Düşündük, taşındık, bu fikri ortaya atmayı uygun bulduk…
Belki sizlerin daha farklı ve parlak düşünceleri olabilir.
Ama durum gerçekten çok vahim.
Biz gazetecilerin “uyuşturucu haberi yapmaktan” adeta başı döndü.
Mutlaka sizler de bizden farksız değilsiniz.
O da mı?!
Bu da mı?!
“Yok canım daha neler?” diyerek geçiyor günlerimiz.
Yıllardır yeşertilen uyuşturucu bataklığından hep söz ediyorduk ama olup bitenlere bakınca inanın durumun bu kadar vahim olduğunu asla tahmin etmiyorduk.
Elbette yeni nesil daha çok bilişim merkezli yetiştiği için elimizden kayıp gidiyordu ama “uyuşturucu” bahsi daha başka bir konu.
Hemen her sabah gözaltına alınan ünlüler haber konusu oluyor ama inanın Anadolu’nun en ücra köşesinde, köylerde dahi durum çok vahim.
“Kim yaptı”yı, “nasıl oldu”yu acilen bir kenara bırakıp elimizi başımızın arasına alıp topyekûn mücadele içine girmemiz gerekiyor.
Ama samimiyetle!..
Şunu kabul etmek lazım ki; açık ve net şekilde, siyasi iktidarın büyük bir zafiyeti var.
Önce bu zafiyet kabul edilecek.
Hatta büyük hatası var.
Hatta daha da vahimi, devlet içerisine yuvalanmış uyuşturucu baronları vardır…
Aksi bir durum mümkün değil.
Bu kadar yüklü miktarda uyuşturucunun ülkemize sokulması ya da ülkemizde üretilmesi sadece zafiyetle mümkün değildir.
İşleyen bir çarkın olduğu muhakkak.
Mutlak suretle devletin belli kademelerinden destek veriliyordur.
Bu desteğin tespit edilip kesilmesi elzem.
En tepeden en aşağısına kadar hiçbirimiz hatta hiçbirimizin evladı güvende değiliz.
Her şeyi bir kenara bırakalım, kendi neslimiz için çok acil bir şeyler yapmamız gerek.
Devletin yapamayacağı hiçbir icraat olamaz!
Olmuyorsa da iktidar yapamıyordur.
Ortaya irade konduğu an çok kısa sürede uyuşturucunun kökü kurutulur.
Farkındaysanız daha fuhuş ve sapkınlık bahsini açamadık.
Çocuk çetelerine ise ayrı bir gündem açmak gerekir.
Aslında tüm bunlar iç içe geçmiş durumda.
Bu suçların birine bulaşan, otomatik olarak diğerine de bulaşmış oluyor.
Gözaltına alınanlar ya da tutuklananlara isnat edilen suçlamalarda her daim birkaç başlık oluyor.
Ekonomik kriz, asgari ücret zammı ve perişan haldeki emeklinin durumu haklı olarak hepimizin dilinde ama sosyal konular uzun vadeli derin yaralar açıyor.
Elbette eğitim sistemi de tüm bu sorunların merkezinde.
İşe ilkokulun ilk sıralarından başlamak gerek ama epeyi geç kaldık.
Ama zararın neresinden dönülse kârdır.
Yoksa geriye başlıkta da söylediğimiz gibi tek alternatif kalıyor.
Görünen o ki; içerisi dışarıdan daha güvenli.
Ve yine görünen o ki; uyuşturucuya bulaşanların sayısı tahminimizden çok daha fazla…
Bu durumda da daha kolayı biz içeri girelim, uyuşturucu kullananalar dışarı çıksın.