Bugünlerde çok tartışılıyor. Yıllarca Filistin

meselesinde İsrail in yanında tavır alan Avrupa, nasıl oluyor da Filistin i

tanımaya doğru adım atıyor hatta Uluslararası Ceza Mahkemesi nde İsrail in

yargılanabilmesi adına soruşturma başlatma kararı alabiliyor.

AB hayranları meseleyi işte demokrat Avrupa diye

okumalarına rağmen, birçok aklı başında dostlarımızdan gelen telefonlardan da

anladığımız üzere meseleye haklı bir şekilde şüpheyle yaklaşanlar da yok değil.

Meselenin özü ise çok basit: ABD ve Avrupa arası yükselen

anlaşmazlıklar.

Geçen hafta dile getirdiğimiz gibi Charlie Hebdo olayları

da dâhil ABD, yeni dönemde sorgulanmaya başlanan ve bu doğrultuda yeni bölgesel

güçlerin kendi başlarına karar almalarına kadar varan küresel liderlik

pozisyonunu yeniden kabul ettirmeyi planlıyor. Bunu da eskiden olduğu gibi kaba

kuvvetle değil, karışıklık çıkartarak ve kendinden başka istikrar sağlayıcı

gücün olmadığına ikna ederek yapmayı amaçlıyor.

Charlie Hebdo olaylarına da, hızla düşen petrol

fiyatlarıyla birçok düzen bozucu aktörün düşmüş olduğu krizlere de, ABD nin

Asya da ezeli rakipleri bir araya getirerek kurmaya çalıştığı yeni ittifak

sistemine de, Obama nın Fransa daki yürüyüşe katılmamasına da bu gözle bakmak

gerekir.

Avrupa nın ise ABD nin tüm bu politikalarından olağanca

zarar gördüğü aşikârdır. Başta petrol fiyatlarıyla hızla krize sürüklenen

ülkelere olan enerji bağımlılığı, Avrupa yı en çok dert yandığı enerji

konusunda köşeye sıkıştırmış durumda. Her gün daha fazla krize sürüklenen

Avrupa doğal olarak aşırı sağın yükselişine de engel olamıyor. Avrupa yı

böylesine zor durumda bırakan ABD politikaları, Ortadoğu da da Avrupa nın

istediği şekilde ilerlemiyor ve böyle giderse Avrupa en çok övündüğü AB yi

kaybedeceğinin de farkında.

Dolayısıyla Avrupa nın ABD nin politikalarını

etkileyebilmesi, onun en zayıf karnı olan İsrail e dokunmasıyla mümkün

olabileceğinden, İsrail in köşeye sıkıştırılması ile ABD nin zor durumda

bırakılması eş değer görünebiliyor. ABD zaten Uluslararası Ceza Mahkemesi ni

hâlâ tanımayan bir ülke. Avrupa ise ABD yi çok övündüğü Avrupalı değerler

üzerinden vurmaya çalışıyor ve uluslararası adaleti sağlayamıyorsun mesajı

veriyor. Yani küresel liderliğini daha fazla tartışmaya açabiliriz demeye

getiriyor.

Bu ABD-Avrupa didişmesi nereye kadar devam edecek tahmin

etmek zor, ancak önümüzdeki günlerde Amerikalıların Mars tan Avrupalıların

Venüs ten geldiği söylemlerini çokça duyabileceğimiz bir sürece girebiliriz.