Bir adam hazreti Ömer’in yanında bir hususa şahitlikte
bulunur. Hazreti Ömer ona, “ben seni tanımıyorum seni tanıyan birini getir”
der. Orada bulunanlardan biri “ben onu
tanıyorum” deyince Hazreti Ömer, nasıl bilirsin diye sorar. O da, “emin ve
adil bir adam olarak tanırım” der. Hazreti Ömer tekrar sorar: Gecesini
gündüzünü bildiğin yakın bir komşun mudur Adam hayır diye cevap verir. Ömer
sormaya devam eder: İnsanın takvasını ortaya koyan muamelesidir. Bu adam
alışveriş yaptığın bir kimse midir Adam tekrar “hayır” der. Ömer bu defa
onunla, insanın ahlakının güzel veya çirkin olduğunu anlamaya imkan veren bir
yolculuk yaptın mı der. Adam bu soruya da hayır cevabını verince, Ömer; “sen
onu tanımıyorsun” der ve adama dönerek “git seni tanıyan birini getir” buyurur.
Bir insanı
tanıyabilmek için, onunla, komşuluk ya da yolculuk yapacaksın, alış verişte bulunacaksın ve duygularınla değil aklınla
karar vereceksin. Çünkü insan yapısı
gereği oldukça girift ve karmaşık bir yapıya sahip…
Toplum olarak
görünür olana özel bir paye biçiyor ve
bundan fazlasıyla etkileniyoruz. Hele
hele söz konusu kişi meşhur biriyse
sorulduğunda hiç düşünmeden “şöyle iyi biri, böyle iyi biri” diye övgüler
yağdırıyor ve duygularımızla konuşuyoruz. Ancak bir vesile ile
aynı kişiye biraz yakın olduğumuzda yanıldığımızı görüyor ve aslında bu kişiyi
hiç de tanımadığımızı anlıyoruz.
Bir insanla, konuşabilir, iş yapabilir aynı mahallede
yaşayabilirsiniz. Ama itimat etmek, güvenmek bundan çok daha farklı bir şeydir. Zahirde görünenler sizi
yanıltabilir o nedenle kişinin özüne ve özündeki renklerine bakmanız gerekir.
Yanımızda ya da yakınımızda olan kimselerin güvenilirliği
konusunda kesin bir kanıya varmak
isteriz. Çünkü güvendiğimiz kişiden
zarar gelmeyeceğini biliriz.
Bir kişiye, herkesin sevdiği birimi olmak istersiniz yoksa
herkesin güvendiği inandığı birimi olmayı tercih edersiniz deseniz hiç
düşünmeden sevilen biri olmak istediğini ifade edecektir. Elbette ideal olan,
hem sevilen hem de güvenilen biri
olabilmektir. Ama güvenilir biri olabilmek çok daha üstün ve değerli bir
vasıftır. Eğer özü sözü doğru bir Müslüman iseniz, sizin gibi inanmayan ya da yaşamayan kimseler ile
aranızda bir muhabbet köprüsü kurmanız
mümkün olamaz. Ama bu kişilerin sizin güvenilirliğiniz konusundaki
düşünceleri insanlığınızın kalitesini gösterir. Hazreti peygamber müşrik
ve cahiliye bir toplumda emin ve
güvenilir biri olarak ortaya çıkmıştı ve ona inanmayanlar dahi itimat
ederlerdi.
Hazreti Peygamber “ müslüman elinden ve dilinden emin olunan
kişidir” buyurur. İnsani ilişkilerimizde güvenilirliğimiz her şeyin önünde yer
alır. Müslüman olmak, insan olmakla eş değerdedir, dolayısıyla efendimizin müslüman tanımı aynı zamanda insan
olma tanımını da ortaya koymaktadır.