Her ramazanda temcid pilavı gibi bir takım bid at ve
bozuk inançlar, fikirler, görüşler ortaya konur. Bilhassa Sabataycı basın,
medya allayıp pullar, meydana bid at topları atar. Bir yığın Müslüman da
bunların peşinden koşar.
Bu bid at topları nelerdir
(1) İslam da teravih namazı diye bir namaz yoktur.
Peygamberimiz böyle bir namaz kılmamıştır, sonradan uydurulmuştur. Katmerli
yalanlar
(2) Öteden beri uygulanan sahur vakti yanlıştır, güneş
doğuncaya kadar yenilip içilebilir, Müslümanlara gerekenden daha fazla bir
zaman dilimi içinde oruç tutturulmaktadır. Bu da katmerli yalandır.
(3) Hayızlı ve nifaslı kadınlar Şeriat ın ve Fıkhın
onlara yasakladığı işleri yapabilirler. Bu da bozuk bir ictihattır. Şeriat ve
Fıkıh ne diyorsa haktır.
Ehl-i Sünnet Müslümanlarının sahte müctehitlere, bozuk
fetvalar verenlere, reformculara, mezhepsizlere önem vermemesi gerekir.
Bunlara fazla önem vermek, din düşmanlarının ekmeklerine
yağ sürmek olur.
Diyanet İşleri Başkanlığı bunlara cevap verdi
Lakin cevap vermediği konular ve sorular da var
Bunlardan biri mübarek ramazanda camilerde kadınlara ayrılmış bölümlerin kafes
ve perdelerinin tehditle çıkarttırılmasıdır.
Kim yapmış bu işi Feminist bir müftü yardımcısı
Yaptığı doğru mu .. Hayır, doğru değil. Kur an a,
Sünnete, on dört asırlık icmaa, Şeriat a
Fıkha, İslam ahlakının iffet ve hayâ prensibine aykırıdır.
Şu anda cemaati bol birçok camimizde, yatsı ve
teravihlerde kadınların perdesiz namaz kılması yüzünden nice Müslümanın namazı
fesada uğramaktadır. Feministlerin umurlarında mı
Ehl-i Sünnet mezhebi bağlısı kardeşlerimin dikkat
nazarlarına arz ediyorum.
(1) Şeriat ve Fıkhın sınırlarını aşmayalım.
(2) Dört mezhebin, üzerinde ittifak etmiş olduğu bütün
hükümler haktır, doğrudur. Bunlara ters düşen bütün görüşler ve iddialar
batıldır.
(3) Resullulah (salat ve selam olsun ona) Efendimiz
ramazanda cemaatle Gece Namazı kıldırmıştır. Sonradan buna Teravih Namazı
denmiştir.
(4) Hazret-i Ömer teravih namazının cemaatle kılınmasını
emretmiştir. Hadis-i Şerif te Benim ve
Râşid Halifelerimin sünnetine uyunuz buyrulmaktadır.
(5) On dört asırdan beri Ashab, Tâbiîn, Tebe-i tâbiîn,
Eimmei müctehidîn, ulema, fukaha, Müslümanlar günümüze kadar bu namazı
kılagelmişlerdir. Onlar İslam ı doğru bilmiyorlarmış da, bizim bir iki şöhret
meraklısı reformcu İlahiyatçı biliyormuş. Bunların şöhret için, kendilerinden
bahsettirmek için yapmayacakları yoktur.
(6) Bugüne kadar tanzim edilegelen, uygulanan namaz ve
imsak vakitleri doğrudur, güvenlidir. İmsak vaktinden sonra yiyip içenlerin
oruçları bozulmuş olur.
(7) Hayızlı ve nifaslı kadınların yapamayacakları işleri
Fıkıh kitaplarımız yazmaktadır. Reformcular hayır, özürlü kadınlar bunları
yapabilir demekle bir isyan ve bid at hareketi başlatmış olmaktadır.
Şaşırttıkları, sapıttıkları cahil Müslümanların veballeri onların üzerinedir.
Kural: Ehl-i Sünnetin hükümleri haktır. Ehl-i Sünnet
usûlde, esasta, temelde, ana konularda ittifak halindedir. Ayrıntılarda küçük
çeşitlilikler, farklılıklar vardır. Onlar da rahmettir, genişliktir.
İkinci kural: Ehl-i Sünnet inancına, fıkhına aykırı ve
ters laflar eden bütün reformcular, mezhepsizler, bid atçiler,
Fazlurahmancılar, Afganîciler yanlış ve bozuk yoldadır. Onlara inanılmaz,
güvenilmez, itibar edilmez. Onları dinlememek gerekir. Onlara uyan bid ate
düşer, hattâ imanını yitirebilir.
Resûlullah Efendimiz Ümmetimin içinde ihtilâf zuhur
ederse siz, Sevad-ı Âzam içinde olunuz buyurmuşlardır. Sevad-ı Azam büyük
karaltı demektir. Yani, büyük cemaat, o da Ehl-i Sünnettir.
Camilerdeki kadın bölümlerinin kafeslerinin ve
perdelerinin çıkartılması çok büyük bir fitne ve bid atttir. Bundan yüz sene
önce böyle bir kötü iş yapılmış olsaydı, milyonlarca Müslüman ayağa kalkar,
protesto ederdi. Zaten eskiden Sultanlar, Halifeler, ulema, fukaha, Müslüman
halk böyle bir rezilliğe, kepazeliğe asla izin vermezlerdi.
