ve bu ihtiyaç, çevreye, tarihe duyarlılıktan

önce gelmektedir. Gösteri ne kadar demokratik bir haksa, ibadet de en az o

kadar haktır. Her ikisi de kıyamı temsil etmektedir. Kıyamın kime olduğu ise

yapanın kalbinde gizlidir. Kimseyi kalbindekine göre yargılayamayız. Çünkü,

kalplerin gerçek hâkimi Allah tır. Başbakanın kalbinde ne olduğu değil,

Taksim e caminin yapılmasının gerekliliği hususu tartışılmalıdır.

Aslında yaşadıklarımız, tartışmamız ve vazgeçmemiz

gereken bir sistem varken, bu sistemi muhafaza etme adına yaptığımız

yanlışların Taksim e yansımasıdır. İktidarı elden ele, kesimden kesime

dolaştırarak birbirine düşmanlıkları arttıran, faturayı sadece ve sadece

millete kesen bir sistem var ve taksimi de kurt yapmaktadır. Yaptığımız

yanlışları kabullendiğimizde bu gerçek karşımızda belirecektir. Bu gerçeği

gördüğümüzde, bu sistemin iktidarı ya da muhalefeti olarak değil, milletin

iktidarı ve muhalefeti olarak olaylara bakarak hepimiz Taksim de buluşacağız.

Ve hakkın olan bir dünyanın taksimini yapacağız.