Kırk yılda kırk bin insanımız teröre kurban gitti.
Yeni canlar alınmasın, analar ağlamasın (sanki babalar
ağlamıyor) diye çareler aranırken kurban sayısını artırmaya devam ediyoruz.
Derdimize derman diye sunulan ilaçlar, yeni yaralar açıyor.
Dağdaki bela, şehirde kol gezmeye başladı.
Zaten o bela, şehirden dağa gönderilmişti.
Lastik ayakkabılarla büyük şehirlerin okullarına gelen
gariban çocuklarına, kapitalist proflar, Komünizm mikrobu aşıladılar ve onlar
da yine kendisi gibi gariban çocuklarını öldürerek sömürüden kurtulacağını
zannettiler.
Kırk yıl öldü, öldürdü ama halkın sömürüsüne kan da eklendi.
Başımıza çuval geçirenlerle çare arandığı sürece bu terör
devam eder.
Adamlar kendi ülkelerinde başarılı olamamışlar da dünyaya mı
düzen getirecekler.
Bizde kırk yılda kırk bin insan öldürülmüş.
Google amcaya sordum Amerika’da bir yılda öldürülen insan
sayısı kırk bini geçiyormuş.
Bunların altı bininin faili de bulunamıyormuş.
Bu durum yöneticilerin değişmesiyle değişmiyor.
Bush gidiyor, Obama geliyor yine yılda kırk bin adam
öldürülüyor.
Sorun, şahıs sorunu değil sistem sorunudur.
Kendi halkını öldüren eğitimli insan yetiştiren sistem bu.
Tek katlı, bahçeli evinde para sorunu olmayan insanların
duvarda asılı otomatik silahını kaptığıyla okuldaki mini mini çocukları
öldürecek yüksek eğitimli katiller yetiştiren bir sistem bu.
Cumhurbaşkanları (Clinton gibi) çalışanlarına tecavüz eden,
dünyanın ahlâk zabıtası CIA’nın başkanı (David Petraeus) gibi arkadaşının
eşiyle ilişki kuran, kendi halkını öldürecek eğitimli insan yetiştiren bir
milletten derman istemek dert almak demektir.
Günümüz Müslümanlarının eğitiminin adı “İslami eğitim” olsa
da içeriği batı süzgecinden geçmiş İslami eğitimdir.
Serveti, politikayı, makamı, şöhreti her şeyin önüne alan
bir eğitimden geçiyoruz.
En dindar geçinen patronumuz, aynı okuldan mezun iki kızdan
açık olanına fazla para verip sekreter yaparken kapalı olanına yarısı kadar
para verip geri planda çalıştırıyor.
En değerli hocalarımız bilinenler, haramları
kaldırıverdiler.
“En tepeye çıkmak için her türlü haram helaldir” diyerek
tepeye çıkanlar haramlara alışan bünye helallerden nefret eder hale geliverdi.
Bütün bunları yaparken içlerinden inanarak yapmadılar.
Batının gittiği yollardan giderek doğruya varacaklarını
zannettiler.
Yüz tane kapitalistine bütün ülke halkının servetini
sömürten sistem, hiçbir zaman topluma adalet getiremez.
Kendi halkını sömüren, Türkiye nüfusu kadar aç insanı olan
bir ülke dünyaya nizamat veremez.
Her sene kırk bin insanını öldürecek insan yetiştiren bir
milletten başka milletlere merhem beklenmez.
Suriye’de babadan eğitimli katili destekleyen Rusya,
Komünizm adına yetmiş yılda kendi vatandaşlarından yetmiş milyonun
öldürülmesini sağlamış ve sonunda yolun sonunun çıkmaz olduğunu anlayıp 1991’de
Komünizm’den vazgeçtiğini ilan etmişti.
Ama adam öldürmeye alışmış bir toplum var.
Komünizm’den vazgeçtiler kapitalizme yöneldiler.
Her sene Çeçenistan’da öldürdüğü Müslüman sayısından daha
fazla kendi halkından insanların cinayetiyle uğraşacak bundan sonra.
Barış görüşmelerinde Türk ile Kürt’ün ortak tarafları hiç
bir zaman dile getirilmez.
2012’nin Ramazan ayında Hakkâri’de oruç tutan insan sayısı
batının bütün illerinden oran olarak daha fazlaydı.
Kürt kardeşlerin değer verdiği insanlar değil, dağda terör
estirenlerle görüşülüyor.
Medresesi kapatılmış binlerce medrese hocasının nerede nasıl
yaşadığı bilinmiyor.
Bu hocalar ki hâlâ halk tarafından saygıyla karşılanmaya
devam ediliyor.
Batıdaki ETA gibi, İRA gibi örgütlerin terör faaliyetlerini
durdurmada medrese hocaları olmadığından onlara değer verilmiyor
Barış görüşmelerimiz bile batının süzgecinden geçmekte.
Yanlış anlamayın, neyi nasıl yapacaklarımızı devamlı bize
dikte ettirmiyorlar.
Eğitimle o süzgeci hem İslamcının, hem ateistin, hem komünistin,
hem liberalin, hem demokratın, hem faşistin içine yerleştirmişler.
İlk önce içimizdeki o mikrop yuvası süzgeç “La ilahe”
neşteriyle sökülüp atılmalı ve yerine “İllallah” süzgeci takılmalı.
Örnek olarak batının değerleri değil, evreni yaratan Allah’ın
“Örnek” diye bize lutfettiği Muhammed Mustafa sallallahü aleyhi ve sellem örnek
alınmalı.