Başlığı, Sermaye ve para olan bir yazı yazmaya hazırlanıyordum

ki, Muhammed Ali nin vefatı vesilesiyle, arada Kahramanlarım; Erbakan, Aliya,

Muhammed Ali başlıklı yazımı yazmak durumunda kaldım.

Kahramanlarım(ız) vardı, onlar vefat ettiler, şimdi iş

başa kaldı... Faniyiz, kendimizin belirlemediği bir çağda yaşıyoruz ve bu çağda

yapmamız gerekenlerden sorumluyuz...

Mehmet Akif in ifadesiyle, yaşamakta olduğumuz bu çağın

yani asrın idraki var. Bizim meselemiz de asrın idrakine İslâm ı yani İslâm

nizamını (Adil Düzen i) söyletmek...

Nasıl ve ne ile Mehmet Akif merhumun çok veciz olarak

ifade ettiği şekilde:

Doğrudan doğruya Kur an dan alıp ilhamı,

Asrın idrakine söyletmeliyiz İslâm ı

***

Tam da bu yazıyı yazmayı düşündüğüm gün, Erol Göka nın,

Asrın idraki ve para başlıklı yazısı (Y. Şafak, 05.06.2016) denk geldi. Yazı

şu özgün paragrafla başlıyor:

Dünya durdukça, insanın, tabiatın, hayatın, cümle âlemin

varlık yapısı (ontolojisi) aynı kaldıkça, kıyamete kadar geçerli olacak söz,

kutsal kitabın sözüdür. Müslümanlar için bu nitelikleri haiz kitap, Hz.

Muhammed e (S.A.V.) indirilmiş Kur an-ı Kerim dir. Kur an-ı Kerim kökenli,

Fıkıh, Tefsir gibi ilimlere Nakli veya Şer i İlimler denir. Nokta.

Tespit böyle ve bizim birkaç asırdan beri, asrın idrakine

İslâm ı söyletmek için Kur an dan ve Kur an kökenli Fıkıh, Tefsir gibi

ilimlerden ne kadar ilham alıp istifade ettiğimiz veya edemediğimiz,  apayrı ve asıl odaklanmamız gereken derin

mesele...

Devamındaki uzun paragrafın sonunda dediği şu: Modern

bilim, Nakli İlimler ile bağını büyük ölçüde koparmışsa da, Müslüman düşünce

insanı, Nakli İlimlerin bilgisi ile bilimden elde edilen bilgi arasında

mütemadiyen diyalektik bir bağlantı arayışı içindedir.

Böyle bir giriş yapmak zorunda kaldık deyip şöyle

toparlıyor: Dünyadaki değişimlere gözlerimizi kapayıp bu alanda üretilmiş

bilgiyi Nakli İlimlere kat(a)mazsak, düşüncemiz anakronik kalıyor, âlimlerimiz

dertlerimize deva olamıyorlar... / Bu Nakli İlimleri reddettiğim değil onların

zamana uygun bilgiyle donanmasını istediğim anlamına geliyor. Hani Mehmet Akif

merhum, Asrın idrakine söyletmeliyiz İslam ı diyor ya işte öyle...

Sonunda sözü, paranın psikolojisi ve felsefesi konusunda

bugüne kadar aşılamadan kalmış Georg Simmel in fikriyatından bahsetmeye

getiriyor ve diyor ki:  Simmel in

paranın nasıl olup da modern zamanların ruhunu temsil ettiği ve hayatlarımızı

böylesine belirlediği tezi için, onun değer teorisini yeniden

hatırlamalıyız...   (Tamamı yazıdan

okunabilir.)

***

Kitabın ortasından gibi olacak; bilahare devam etmek

üzere, konuyu bugünlük KUR AN VE İLİM geçen hafta çalışmamızın tam ortasında

bir bölümle toparlayalım.  

Bugün dünyaya Sermaye hâkimdir. Oysa kâğıt para

bulunduktan sonra Sermaye nin hükmetmesi gülünçtür. İkinci Cihan Savaşı nı

kazanan Sermaye baskı yaptı ve dolar ı dünyaya altın ın yerine koydurdu.

Sömürü hâlâ devam ediyor. Ama deniz göründü. İnsanlık bu aptallığa devam

edemez. Zor gibi görülüyor ama olacak. Nasıl

1990 larda Kırgızistan a gitmiştik. Kırgızistan

Cumhurbaşkanı Asker Akayev ile ülke parası çıkarttık. Bir günde Ruble yerine

Kırgız parası Som geldi...

Bu işlem bir devletin bir günde alacağı kararına

bağlıdır.

Ben paramı altına kote edeceğim, ödemeleri millî para

ile yapacağım ama borçlanma ise altın üzerinden olacaktır demesi ile Türkiye

bir anda değişir. 

Ama biz bunlarla uğraşmayacağız. Biz üreteceğiz. Malı

kapıda değiştireceğiz. Atalarımız, al kapıda, sat kapıda demişler. Biz de

diyoruz ki, kapıda değiştir. Gezgin tüccar mal getirirse, ürettiğin malı ver,

para iste. Sen güvenlik işlerine karışma, suçluları cezalandırma sana ait

değildir. Suçluyu kooperatiften çıkar ve onlara havale et, sen işine bak...