Millî Görüşçüler olarak bütün insanlığın iki cihanda

saadete ulaşmasını istiyoruz. Bizler Allah a iman etmiş ve bu dünyada

yaptıklarımızdan hesaba çekileceğimize inanmış olan bir topluluğuz . Öyleyse

her hareket ve davranışımız bu inancımıza uygun olmak zorundadır.

Bu tebliğ görevimizi yaparken dikkat etmemiz gereken şey,

insanların akıllarına, mantıklarına, gönüllerine ve vicdanlarına hitap ederek,

güzel söz ve tatlı dille, en güzel bir biçimde bu gerçekleri anlatmaktır. 

Allah Yaptığı İşi İyi Yapanı Sever 1     

Millî Görüşçü, yaptığı işi en iyi şekilde yapmaya çalışan

kişidir. Millî Görüşçü Yaptığı işi iyi yapanı Allahın sevdiğini bildiren Hz.

Peygamber s.a.s. ın uyarısına uymayı çok önemli sayar ve Kolaylaştırı nız,

güçleştirmeyiniz; müjdeleyiniz, nefret ettirmeyiniz öğüdüne dikkat eder.

Hepimiz yapacağımız tebliğ görevini Peygamberimizin bize emrettiği şekilde

yapmaya çalışırız.

Ayeti Kerîmede şöyle buyruluyor:

Sen yine de öğüt ver. Çünkü öğüt mü minlere fayda

verir . (Zâriyât, 55)

Allah (c.c.) öğüdün Müminlere fayda vereceğini

bildiriyor. Öğütten insanlar inançları ölçüsünde yararlanırlar. Bazı insanlar

da bu ikazlardan rahatsız olurlar. Kendilerine Hakkın söylenmesini istemezler.

Kur anı Kerim bu durumda olanlara bizim şöyle hitap etmemizi bildiriyor:

Siz, haddi aşan kimseler oldunuz diye, sizi Kur an la

uyarmaktan vaz mı geçelim (Zuhruf, 5). Görülüyor ki tebliğ görevi herkese

yönelik olarak yapılması gereken bir görevdir. Haddi aşan, Allah ın emir ve

yasaklarına uymayan kimselere de tebliğ yapılacaktır.

Peygamber Efendimiz de tebliğin önemini bizlere şöyle

bildirmektedir:

Ebû Hureyre (r.a.) hazretlerinden rivayette Hz. Peygamber

(s.a.s.) buyurdu: Din nasihatten ibarettir. Yanındakiler sordu. Kimin için

ey Allah ın Resûlü Peygamber (s.a.s.) cevap verdi. Allah için, Kitabı için,

Resûlü için, Müslümanların idarecileri ve Müslümanların hepsi için. Müslüman

Müslüman ın kardeşidir. Ona yardımını kesmez, ona yalan söylemez, ona

zulmetmez. Her biriniz, kardeşinin aynasıdır, onda bir rahatsızlık görürse bunu

ondan izale etsin (gidersin). 2

Hz. Peygamberin (s.a.s.) bu uyarısı, Milli Görüş

sahiplerinin, içinde yaşadıkları toplumdaki yanlışları düzeltmeye çalışmakla

görevli olduklarını bildiriyor. Hadiste bu cihad görevi yerine getirilirken

bizim nasıl bir inançla hareket edeceğimiz de bildiriyor:

1. Müslümanlar kardeşimizdir. Bir kardeşe nasıl

davranılırsa öyle davranacağız.

2. Onlara yardımı kesemeyiz.

3. Onlara yalan söyleyemeyiz.

4. Onlara zulmedemeyiz.

5. Onlarda bir rahatsızlık görürsek bunu gidermeye

çalışırız.

Bu şartlara uyarak hareket eden kişi kardeşinin aynası

olduğunu hisseder. Aynada kendisini görür. Bunun mânâsı biz nasıl olmak

istiyorsak kardeşimizin de öyle olmasını istemektir. Bunun için onda bir

rahatsızlık görürsek bunu ondan gidermeye çalışırız.

