21 yıllık gazeteciyim.

21 yıldır da Milli Gazete deyim..

Amerikan Büyükelçisi nin gönderdiği kurban bayramı tebriğinden sonra, beni en çok şaşırtan ikinci

tebrik geçen hafta geldi.

Jandarma Genel Komutanlığı ndan aradılar.

O gün, 24 Temmuz Basın bayramı ve basında sansürün

kaldırılışının 105. yılıymış.

Arayan bir albaydı ve Milli Gazete olarak basın

bayramımızı kutladı.

Bu bizim için bir ilkti.

Şaşırdım.

Meslekteki 21 yılını akreditasyon sorunuyla yaşamış biri

olsanız elbette siz de şaşırırdınız.

***

Ancak ortada tuhaf bir durum var.

Askerin kaldırdığı akreditasyonu şimdi Başbakanlık

uyguluyor.

Uzun süredir gazetecilere ambargo konuyor.

Muhalif sesler Başbakanın hiçbir programına davet

edilmiyor.

Yani

Yani; Türkiye de askerler giderek sivilleşirken,

siviller  giderek askerleşiyor!

MELİH GÖKÇEK SÜRPRİZ OLUR MU!

Efendim, Ankara nın dedikodusu bitmez. Yerel seçimler

yaklaştıkça kabine revizyonuna ilişkin söylentiler de giderek artıyor.

Ankara nın siyaset kulislerinde konuşulanlara göre

Başbakan Erdoğan, yeni yasama yılına, yeni kabine ile girecek.

Belediye başkan adayı yapmayı planladığı bakanları alıp,

yerlerine yenilerini koyacak.

Peki  hangi

bakanların adı, belediye başkan adaylığı için geçiyor

Kimlerin geçmiyor desek sanki daha doğru olacak;

 Binali Yıldırım,

Ali Babacan, Faruk Çelik, Fatma Şahin, Egemen Bağış, Mehdi Eker, Nihat Ergün,

Suat Kılıç

Bakanlığı bırakıp, başkanlık yarışına girmesi muhtemel

isimler..

Ama en ilginç söylentiyi en sona sakladım. Asıl sürpriz

Melih Gökçek le ilgili.

Her fırsatta bir dönem daha başkanlık istediğini söyleyen

Gökçek, ekimde karşımıza AKP Hükümeti nin Başbakan Yardımcısı olarak çıkabilir.

Çünkü Ankara nın siyaset koridorlarında, Melih Gökçek in

yeni kabinede Başbakan Yardımcılığına getirileceği konuşuluyor.

Ankara Büyükşehir adaylığı içinse Ali Babacan ın adı

geçiyor.

Tabii eğer ikna edilebilirse.. Çünkü isteyeni çokmuş ama

başkan adaylığı konusunda Babacan biraz gönülsüz davranıyormuş.

Bakalım, bekleyip göreceğiz.

KILIÇDAROĞLU NUN İFTARI

Geçen hafta katıldığım ilginç davetlerden biri de  Kılıçdaroğlu nun iftarı oldu.

Gazetelerin Ankara temsilcileri vardı. İlahiyat

profesörleri vardı, Diyanet mensupları vardı. Cemaat temsilcileri vardı. STK

yöneticileri vardı. Düşünün, Devrimci Müslüman Gençlik Lideri bile vardı.

Hey gidi hey..

En son merhum Erbakan, benzer bir iftar verdiğinde 28

Şubat olmuştu!

***

Neyse, konu bu değil.

Bu iftarda, ilk kez Kılıçdaroğlu nu arada kameralar

olmadan dinleme imkanı buldum.

Kendi adıma konuşmasını beğendim.

Şu iki cümleyi de özellikle not aldım:

Birinde;  Kur an-ı  Kerim hepimizin ortak

kitabı.  Bütün peygamberler devrimcidir.

Tarihin gördüğü en büyük devrimci ise Hz Muhammed tir dedi.

Diğerinde ise; Atatürk e en büyük kötülüğü biz

yaptık.  Atatürk e en büyük zararı verenler

Atatürk ün adını en çok kullananlardı diyerek müthiş cüretkar bir özeleştiri

yaptı.

Eğer söylediklerinde gerçekten samimiyse, Kılıçdaroğlu

sadece CHP ye değil Türkiye ye de çok şey katabilir.

SÖZÜN ÖZÜ

Sultanın Sofrasına oturan alimin fetvasına itibar

edilmez.