Ne günlere kaldık ey Gazi Hünkâr!.. Camilerdeki iffet, ismet, edeb, hayâ, hicab
perdelerinin yırtıldığını da mı görecektik
Uyanık ve şuurlu Müslümanlara: Bu kaldırılan kafes ve
perdeler dolayısıyla bir takım semavî, arzî ve bahrî çalkantılar olabilir.
Tokatlar, silleler gelebilir. Muhalefet ve protesto ederek, kendimizi
kurtarmaya çalışalım.
İkinci yazı
CÂMİLER İSLAMÎ AYDINLANMANIN VE KALKINMANIN MERKEZLERİ
OLMALIDIR
Camilerimiz İslamî aydınlanmanın, bilgilenmenin,
kalkınmanın merkezleri olmalıdır. Aydınlanma, uyarma, bilgilendirme
hizmetlerinde ehemm mühimme, yani en önemli konular önemli konulara tercih
edilmeli, onlara öncelik verilmelidir. Camilerde Müslüman halka neler
öğretilmeli, neler anlatılmalıdır
(1) İlmihalini öğrenmenin erkek, kadın, genç her
Müslüman a farz olduğu anlatılmalı, bu konuda Ehl-i sünnete uygun kaynaklar
gösterilmelidir. İlmihalini bilmeyen bir Müslüman çok eksik bir Müslüman dır ve
ayağının kaymasından korkulur.
(2) Müslüman halka tashih-i itikadın hayatî öneme sahip
olduğu; herkesin sağlam, doğru, sahih inançlara sahip olması gerektiği
anlatılmalıdır ve bu konuda da muteber kaynaklar gösterilmelidir. İslam ı
tahrif etmek isteyen bid atçilerin tuzaklarına düşmemek için cemaat
uyarılmalıdır.
(3) Beş vakit namazın mutlaka kılınması gerektiği
anlatılmalı, dosdoğru kılanlar müjdelenmeli, kılmayanlar korkutulmalıdır.
(4) Zekât konusunda halk uyarılmalı; her Müslüman ın
zekâtını Kur an a Sünnete, Şeriata, Fıkha göre, yerli yerinde ve doğru dürüst
vermesi telkin edilmelidir. Halk zekâtları haksız yere alan ve toplayanlara
karşı uyarılmalıdır. Zekâtını doğru dürüst vermeyen, vermemiş gibi olur.
(5) Türkiye nin resmi ideolojili vesayet sisteminin
İslam a aykırı tâğuti bir sistem olduğu, halkın anlayacağı ve kaldıracağı
şekilde anlatılmalı; hak ve âdil bir düzene geçilmesi için, siyaset üstü ve
dışı propaganda yapılmalıdır. Siyaset üstü dedim, camilere kesinlikle politika
sokulmamalıdır.
(6) Müslümanlar kaynağı Kur an, Sünnet, İlahî hikmet olan
İslam ahlâkına çağrılmalıdır. Bir Müslüman ın, İslam dışı ve birçok kuralları
İslam a aykırı laik ahlâkla ahlâklı olması düşünülemez, kabul edilemez. Bugün
ülkemizde korkunç bir ahlâk fesadı vardır
(7) Müslümanların teşkilatlı bir ümmet olması için etkili
propaganda yapılmalıdır. Bugünkü parçalanmışlık, bölünmüşlük, tefrika ile
geleceğimizin karanlık olduğu Kur an ayetleri ve hadislerle izah edilmelidir.
(8) Müslümanların bir İmam-ı Kebire biat ve itaat
etmeleri gereği anlatılmalıdır. Bir devirde İmam olmamasının çok büyük ve
korkunç bir eksiklik olduğu anlatılmalıdır.
(9) Müslümanların şifahî kültürden, yazılı ve medenî
kültüre geçmeleri konusunda halk aydınlatılmalı, uyarılmalıdır.
(10) İslam toplumunun aklı kadın konusunda çok karışıktır.
İslam kadınlarının yarısı Kur an a, Sünnete, Şeriate aykırı olarak açılıp
saçılmıştır. Örtülü olanların bir kısmı da Şer i tesettürün sınırlarını
aşmıştır. İslam tarihinde görülmemiş bir Feminist Müslüman kadınlar
kadrolaşması ve fitnesi olmuştur. Müslümanlar bu konuda da Kur an ın, Sünnetin,
Şeriatin ışığında uyarılmalı ve yönlendirilmelidir.
(11) İdeolojik rejimden bağımsız İslam medreseleri ve
tasavvuf tarikatları açılması konusu olumlu şekilde işlenmelidir.
(12) Bugünkü Müslüman toplum bir israf, dolayısıyla günah
ve isyan toplumuna dönüşmüştür. Müslümanlar bu konuda etkili biçimde
uyarılmalıdır.
(13) Riba çok yaygın hale gelmiştir. Gırtlağına kadar
ribaya batmış bir İslam toplumunun iflah olmayacağı anlatılmalıdır.
Evet camilerimiz yeniden İslamlaşma hareketinin
mektepleri olmalıdır.
Diyânet bugünkü haliyle bu hizmetleri yapabilir mi Ben
yazmayayım sorunun cevabını siz lütfen veriniz.
Yukarıda saydığım uyarma, aydınlatma, bilgilendirme
hizmetlerini sağlam din ve dünya kültürüne sahip, zülcenaheyn, icazetli,
irtibatlı, Resulullah a (Salat ve selam olsun ona) biatli, karizmatik hademe-i
hayrat (İmamlar, vaizler, din görevlileri) yapabilir. Yeterli miktarda böyle elemanlara sahip miyiz
31.07.2013