Yapacağımız hakkı tebliğ çalışmalarında, hadiste

bildirilen ikazlara uyarsak, karşımızdakiler tebliğ ettiğimiz gerçekleri çok

daha iyi hissedebilirler. Çalışmalarımız esnasında kullandığımız üslup bu kadar

önemlidir.

Aşırılıkların her çeşidinden uzak dururuz. Bizim yolumuz

orta yoldur. Yapmamız gereken ne ise onu yapar hiçbir etki ile yapmamız

gerekeni terk etmeyiz. Âyette şöyle buyruluyor:

İşte böylece sizin insanlığa şahitler olmanız Resulün de

size şahit olması için sizi vasat (orta) bir ümmet kıldık.   (Bakara, 143) Onun için aşırı tenkitten

kaçınırız. İktidarı tenkit ederken Milli Görüş karşıtlarını savunur duruma

düşmemeye özen gösteririz. Ve olayları inancımız açısından değerlendiririz.

Bize zararı olur diye hakkı savunmaktan vazgeçmeyiz.

Hakkın savunulması esastır. Hak bildiğimiz yolda yürür, Allah a güvenir,

başarıyı O ndan bekleriz. Ayet-i Kerîmede şöyle buyruluyor:

...Allah kendisine karşı gelmekten sakınanlara bir çıkış

yolu gösterir. Ve onları hiç ummadıkları yerden rızıklandırır.

Kim Allah a güvenirse O, ona yeter (onların işini

kolaylaştı rır) . Şüphesiz Allah, emrini yerine getirendir. Allah her şey için

bir ölçü koymuştur. (Talak 2,3)

Millî Görüş Bir Okuldur

Millî Görüş okulunda hem kendimizin, hem de içinde

yaşadığımız toplumun maddî ve mânevî huzurunun sağlanmasına nasıl katkıda

bulunacağımızı öğreniriz. Başkalarına faydalı olmaya çalışırız. Biliriz ki

İnsanların en hayırlısı insanlara faydası olandır . (Hadis)

Biz Allah a inanan bir topluluk olduğumuz ve Rabbimiz de

Müminleri kardeş yaptığı için her müminin iyiliğini isteriz . Onları ebedi

âlemde hesap vermek zorunda kalacakları tehlikelere karşı uyarmaya çalışırız.

Bize kötülük edenlere de iyilik ederiz. Zira biz Millî Görüşçüler;

Peygamberimizin (s.a.s.) Mazluma da zâlime de yardım ediniz hadisini

biliyoruz. Ashâbın yâ Resulallah zâlime nasıl yardım edilir, sorusuna

Peygamberimiz onu da, yapmakta olduğu zulümden uzaklaştırmaya çalışarak,

yardım ediniz diye cevap vermiştir.

Kimseye bir düşmanlığımız yok. Çalışmalarımızda

inancımızın gereği olarak iktidarı uyarıyoruz. İktidarı hatalarından dönmeye,

Hakka yönelmeye çağırıyoruz. Zira Hz. Peygamber (s.a.s.) Allah a asi olan

kimsenin bulunduğu hali anlatınız ki halk ondan korunsun buyurmuştur. Ancak

biliyoruz ki hidâyet Allah tandır. Biz sadece tebliğ görevimizi yapıyoruz.

Bu ikazları yaparken de ölçülü olmaya, aşırılıktan

kaçınmaya azami özen göstermeliyiz. Bu güne kadar iktidarı desteklemiş

olanların bir kısmı Türkiye nin kötü idare edildiği kanaatine geldi. Hatta bir

kısmı açıktan Milli Görüşçü olduklarını söylemeye başladılar. Daha önemlisi

siyâsi partiler arasındaki sert tartışmalardan birçok insan rahatsız oluyor. Bu

şartlar altında üslubumuza çok dikkat etmemiz gerekir. Çatışan tarafların

hiçbirinin yanında olamayız. Allah Teâla Hazretlerinin Seni yaratmasa idim

kâinatı yaratmazdım diye iltifat ettiği Peygamberimiz a.s. hazretlerine Allah,

insanları hakka, şöyle çağırmasını emrediyor: Rabbinin yoluna hikmetle, güzel

nasihatle davet et. Ve onlarla en güzel şekilde mücadele et. (Nahl, 125)  İşte Millî Görüşçülerin ölçüsü budur.

