Bismillahirrahmanirrahim;

LİDERLİK, asrımızda en çok Milli Görüş Lideri Prof. Dr. Necmettin Erbakan’a yakıştı, diye düşünüyorum. O, komple bir lider, çok yönlü bir insandı. Aytaç Arman’ın Radikal’deki “Testiyi Çatlattık Ama Kırmadık” başlıklı röportajında söyledikleri maksadımızı anlatmaya yetiyor: “Erbakan Hoca, emperyal güçlere karşı tek başına amansız mücadele verdi. Partileri kapatıldı. İtibar suikastına uğradı; sürgün edildi ve birçok eziyet. Bütün bunlara rağmen pes etmedi. Eğer ifsat güçlerinin istediğini yapsaydı; değil 10 yıl, yüz yıl Türkiye’de başbakanlık yapardı. Türkiye Erbakan’ı anlamamakla çok şey kaybetti.” (14. 14. 2014)

Erbakan Hoca, yüksek nezaket ve asaletini bir ömür sürdürdü. Saygı ve edepte örnekti. İnsana değer verir; insanlar karşısında ceketi mutlaka iliklenmiş olurdu. Resimlerinde aksini görmek oldukça zor! Çevresindeki nice insan, “Biz, edep ve nezaketi Erbakan’dan öğrendik” der.

Temiz fıtratı, yüksek mizacı, İslamî hassasiyet taşıyan bir ailede yetişmiş olması, kemalâtına sebep olan hocaları ve özellikle asrının kutup yıldızlarından Mehmet Zahit Kotku’nun (ra) himmeti Erbakan Hoca’nın nezaket ve asaletiyle temayüz etmesini sağladı.

Hocalarına, maneviyat erlerine saygısı büyüktü. Karşılarında, sorulmayınca konuşmazdı. İl ve İlçe ziyaretlerinde oraların maneviyat öncülerini ziyaret ederek programına başlardı. Cevat Akşit Hoca, manevi sohbetlerdeki tavrını anlatır: “Erbakan Hoca maneviyatı güçlü, süper zeki bir adam. Son derece edepli biriydi. Saatlerce oturur; sohbeti dinler; hiç konuşmaz; ayağını da değiştirmez; hiç kıpırdamazdı. O kadar edepli adam.”

HEP HEDEFİNİ GÖZETTİ

ERBAKAN Hoca İslam’a en küçük hizmeti geçenlere değer verdi. Mazlumlarla ilgilendi. Onları arayıp sordu; gönüllerini aldı. Kendisiyle uğraşanları umursamadı, işine baktı.

1990 yılıydı. O yıllarda teşkilat eğitimleri Aydın’ın Didim ilçesindeki Kapris Otel’de yapılırdı. Aydın ve Denizli teşkilatlarının eğitimleri yapılıyordu. O günlerde M. Esat Coşan Hocaefendi Erbakan aleyhinde açıklamalar yapmıştı. Herkes Erbakan’ın ne diyeceğini merak ediyordu. Hatipler konuştu. Son ders Erbakan’ındı. Milli Görüş çalışmalarının önemini, kadroların canla başla çalışmasını vurguladı.

Kadrolar beklediği cevabı alamamıştı. Birisi, Hoca dersini bitirince sorma cesareti gösterdi: “Hocam, Esat Efendi şunları söylüyor; bu konuda nasıl davranacağız?”

Hoca’nın cevabı 3 cümleydi: “O zat bize Hocamızın emanetidir. Bizi bekleyen büyük görevler var. Biz işimize bakacağız.” 

Hoca’nın mücadelesi dünyayı sömüren, kan kusturan Siyonizm’le idi. Hedefe kilitlendi Sömürüye karşı Adil Bir Düzen kurmak için çalıştı. Asla nezaket ve asaletini bırakmadı.     

Üstat Necip Fazıl başlangıç yıllarında Milli Görüş’le birlikte hareket etti. Ne olduysa, 1977’lerde eleştirel ve yer yer maksadını aşan yaklaşımlarla “Rapor”ları çıkardı. Süleyman Arif Emre bir gün bu raporları Hoca’ya gösterdi. Hoca, kısaca göz attıktan sonra, “Süleyman Bey, o bizim büyüğümüz, söyleyebilir” diyerek masanın gözüne bıraktı. Necip Fazıl ve diğer Müslüman öncüler aleyhine tek cümle konuşmadı.

GÜLER YÜZLÜ ASİL İNSAN

ERBAKAN Hoca’nın yüzünden tebessüm eksik olmazdı. Sıkıntılarını çevresine yansıtmamak için azami gayret gösterirdi. Özel hayatından çalışma arkadaşları ve halka kadar herkese sevgi ve şefkat beslerdi.  Bunlar, çevresini etkileyen en önemli özelliğiydi.

Büyük yankı uyandıran “İşte Hayatınız” programının yapımcısı Gazeteci Yazar Uğur Dündar çekim sırasındaki gözlemlerini anlatır: “Yakın tarihin en hoşgörülü lideriydi. Dikkatimi çeken yönlerinden biri de çok iyi bir eş ve müşfik bir baba oluşuydu. Bu yönü beni çok etkilemişti. Hoşgörülü, kibar ve nüktedan bir siyasetçiydi. Taklitçi değil, tam tersine özgündü.” (Milli Gazete, 26. 2 2012)

Nezaket ve asaleti sebebiyle insani duyguları çok gelişmişti. “Kendisi için istediğini başkaları için de isteme” anlayışının ideal örneğiydi. Ekibindekileri kardeşleri, hizmetinde bulunanları evlatları gibi görürdü. Koruma Polisi Osman Akgün hastalığı sırasındaki ziyaretini anlatır:

“Kendisinden helallik istediğimizde, helallik verdi ama ‘Sizlerin hakları bizimkinden daha fazla. Sizler de hakkınızı helal edin’ demişti. Asla emir kipini kullanmadı. Bir şey isterken ‘Verir misin?’; ‘Yapar mısın?’; ‘Yazar mısın?’ şeklinde hitap ederdi. Çok nazik ve kibardı.” Milli Gazete, 29. 2. 2012)

İnsanlık için, yaşanabilir “Yeni Bir Dünya” kurma mücadelesi vermiş bir lideri, yalnız vefat yıldönümlerinde anmak yetmez. Orhangazi Gökçe’nin ifadesiyle bu “Çiğ Çağın Asil Delikanlısı”nı anlamak; mücadelesini sürdürmek gerekir. Yeni Erbakanların yetişmesi için!