Yaz boyunca her gün şehit haberleri geldi. Her Allahın günü en az
bir asker şehit edildi. Hatırlanacağı üzere geçtiğimiz Ramazan
Bayramının ikinci gününde Gaziantepte bomba yüklü bir araç infilak
etti; dördü çocuk olmak üzere toplam on insanımızı kaybettik. Yani iş
sadece askere polise saldırma işi değil; çoluk çocuk kadın erkek demeden
sivil vatandaş da hedefte. Halen her gün şehit haberleri gelmeye devam
ediyor.
Türkiyede gizli bir iş çevriliyor ve biz Türkiye halkı olarak bu
işin sadece yüzeysel kısmıyla ilgileniyoruz. Türkiye vatandaşları olarak
şunları görüyoruz; PKK saldırıyor, baskın yapıyor, çatışma oluyor,
askerlerimiz şehit ediliyor, sonra ekranlarda Türk bayrağına sarılı
şehit cenazeleri etrafında ağlayan anne-baba-kardeş-eş-dost-arkadaş
görüntüleri... Gazetelerin manşetleri şehit haberleriyle dolu... Sonrası
ne Sonra herkes kendi işine...
Türkiyede olan bitenin gerçek boyutlarına inmemiz lazım.
Bir şehit annesinin yüreğine düşen kor ateş; ne cumhurbaşkanının ne
başbakanın ne muhalefet liderlerinin ne PKK uzantısı partinin başkanının
ve ne de milletvekillerinin yüreğine düşüyor. Hiçbirinin yüreğine o
ateşin çıngısı bile uğramıyor. Bunu nereden mi anlıyoruz
Her şehit haberinden sonra başta cumhurbaşkanı ve başbakan olmak
üzere ana muhalefet lideri, muhalefet lideri, PKK uzantısı partinin
başkanı şöyle sözler sarf ediyorlar; "Barış istiyoruz", "Nefretle
kınıyorum", "Barış için gerekenler yapılmalı" vb.
PKKlılar İstanbulda otobüslere molotofkokteyli atıp çocukları
öldürüyor ardından BDP başkanı utanmadan sıkılmadan "Barış istiyoruz"
diyor. PKKlılar Gaziantepte bomba patlatıyor iki yaşındaki çocukları
öldürüyor ardından BDP başkanı "Barış istiyoruz" diyor. Aynı BDP başkanı
her PKK saldırısından sonra "Çok üzüntülüyüz" diye açıklama yapıyor.
Birincisi şu; hem bomba atıp insanları öldür hem de aynı insanlara barış
istiyoruz de. Bu nasıl iş! İkincisi ise, hem öldür hem de çok üzül bu
ne menem bir vicdan ki hem öldürüyor hem de öldürdüğü insanın ölmesine
üzülüyor!
Devleti yönetenler tarafına bakalım; aynı şekilde; her PKK
saldırısından sonra cumhurbaşkanı ve başbakan çok üzüldüğünü söylüyor.
Peki, üzülüyorsunuz da devletin başında siz varsınız neden ölümüne sebep
olduğunuz insanlara öldükten sonra üzülüyorsunuz. Barış istiyorsunuz da
neden gerçek barışı tesis etmiyorsunuz! Muhalefet liderleri her PKK
saldırısından sonra üzüldüklerini söylüyor, kınıyor, barış istiyorlar.
Peki, üzülüyorsunuz da TBMMde siz varsınız millet sizi oraya kaset
doldurasınız diye mi gönderdi!
Türkiye şuan yani 2012 yılında tekrar 1990lı yıllara döndü. Hatta
daha kötüsü. PKK partisinin alan hâkimiyetinden bahsedeceği cesarette
kötüsü...
Açık konuşalım; BDP bir PKK partisidir. Evet BDPye oy veren herkes
PKKlı değil ama BDP yapı ve düşünce olarak bir PKK partisidir. Terör ve
şiddet yanlısıdır. Bu iddiamız BDPlilerin PKKlılarla kucaklaşmasıyla
birlikte resmen kanıtlanmıştır. O kucaklaşma görüntülerindeki silahların
açıkça gösterilmesi BDPlilerin terör ve şiddet yanlısı olduklarını
ispatlamıştır. Bu kucaklaşma olmasaydı bile BDPnin PKK partisi olduğunu
biliyorduk.
Biraz daha açık konuşalım; PKK bir devlet yapısıdır. Kendi içinde
askeri birliğinden eğitim alanına kadar her şeyini kurmuştur. Bunu
başbakan ve cumhurbaşkanı da biliyordur. TBMMde bulunan bütün
milletvekilleri de biliyordur. MİT müsteşarı başta olmak üzere MİT
mensupları da biliyordur. TSK da biliyordur, polis teşkilatı da. Fakat
bu halka açıklanmıyor. Bunun önemli siyasi ve sosyal nedenleri vardır.
PKK bir Kürt devleti kurmak istiyor. Yalnız bildiğimiz Müslüman Kürt
devleti değil amaçlanan. Hatta daha ötesi Kürtlerin yönetiminde olan bir
devlet de değil. Yani Kürtlerin Kürtlere özgü kültürlerinin hâkim
olacağı bir sosyal yapı oluşturulmayacak, kurulacak devlette. Çünkü PKK
bir Kürt yapısı değil azınlık yapısıdır.
Pasta büyük. Bu pasta Batının Çanakkalede elde edemediği bir
pastadır. Siz inanıyor musunuz Türkiyeyi yönetenlerin (yönetenlerin
içine TSK ve MİT de girer) PKKnın bütün hâl ve hareketlerinden haberdar
olmadıklarına. Ben inanmıyorum. Bir masa başında oturup kararlar
alınıyor ve uygulanıyor. Yani yukarıda filler tepişiyor altta çimler
eziliyor! Yoksa her PKK saldırısından sonra neden ABD imdada çağrılsın.
Neden PKK elebaşısı hapiste bile olsa hayatta olabilsin. Dahası lideri
içerde olan bir yapı nasıl oluyor da bu kadar saldırı
gerçekleştirebiliyor.
Olan gariban askerlerimize ve halkımıza oluyor.
Evet, artık kınamayın kardeşim! Üzülmeyin! Barış istemeyin! Biz
sizden barış beklemiyoruz! Barış diyen herkesten iğreniyoruz! Barış
diyen herkes şiddet yanlısıdır! Sizin bomba yüklü barışınız size bizim
Kürtüyle Türküyle Lazıyla Çerkeziyle yoksul ve sevgi dolu barışımız
bize!
Biz barışın Manço (Barış Manço) olanını seviyoruz!