93 Harbi diye bilinen 1877 / 1878 Osmanlı-Rus harbi,
gerçekte, İngiliz-Yahudi ortak yapımı büyük bir proje idi. Hedef, Osmanlı
Devleti ni çökertme, bitirme, tarihten silme idi. Savaş düğmesine basıldığı
anda, yıllardır hazırlanan, beslenip büyütülen Ermeni teröristler de harekete
geçeceklerdi. Nitekim geçtiler de. Osmanlı Devleti Ruslarla savaşırken,
Anadolu nun dört bir yanında isyanlar çıktı ve isyanların ardı arkası
kesilmedi: Zeytunlu, Kahramanmaraş, Sason, Adana, Erzurum, Merzifon, Kayseri,
Yozgat, Van, vd Bunlar içerisinde en tehlikelisi de Doğudaki isyanlardı.
Osmanlı Devleti Kafkas cephesinde zaten müşkül vaziyetteydi. Bir de bu duruma
Ermeni isyanları eklenince iyice zor durumda kalındı. Düşünün siz Ermeni
canileri koca Van da taş üstünde taş bırakmamış, şehirde kalan silahsız
binlerce masumu hunharca katletmişlerdi.
Bunun üzerine Dahiliye Nazırı (İçişleri Bakanı) Talat
Beyin emri ve Sadrazam (Başbakan) Said Halim Paşa nın tasdiki ile Ermenilerin
Rus ordularının yollarından uzaklaştırılarak güney ülkelerine sevk edilmesi
kararlaştırıldı. Ermenilerin gönderildikleri yerler, Suriye, Lübnan, Ürdün ve
Irak idi. Bu yerler o zamanki yaşadıkları yerlerden daha müreffeh yerlerdi ve
Osmanlı Devleti nin topraklarıydı. Bu
tehcir hareketi 1915 Nisan ında oldu. O tehcirde katliâm yaşanmadı. İşte
günümüzde de devletin önüne en büyük engel olarak dikilen meselenin aslı esası
budur. Bu yüzdendir ki, Amerika, Fransa gibi ülkelerde soykırım yaygarası
Demokles in kılıcı gibi Türkiye nin başı üstünde tutulmaktadır. Oysa bu tehcir
hâdisesinin olduğu esnada Osmanlı Devleti başta Çanakkale Cephesi ve Doğu
Cephesi olmak üzere tam yedi cephede ölüm-kalım mücadelesi vermekteydi. Bu
zorlu mücadele içerisinde olan bir devlet bir yandan da durmadan arkadan vurulmakta,
cephedeki yiğitlerin geride bıraktıkları namuslarına el uzatılmakta, körpe
yavruları katledilmekteydi. 1890-1914 yılları arasında Doğu Anadolu dan
Akdeniz e, Orta Anadolu dan İstanbul kadar uzanan bölgelerde, Ermeniler 40 dan
fazla isyan çıkarmışlardır. Bu isyanlarda yaklaşık 550 bin Müslüman Ermeni
teröristlerce katledilmiştir.
Avrupa ülkeleri bu konuya hiçbir zaman objektif
yaklaşmadı. Zaten tarih boyunca yaşananlara bakıldığında onlardan insaflı
yaklaşma beklemek safdillik olur. Tehcir (Mecburi göç) hareketi esnasında
Osmanlı askerleri gerekli tertibatı almış ve Ermenilerin kararlaştırılan
yerlere salimen gitmeleri sağlanmıştır. Ermeniler, iddia ettikleri gibi
soykırıma uğramış olsalardı o ülkelerdeki ve günümüzdeki bu nüfusa
ulaşabilirler miydi Onlar birçok Batı ülkesinin de tahrikiyle hâlâ,
Türkiye nin bir parçasının bölünüp kendilerine verilmesiyle Ermenistan ın
sınırlarının genişlemesinin hayalini kurmaktalar.
Soykırım teranesi çalan 22 ülke ile ABD nin eyaletleri,
gerçekçi olmuş olsalardı; zulmeden tarafın Ermeniler olduğunu görürlerdi. Biz
Ermeni düzenbazlar gibi ağlamıyoruz, ortalığı ayağa kaldırmıyoruz. Elimizde
binlerce belge var. Canlı şâhitlerin ifadeleri var. Yıllar önce Erzurum da
Ermeni zulmünü yaşayanlarla röportaj yapmıştım. Dinlediklerim karşısında
tüylerim diken diken olmuştu. O zulmü yapanlar insan olamazdı Resmî kayıtlara
göre yarım milyondan fazla kaybımız var. Buna rağmen bizler ağlamıyoruz, feryat
etmiyoruz, bağırıp çağırmıyoruz, yalvarmıyoruz. Bizler atalarımızdan bunu
gördük. Zâlimden hesap sorulması gerekiyorsa, vakti, saati geldiğinde,
sorulur. Hem zulmedip hem bağıranlara,
zâlimleri üstümüze salıp da şimdi soykırım yapıyorsunuz! diyenlere beş para
ehemmiyet vermeyiz. Onlara şirinlik yapmaya çalışmayız. Zira biz biliyoruz ki;
Aç canavara karşı tahabbüb [sevgi göstermek]; merhametini değil, iştihasını
açar. Hem de (o zâlim canavar) diş ve tırnağının kirasını da ister.