Yalnız Allah a Güveniyoruz

Millî Görüşçüler olarak, bu çalışmaları yaparken yalnız

Allah a güveniyoruz. Başarıyı O nun verdiğini biliyoruz. Ve yine biliyoruz ki

Allah her şey için bir ölçü koymuştur. Kulluk görevimizin gereği olarak bütün

gücümüzle çalışırız. Neticede Allah ın takdiri ne olursa ona da gönül rızasıyla

teslim oluruz.

Bu noktada kısaca Allah a güvenmenin ne mânâya geldiğini

bir misalle anlatayım. Allah Teâla İbrahim (a.s.) a hanımı Hacer validemizi ve

henüz küçücük bir çocuk olan oğlu İsmail i alarak bugün Kâbe nin bulunduğu, o

zaman ıssız bir çöl halinde olan yerde bırakıp dönmesini emrediyor. Soğuk bir

gecede, vahşi hayvanların yaşadığı ıssız çölün ortasında, ikisini de bırakıp

dönerken Hacer validemiz İbrahim (a.s.) a arkasından sesleniyor:

  Ya İbrahim bizi

bu, ıssız yerde, çölde bulunan vahşi hayvanların ortasında kime emanet ederek

gidiyorsun

İbrahim in (a.s.) cevabı: Sizi Allah a emanet ediyorum

. İbrahim (a.s.) ın Allaha güven ve teslimiyetinden beklenen budur. Ancak

içinde bulunduğu tehlikeden kendini ve küçücük yavrusunu koruyacak gücü ve

imkânı olmayan, yiyecek ve içeceğin bulunmadığı ıssız ve vahşi bir yerde bırakılan

hanımının verdiği cevaba bakın: Ya İbrahim, bizi emin yere emanet etmiş

bulunuyorsun, gidebilirsin .

Allah a güven işte budur. Millî Görüşçüler de bu güven ve

teslimiyet içinde olurlarsa yaşadığımız bu zulüm dünyasında, içinde

bulunduğumuz zorluklar ne kadar aşılmaz görünürse görünsün, düşmanların gücü ne

olursa olsun Allah ın koruması ve yardımıyla yeryüzünde âdil bir düzeni

kurabiliriz.

Bugün içinde yaşadığımız dünyada akan kan sadece Müslüman

kanı. Arakanda işkence edilerek diri diri yakılanlar Müslümanlar. Afganistan da

düğün evleri, pazaryerleri, hatta hastaneler bombalanarak öldürülenler

Müslümanlar. Irakta 1,5 milyon Müslüman katledildi. Mısırda Müslümanlar

katlediliyor. Suriye de devamlı kan akıyor. Dünyaya ırkçı emperyalizm hâkim olduğu için bu zulümler oluyor.

Tekrar bir Saadet Dünyasının kurulması, Millî

Görüşçülerin gayretleriyle olabilir. Önce, Allah ın izniyle Mahalli İdareler

seçiminde kazanacağımız başarı Meclisin yolunu açacak ve Millî Görüşün Meclise

girmesiyle, Mecliste Hakkın savunulması mümkün olacaktır. Bu ise yaşanabilir

bir Türkiye nin,  Yeniden Büyük

Türkiye nin ve Yeni bir Saadet Dünyasının habercisidir.

Başlangıçta büyük olayların önemi tam fark edilmez. Şu

anda Millî Görüşçü kardeşlerimizin çalışmalarının mânâ ve değeri tam olarak

anlaşılmayabilir. Ancak bizler bütün insanlığın kurtuluşu, bu zulüm dünyasının

yerine âdil Düzenin uygulandığı bir Saadet dünyasına kavuşma çalışmasını

yapıyoruz. Başarıyı Allah ın verdiğini biliyoruz. Ve bu çalışmaları yaparken

sadece Allah a güveniyoruz.

Zafer inananlarındır. Ve zafer yakındır. Allah

yardımcımız olsun. Allah a emanet olun.

1 Hadis

2 (Tirmizî, Müslim)

OĞUZHAN ASİLTÜRK

Saadet Partisi Yüksek İstişare Kurulu Başkanı